İlk çıkışı CHP Afyonkarahisar Belediye Başkan adayı Burcu Köksal seçim otobüsünden yaptı: “Seçildiğimde Afyonkarahisar Belediyesi'nin kapıları DEM Parti hariç bütün siyasi partilere açık olacak.” CHP’nin gizlemeye çalıştığı gerçeğini, bu kadar açıktan ve yüksek sesle söyleyen olmamıştı.
Belli ki; Köksal kendi ilini tanıyor, DEM Partiye tepkili seçmenden gelecek oylara umut bağlıyor. Seçim sadece Afyon’da yapılıyor olsaydı diyecek bir şey de olamaz. Ancak değil.
Bu ifade İstanbul Esenyurt’taki, Mersin Akdeniz’deki DEM-CHP işbirliğinin tam tersi. Tersi olması bir yana, bu CHP’nin o CHP ile buluşan en küçük bir noktası yok.
Peki CHP hangisi? İstanbul’daki mi? Afyon’daki mi?
Afyon’dan Uşak’a
CHP Genel Başkanı Özel, ortaya çıkan çelişik tablonun -en yalın ifadesiyle- rahatsız edici olduğunun farkına vardı ve Uşak'taki CHP mitinginde kürsüden düzeltme yaptı.
“Demin Afyon'dan geldim ve Burcu Başkandan da selam getirdim. Bu sırada Afyon'da konuşurken belediyenin kapılarını ardına kadar açacağız diye söylerken orada bir küçük sürçü lisan oldu. 'Aman başkanım sen düzelt' dedi. Afyon belediyesinin de, Uşak belediyesinin de seçildikten sonra kapıları ardına kadar tüm siyasi partilere, tüm Uşak ve Afyonlulara açıktır.”
Genel Başkan’dı, son sözü söylemiş olması beklenirdi. Konunun böylece kapatılması gerekirdi. Öyle olmadığı anlaşıldı. Burcu Köksal, birlikte CHP Grup Başkanvekilliği yaptığı, şimdiki Genel Başkanı Özgür Özel’i boşa düşürdü:
“Ben bir dil sürçmesi sonucu değil verdiğim söz üzerine konuştum. Ben ilk günden beri bu sözü verdim. Bu sözümün de arkasındayım.”
Gelinen noktanın adı ne olabilir? Kriz mi?, skandal mı?, rezalet mi? Belki de hepsi birlikte.
İmamoğlu’nun hamlesi
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hem parti içindeki örtülü genel başkanlık konumunu ve gücünü göstermek için fırsatı kullandı. İstanbul’da 22 ilçede aday göstermeyerek kendisini destekleyen DEM Parti ile işbirliğinin sakatlanmasından, İstanbul’u kaybetmekten korkuyordu. Genel Başkanı Özgür Özel’in çıkamadığı sertlik düzeyine çıktı. Köksal’ı çok şiddetli uyardı. Hâttâ kapıyı gösterdi:
“Ben belediye başkanı olursam şu partilileri belediyeye almam, şu partiler hariç şunlarla görüşürüm' diyen ya kendine başka bir iş bulacak ya da başka parti bulacak. Öyle yok”
Ümit Özdağ devrede
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, siyasi tabiatını gösterir biçimde devreye girdi. Söyledikleri doğru olsa da ‘seçim kapkaç’ına niyetlenmesi kötüydü, kötücüldü:
"İmamoğlu Sayın Burcu Köksal'ı CHP'den adeta kovmuş. İmamoğlu'nun, büyükşehir belediye başkanı olarak CHP Grup Başkanvekili olan bir hanımefendiyi partiden kovma yetkisinin olmadığını düşünüyorum. Bu CHP'de olan DEM'ci iklimi gösteriyor. Ben Burcu Hanım'a Zafer Partisinin kapılarının sonuna kadar açık olduğunu ifade ediyorum.”
Burcu Köksal, konunun yan yollara sapmasına izin vermedi. Ümit Özdağ’a “sen aradan çekil” dedi: “Benim Zafer Partisi Afyon İl Örgütü'nden bir randevu talebim olmadı. Ben CHP'liyim, Zafer Partisi'ne geçmeyi düşünmüyorum.”
CHP Genel Merkezi’nden zorunlu bildiri
Genel Merkez zordaydı. ‘Kent Uzlaşısı’ kavramı DEM ile yapılan işbirliğinin üstünü örtmeye yetmiyordu. Partiyi fena halde karışıyor, kriz büyüyordu. Ayfonkarahisar’dan yükselen ses tüm Türkiye’de yankılanmış, İmamoğlu fazla öne çıkmış, Genel Başkan’ın karizması çizilmişti. Yayınlanacak bildiriyle durum kurtarılabilirdi:
“Türkiye'yi kimlikler üzerinden ayrıştıran kutuplaştırıcı siyasetin karşısında inanç, etnik köken, yaşam tarzı, sosyoekonomik durum, siyasi görüş ayrımı yapmaksızın tüm halkı kapsayan ve kucaklayan bir siyaseti kurmakta kararlıyız. 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerine giderken, bu anlayışın ve ilkelerin en açık ifadesi olan, Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel tarafından liderliği yapılan Türkiye İttifakı'nı yurdumuzun dört bir köşesinde kararlılıkla kuruyor ve büyütüyoruz. (…) Bugün yönetmekte olduğumuz ve 31 Mart 2024'ten itibaren yönetmeye başlayacağımız tüm belediyelerimizin kapıları herkese sonuna kadar açık olacak, tek bir yurttaşımız dahi kimlikleri nedeniyle haklarından ve kamu hizmetlerinden yoksun bırakılmayacaktır. Tüm halkımızı 31 Mart 2024'te Türkiye İttifakı'nda buluşmaya davet ediyoruz."
Köksal’dan geri adım yok
Genel Merkez’in yazılı bildirisi dahi Burcu Köksal’a geri adım attırmaya yetmedi. Kelimelerini değiştirse de ifadesini değiştirmedi: “Belediye Başkanı olduğumda belediyeyi DEM ve HÜDA-PAR ile yönetmeyeceğim. Belediye başkanı olduğumda belediyenin kapısı etnik kökeni, mezhebi ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan bu ülkeyi seven bu ülkenin birlik bütünlüğünü savunan herkese ardına kadar açık olacaktır.”
Köksal’ın kavgayı büyütmesi tartışmayı büyüttü. Siyaseten yakın olduğu Kılıçdaroğlu’nun kontrolünde olup olmadığı konuşulmaya başladı.
Durum nasıl toparlanacak?
CHP’nin Belediye Başkan adaylarına bir taahhütname imzalatacağı iddia ediliyor. Belediye Başkanlığını kazandıktan sonra, belediyelerin kapılarının ayrım gözetmeksizin bütün vatandaşlara açık olacağı imzaya bağlanacakmış.
Sorun bu kadar büyümüşken imzalı metinler çare olur mu? İmzaladın, imzalamadı tartışmaları yeni krizler çıkarır mı?
Başlıktaki sorunun CHP’liler için cevabı açık: “Afyon’un krizi meşhur.”
YORUMLAR