İsmail SERT

    İsmail SERT


    KİSSİNGER'IN MİRASI

    06 Aralık 2023 - 09:45

    Dünyada savaşların ardı arkası kesilmiyorsa, masumların kanı akmaya devam ediyorsa ve yeryüzünden gözyaşı eksilmiyorsa, bu vahşet düzeninin kurulmasında onun rolü önceliklidir. ABD’yi sadece ‘büyük’ değil, aynı zamanda ‘dokunulmaz’ yapmak üzere çalışırken böyle bir tablonun ortaya çıkabilme ihtimalini hiç ama hiç umursamadı. 

    Yüz kızartıcı olması beklenen bu cümleleri, yüzüne karşı kurabilseydik, onun tepkisi, başarısından(!) dolayı duyacağı memnuniyet hissi olurdu. O kadar mı? Evet o kadar. 
    Geçtiğimiz hafta 100 yaşında ölen Henry Kissinger’dan söz ediyoruz.

    Almanya’da Yahudi bir ailede doğdu. Nazi tehlikesini erken sezen ailesi ABD’ye göç ettiğinde Heinz Alfred Kissinger 15 yaşındaydı. Adını Henry olarak değiştirdi. 5 yıl sonra ABD vatandaşı yapıldı, askere alındı ve anavatanı Almanya’ya ABD askeri olarak döndü. Kusursuz Almancası ve Alman aksanı ile konuştuğu İngilizcesi ile Gestapo subaylarının sorgulanmasında hazır bulundu. Kimliklerini gizleyen Nazi’lerin deşifre edilmeleri konusunda uzman oldu! Ve ölümüne kadar hep ABD askeri(!) olarak kaldı. 

    Kariyer Basamakları
    1952’de, komünizme set çekmek ve dünyaya ABD propagandası yapmak üzere kurulan ‘Psikolojik Strateji Kurulu’nda işe başladı. 

    1955-56 yıllarında, Dış İlişkiler Konseyi’nde, nükleer silahlar ve dış politika alanında çalışma direktörlüğü yaptı. Çılgın fikirleri vardı. Kısa menzilli sistemlerle, bir nükleer savaşın pekala kazanılabileceğini, ABD’nin zaferi garantilemek için savaşlarda düzenli olarak nükleer silahlar kullanması gerektiğini savunuyordu. Nükleer silahlara ilgisi sebebiyle 1962’de ve 1965’de İsrail’e davet edildi. İsrail’in nükleer silah geliştirme programına “sempatiyle olmasa da anlayışla” bakıyordu. 

    1968 seçim kampanyasında Cumhuriyetçi aday Nixon’un dikkatini çekmeyi başardı. Nixon’un başkan olmasıyla ‘Ulusal Güvenlik Danışmanlığı’ görevine getirilirdi. Nixon 1972’de tekrar başkan seçildiğinde, bu kez Dışişleri Bakanlığı görevini üstlendi. ABD’nin ilk Yahudi Dışişleri Bakanı oldu. 

    Nixon’un 1974 yılında Watergate skandalı üzerine görevinden istifa etmesinden sonra başkan olan Gerald Ford kabinesinde yine Dışişleri Bakanı idi. 1977 yılına kadar görevde kaldı. Bakanlığı ‘resmen’ bitse de ABD Dış politikasındaki ağırlığını hep sürdürdü.  
    Aradakileri geçelim. Nisan 2018’de, 95 yaşındayken Trump’ın Beyaz Saray’daki ilk devlet yemeğinde konuklar arasındaydı.  

    Temmuz 2023’de 100 yaşındayken, Çin'e sürpriz bir ziyaret yaptı ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'le görüştü. Aynı tarihte Çin’de bulunan Biden’ın İklim Özel Temsilcisi John Kerry Şi Cinping'le bir araya gelememişti. 

    Günahları saymakla bitmez
    - Vietnam savaşını uzatan, Vietnam’ı zor durumda bırakmak için tarafsız konumdaki Kamboçya’yı bombalatan, orduya “hareket eden her şeyi vurun” diye talimat verdiren odur. Bombalamalar 150 bin ile 500 bin arasında Kamboçyalının ölümüne sebep olmuştur. Bombalanan yerlerin ‘halı gibi’ dümdüz yapılmasından söz ediyor, aşırı bombardımanı şöyle izah ediyordu: “Çok da fazla bir şey yapmıyoruz, ihtiyatı elden bırakmıyoruz o kadar.”
    Vietnam Savaşı'nın sona ermesine yönelik müzakereleri sağladığı için Nobel Barış Ödülü alması, Uluslararası sistemin nasıl işlediğini göstermesi açısından çok manidardır. 

