İsmail SERT

    İsmail SERT


    HABERMAS KISKACI

    21 Kasım 2023 - 12:57

    Tarihten bugüne taşınan antisemit ağırlığın altında ezilmenin ne demek olduğunu bir kez daha gördük. Ünlü Alman teorisyen Jürgen Habermas, üç Alman entelektüelle beraber “Dayanışma İlkeleri Üzerine Açıklama” başlığıyla bir bildiri yayınladı.
    Habermas altına imza attığı bildiriyle, analiz yeteneğini ve dile olan hakimiyetini kullanarak, İsrail’i temize çıkarmaya çalışıyor. Bildiriye bakarsak, Hamas'ın “Yahudi yaşamını yok etmek niyetiyle” gerçekleştirdiği saldırı, İsrail devletini misilleme yapmaya sevk etti! İsrail'in karşı saldırısı tartışılabilecek olsa da yapılanlara “soykırım” niyeti yüklemek hata! İsrail’de veya Almanya’da Yahudilerin bir kez daha hayati tehlikelere maruz kalması ve sokaklarda fiziksel şiddetten korkmak zorunda bırakılması kabul edilemez! Bildiride bütün bunların en geniş gerekçesi de yazılmış: İsrail’i korumak, Almanya’nın demokratik ethosunun bir gereğidir!

    Almanya’da Bir Nesil
    Yıllardır her fırsatta, ‘belli bir yaşın üstündeki ortalama Almanların’, İsrail’in bitmek bilmeyen zulümleri karşısında ‘sessiz kalmalarını’ anlamak gerektiği konuşulur. ‘Ortalama Alman’ olmaları ve sadece sessiz kalma haklarını kullanmaları şartıyla onlara hak verenler de çıkar. Denilir ki; “Almanya’da bir nesil, İsrail’i sorgulamayı, en küçük bile olsa eleştirmeyi ve bu çizgide konuşmayı kendilerine yasaklamıştır. Susunca lekeli kalmaktan korksalar da buna katlanırlar.”
    Ancak söz konusu Alman Jürgen Habermas olunca işin değişmesi gerekirdi. Çünkü Habermas, ‘şiddeti durdurabilmenin tek yolunun uzlaşmayı amaçlamaktan geçtiğini’ kuramlaştıran biriydi. ‘Kamu’ ve ‘kamusal alan’ kavramları üzerine teoriler üretmiş, ‘insan hakları ihlalleri karşısında ahlaki görüş birliğinin yeterli olacağından’ söz etmişti. ‘Müzakereci demokrasi’, ‘kamusal müzakere’ O’nun kavramlarıydı. O düşünmüş, yazmış, dünyayı da düşünmeye sevk etmişti.
    Aslında geçmiş yıllarda söylediklerine baktığımızda şaşırmayabilirdik. Zira 2012 yılında verdiği bir röportajda; “İsrail hükümetinin mevcut durumu ve politikaları siyasi türden bir değerlendirme gerektirse de bu benim kuşağımdan sıradan bir Alman vatandaşının işi değildir” demiş, diyebilmişti.  
    Her şeye rağmen O’nun ne diyeceğini merak edenlerin kendilerince sebepleri vardı. O sözün üzerinden 11 yıl geçmişti. 2023 yılının sonuna gelmiştik. Üstelik halen yaşanmakta olan vahşet başka bir boyuttaydı ve düşünürümüz 94 yaşına ulaşmıştı. Yaşının ilerlemiş olmasını, gerçeği söylemek adına olumlu bir değişken olarak değerlendirebilirdik.
    Artık dünyaya ilişkin bütün kaygılarını, hesaplarını sonlandırmış birinin, genç yaşlarında söyleyemediklerini ‘itiraf’ etmesi beklenirdi. Pişmanlıklarını, konjonktürü yanlış yorumlamalarını, gelgitlerini, geçici körlüklerini vs. anlatması ve son yıllarını hafiflemiş olarak yaşaması beklenirdi. Bu yaşta söylemezse, hiç söyleyemeden ölmekten korkması beklenirdi. 

    Koca(!) Filozof
    Habermas’ın genç bir felsefe öğrencisi iken yakalandığı travmadan, 94 yaşına gelmesine ve onca teorik altyapısına rağmen kurtulamadığı anlaşıldı. Hayatını düşünmekle geçiren koca(!) filozofun, düşünmeyi bir kenara bıraktığı ve korkuya teslim olduğu ortaya çıktı.
    Tarihteki soykırım ve o soykırımın kurbanları istismar edilerek, dünyanın gözü önünde yeni bir soykırım yaşanırken, ‘çağın filozofu’ kelime oyunları yapmakla meşguldü. 
    “Hazin” demek, sinikliği yakıştırmak, ikiyüzlükle itham etmek çok hafif kalır. İbretlik bir son. Berbat, zavallı, acınası bir final.
    Oysa olan biteni görmek için teoriye batmak gerekmiyor. İki gözünün olması ve onları kapatmaman yeterli.
    Gazze’de bir katliam yaşanıyor. Tarihin ve tahrif edilmiş bir dinin kıskacındakiler, neredeyse dünyayı teslim almışlar. “Öteki”ni insan görmeyerek, “sonuçta sadece bir hayvan” diyerek durmaksızın tetiğe basıyorlar. Hastaneleri bombalıyor, bebekleri katlediyorlar. Sınır tanımayan, kana doymayan siyonist barbarlık önüne çıkanı parçalıyor.
    Yeni nesilleri, gelecek zamanları zehirleyen bir büyük ahlaki krizle, derin bir insanlık bunalımıyla karşı karşıyayız. Hep beraber kaybediyoruz.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum