İsmail SERT

    İsmail SERT


    SURİYE'DE YENİ SAYFA

    01 Kasım 2019 - 18:16

    Suriye Anayasa Komitesi, İsviçre’nin Cenevre kentinde ilk toplantısını 30 Ekim’de yaptı.  

    8.5 yılı aşan bir süredir, Suriye’yi hep çatışmalarla ve ölümlerle anıyorduk. O sebeple ‘Suriye anayasası’ sözünün bile şaşırtan ve ferahlatan bir yanı var. Konuşan kim olursa olsun, konunun anayasa olması bir müjde olarak yankılanıyor sanki kulaklarımızda. 

    İç savaşın ne zaman, nasıl ve hangi kıvılcımla başladığını bile unuttuk. Mart 2011'de ‘Arap Baharı' rüzgarından Suriye de etkilenmiş, ülkenin güneyindeki Deraa'da gösteriler başlamıştı. 2000 yılında babasının koltuğuna oturan Beşar Esad, olaylara ‘kökü dışarda terör’ teşhisi koydu ve baskıyla durdurmaya çalıştı. Baskı yoğunlaştıkça direniş, direniş büyüyünce baskı arttı. Karşılıklı tırmanış iç savaşa kadar ilerledi. En baştaki ayrışma, ‘Esad yanlıları’ ile ‘Esad karşıtları’ biçimindeydi. Çatışma zaman içinde karmaşık bir hal aldı. Örgütler türedi, devletler işin içine girdi. Giderek dünyanın kanayan yarası oldu ve adeta ilgilenmeyen, etkilenmeyen kalmadı. 

    Eğer bitti kabul edersek, ‘hangi Suriye’ için anayasa yazılacağına bir bakalım. Yani 8.5 yıldan geriye kalan bilançoya:

    - 100 binden fazlası sivil olmak üzere, yaklaşık 500 bin insan öldü.

    - Ülkenin yarısı, hatta fazlası yakıldı, yıkıldı, harap oldu.   

    - Yıkılan şehirlerle birlikte medeniyet eserleri, tarihin izleri ortadan kayboldu.   

    - En az 6 milyon Suriyeli evlerini, yaşadığı şehirleri terk etti. 

    - 1,5 milyon kişi, kalıcı engellerle yaşamaya mahkum oldu. 

    - 6 milyondan fazla Suriyeli ülke dışına kaçtı.

    - Yaklaşık 3 milyon kişi kuşatma altında ya da güvenlik kaygısıyla, ulaşmanın ve hayatın  zor olduğu yerlerde yaşıyor.

    Tablo bu. Geriye kalanın ne olduğuna, onarılıp onarılamayacağına ya da onarmanın ne kadar zaman alacağına siz karar verin.

    İşte Astana Süreci’nin ve Soçi Ulusal Diyalog Kongresi çalışmalarının somut bir sonucu olan Anayasa Komitesi böyle bir Suriye için çalışacak. 

    Suriye hükümetinin, muhaliflerin ve sivil toplum temsilcilerinin yer aldığı komite, 6 ayda anayasanın yazılmasını ve takip eden 18 ayda da adil ve özgür seçimlere gidilmesini hedefliyor. Ancak yol güzergahında ciddi zorluklar var: 

    - Anayasa yazma sürecine zemin oluşturacak kadar siyasi istikrarın sağlandığına dair ciddi şüpheler var.

    - ABD her an kendisini mutabakatların, anlaşmaların dışına çıkararak ‘oldu bitti’ler yapabilir. Trump’ın bagajı bu türden savrulmalarla dolu.

    - Türkiye istemediği için anayasa yazımı sürecinin dışında tutulan PYD zaman içinde süreci tıkayabilir. Şimdiden bunun işaretlerini vermeye başladı.

    - Ülkenin etnik, dini ve toplumsal olarak kırılmaya açık fay hatlarının üzerinde olması da bir başka endişe kaynağı.

    - Netlik kazanmadığı için hangi düzeyde bir sorun üreteceği henüz belli olmayan bir  teknik sorun da var: ‘Yeni bir anayasa mı hazırlanacak? Yoksa mevcut anayasa üzerine değişliklere gitmekle mi yetinilecek?’

    - Karar alma mekanizmasının karmaşık olması ve ‘nitelikli çoğunlukla’ karar alınacak olması da tarafları kaygılandırıyor.

    Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen açılış konuşmasına “tarihi bir an" diyerek başlamıştı. Evet aynı zamanda “tarihe benzeyen bir an.” Yüz yıl önce Suriye’nin sınırlarını çizmek üzere masada cetveller vardı. Şimdi masada anayasa kavramlarının içinde hapsedilmiş, hukuk metinlerinin içine gömülüp görünmez hale getirilmiş güç paylaşım kavgaları olacak. Başka bir deyişle: ‘Büyük yalanlar çağı’nda büyük pazarlık masası kuruldu.

    Suriye sorununda ya da felaketinde sona gelindiğini düşünebilir miyiz? Çok aktörlü savaşın sonuna mı yaklaşıyoruz? Gerçeklikten kopmadan iyimser olabilir miyiz? 

    Cevapları zor ve belirsiz olsa da bu soruları sorabiliyor olmak umut verici.









     

    YORUMLAR

    • 0 Yorum