    - ABD’nin desteklediği Pakistan ordusunun 1971 yılında Doğu Pakistan’daki savaşta kullandığı katliam yöntemleri onun eseridir. Bölgedeki ABD’li diplomatların insani gerekçelerle “kanın durdurulması” taleplerini duymazdan gelmiştir. 

    - Şili’de demokratik yoldan iktidara gelen sosyalist Allende’yi deviren ve katleden darbenin mimarı odur. Pişkindir: “Halkının sorumsuzluğu yüzünden, ABD’nin hemen güneyindeki bir ülkenin komünist olmasına neden seyirci kalmamız gerektiğini anlamıyorum” der. 

    - 1973 savaşı sırasında “Arapların zaferini önlemek” amacıyla İsrail’i tepeden tırnağa silahlandırmıştı. Savaş sırasında İsrail’e yaptığı acil askeri yardımlar, Mısır ve Suriye ordularının erken zaferini tersine çevirdi. İsrail’in savaşı kazanmasını sağladı. 

    - ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı haşhaş yasağında, 1974 Barış Harekatı öncesinde Kıbrıs’ta yaşanan kargaşada ve Türklere yapılan saldırılarda, Türkiye’ye uygulanan silah ambargosunda baş aktör odur.

    - Darbeler, muhaliflerin birbirine kırdırılması, kaçırıp kaybetmeler, işkenceler, tecavüzler, on binlerce kişiye toplu infazlar, uçaktan atılanlar… Kamboçya, Vietnam, Şili ve Arjantin başta olmak üzere bir çok ülkede 3 milyondan fazla sivilin ölümünde onun parmağının olduğu hesaplanmaktadır.  

    Yakından Portresi
    ABD çıkarının olduğu her yerde hazır ve nazırdı. Dünyanın pek çok bölgesinde darbeler planladı, katliamları kışkırttı. Hedefe varmak üzere her yolu meşru gördü. 
    Yasalar, ilkeler ve ahlaki ölçüler onun için ikinci plandaydı. Kendinden alttakileri ezmesiyle, kendinden üsttekilere apaçık yalakalık yapmasıyla ünlüydü. İhtiraslıydı, acımasızdı ve yetkilerini kimseyle paylaşmıyordu.

    Çoğu zaman gölgede kalmayı, görünmemeyi tercih etti. Sadece gerektiğinde açığa çıksa da her hal ve şartta ipler onun elindeydi. 
    İki önceliği vardı: ABD’nin yararı ve Yahudilerin çıkarı. İkisinden birini tercih etmek zorunda kalmadı. 

    Üç sırrının olduğu anlatılır: Pragmatizmi sınırsızdır. Yahudi kimliği sayesinde etkin çevrelerin desteği hep yanındadır. ABD’nin çıkarlarını gözetirken, insan hayatını hiçbir şekilde dikkate almayacak ölçüde ruhsuzdur.  

    Çoğu yaptığının insani açıklaması da yoktu, hukuki altyapısı da. Savaş suçlusu olmasına rağmen hiç yargılanmadı. Gündeme bile gelmedi. Hayatının sonuna kadar üst düzey danışmanlıklarını, diplomasinin seçkin toplantılarında ağırlanmayı, binlerce dolar karşılığında konferanslar vermeyi ya da kahvaltılar yapmayı sürdürdü. 

    Bugünün dünyasında yaşananlara Kissinger’ın mirası olarak bakabiliriz. Vietnam’da, Kamboçya’da yapılanlar ile Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de yapılanlar ne kadar da benziyor! Şili’deki kanlı darbe dünyanın kaç yerinde tekrarlandı? Onun bir adı ‘Henry Killinger’ idi, Netanyahu ‘Gazze kasabı’ unvanını almak için onu taklit etti.
    Onun öğrencileri(!) ve onun geliştirdiği yöntemler her yerde.

     

    YORUMLAR

    • 0 Yorum