İsmail SERT

    İsmail SERT


    İKİ BAŞKANA NE OLDU?

    13 Mart 2023 - 12:07

    2019 Belediye seçimlerinde en çok onları konuşmuştuk. Türkiye’nin iki büyük şehrine başkan seçilmişlerdi. Muhalefetin ‘başarabiliriz’ umudunun başlangıç noktasında onlar vardı. Hikayelerinin üstüne yeni hikayeler yazılıyordu.
    Biri suskundu, işinde, gücündeydi.
    Siyasetçiden çok teknokrat, bürokrat havasındaydı. Diğeri hareketliydi. Tekrar edilen seçimi de kazanmış, özgüveninin üzerine kat çıkmıştı.
    Kendi adına programlar yapıyor, geziler düzenliyor, siyaset sahnesinde tek başına boy gösteriyordu. Tatilleriyle, şehri kar teslim alsa da, İngiliz Büyükelçisi ile yemekli buluşmasını iptal etmemesiyle ünlense de umursamıyordu.
    Bazen türkçesinden öğrendiği biçimiyle Kur’an okuyor, bazen şarkılara eşlik ediyordu, dans ediyor, kadeh tokuşturuyordu.

    İki belediye başkanı da hep göz önünde, hep gündemdeydiler. Geçmişlerinden çok gelecekleri konuşuluyordu. “Kim Cumhurbaşkanı olsun?” anketlerinde genel başkanlarının önünde çıkıyorlardı. Partiliydiler, ancak aynı zamanda partiler üstüydüler.

    Krizde Yaşanan Kırılma
    3 Mart’ta Altılı Masa’da büyük bir kriz yaşandı. Akşener, büyük küçük ayırt etmeksizin bütün ortaklarına, zehir zemberek sözler söyleyerek masayı terk etti.
    İşte ne yaşandıysa o büyük krizi sonlandırmanın telaşı içinde yaşandı.
    İki başkana, iş makinası operatörü görevi verildi. Onlardan Akşener’in masaya dönüş yolunu temizlemeleri, engelleri kaldırmaları istendi.
    Düşünecek zaman yoktu. İki başkan hemen işe sarıldılar. El birliğiyle yolu açtılar, krizi sonlandırdılar. O gecenin, o hafta sonunun kahramanı oldular. Yaptıkları işle yüksek alkış aldılar.
    Ancak o alkışın arkası gelmedi.
    Krizin acilliğinin, krizi çözme sevincinin büyüklüğünün arasında dikkat çekmediler.

    İki başkanın hikayelerinde sesiz sedasız bir kırılma yaşanıyordu. Sert bir kırılma olsa da gündeme bile gelmedi. Kimse konuşmadı. “Araya gitmek” tabiri vardır ya, iki başkan tam anlamıyla araya gittiler.
    Örneklerle anlatmaya çalışayım:
    - Krizden önce muhalif takımın gol ümidi, santraforu, uç oyuncusu idiler. Krizden sonra orta sahanın ilerisine gitmeme talimatlı defans oyuncusu oldular.
    - Kendi adlarına dükkan işletiyorlardı. Krizin ardından süpermarketin bir reyonunda marketin önlüğünü takarak çalışmaya başladılar.  
    - Türk filmlerinde, konağın beyinden, birlikte talimat alan, birlikte fırça yiyen bahçıvan-aşçı ikilisi oldular.

    İki Başkan; İki Eleman
    Her siyasi gibi onlar için de seçimin iki ihtimali var.
    Millet İttifakı kaybederse, elbette Akşener krizinin öncesine, kendi kişisel hikayelerini yükselttikleri yere dönmek isteyeceklerdir.
    İttifakı kurtaramamanın yükünü, dahası; kaybetmenin hasarını omuzlarına alarak o yolu kat edebilirler mi? Etseler de, kariyerlerini bıraktıkları yerde bulabilirler mi? Emin değilim.

    Millet İttifakı kazanırsa, sanırım en az onlar sevinecektir. Altı genel başkanın imzasıyla açıklanan ‘Geçiş Süreci Yol Haritası'nın 12. maddesi diyor ki:
    “İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları Sayın Cumhurbaşkanının uygun gördüğü zamanda ve tanımlanmış görevlerle Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanacaklardır”.

    Anlamı çok açık:
    Onlar artık Kılıçdaroğlu’nun iki memurudurlar. Hâttâ siyaseten iki rehinesi. Kılıçdaroğlu atamalarını hemen yapabilir ya da zamana yayabilir. Atayacakmış gibi yapıp bekletebilir. Sorumluluk alanlarını genişletebilir, kısıtlayabilir, tamamen sembolik hale getirebilir. İkisini birbirlerine rakip yapıp çatıştırabilir. Her ihtimal mümkün. Bütün ihtimallerde ipler Kılıçdaroğlu’nun elinde.

    Galatasaray Kulübü Başkanı, teknik direktör Fatih Terim’e ‘eleman’ demişti de büyük problem doğmuştu. Oysa bu olayda iki Başkan elemanlığı sessiz sedasız kabullendiler. Masanın kenarına, onlar için iki tabure konuldu. Onlar artık Altılı Masa’nın boşluk dolduran, Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’na eşlik eden iki elemanı.
    Seçim sürecinde kendi adlarına program yapamayacaklar. Assolist gelene kadar salonu oyalayacak uvertür sanatçısı rolünü üstlenecekler. Onlara bir bölge ayrılacak, orada çalışacaklar.
    Biri, Güneydoğu Anadolu bölgesine hiç götürülmeyecek. Diğerinin görev yeri Karadeniz olacak. Onlar artık çağrılınca gelecekler, işaret edilince gidecekler.

    Önceki seçimin yıldızıydılar. Bu seçime giderken paylaşılamıyorlardı. Kriz onlar için çıkarılmıştı. 72 saatte geldikleri yer çok hazin. Kılıçdaroğlu’nun kanatları altına girdiler.
    Onlar artık, “aman masa dağılmasın” telaşına, “aman ittifak bozulmasın” paniğine kurban edilen iki başkan.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum