İsmail SERT

    İsmail SERT


    DEMOKRASİNİN HDP SINAVI

    21 Aralık 2020 - 13:31


    HDP, ittifak hesaplarının, henüz ufukta görünmeyen erken seçimin erken başlayan tartışmalarının merkezi bir yerinde duruyordu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli  konuyu ateşi yüksek bir boyuta taşıdı.
    Şu ifadeler onun:
    “Adalet ve hukuk mutlak surette devreye girmeli, HDP’nin kapısına açılmamak üzere kilit vurulmalıdır. Yani demem odur ki, HDP’yi Türk siyasetinin taşıma ve hazmetme kapasitesi dolmuştur. Bu terör ve bölücülük yatağı kapatılmalıdır.”

    Bahçeli, koronavirüs kadar tehlikeli gördüğü Türk Tabipler Birliği’nin kapatılmasını da istemişti.
    Parlamenter sistemin bir kamburu ve engeli olarak işaretlediği Anayasa Mahkemesi'nin de yeni baştan yapılandırılmasını teklif etmişti.
    Dolayısıyla HDP ile ilgili sözlerini herkes sert bulsa da, kimse şaşırmadı.

    HDP, bugüne kadar bu çizgide kurulan, kapatılan, yeni bir isimle yeniden açılan partilerin sonuncusu. Bazen mevcut partinin kapatılması bile beklenmeden yenisi kurularak yedekte bekletildi.
    Dolayısıyla hiç kesintiye uğramadan yola devam edildi. Oy oranları yüzde 4’lerden yüzde 10’lar seviyesine yükseldi. Seçmen sayısı da 6 milyon civarına geldi.

    Bahçeli’nin çıkışıyla, ‘kapatılmalı/kapatılmamalı’ çekişmeleri başladı. Sosyolojinin ve siyasetin sıcak katmanlarında, ‘istersek kapatırız/sıkıysa kapatın!’ iddialaşmaları yaşanıyor. Daha sakin ortamlarda ise ‘HDP demokrasimizin nesi olur?’ sorusu gündemde. Peki nesi olur?
    HDP, uzak tarihimizin bilincini taşıdığımızın bir göstergesidir. Türkiye, çok uluslu bir cihan devletinin devamı. Biz uzun yıllar ‘cümle anasır’ hep bir arada yaşadık. Mahallede komşu, işyerinde ortak olduk. Çocuklarımız evlendi, birbirimize karıştık harman olduk. Halen de bir arada yaşıyoruz. Terörün en şiddetli olduğu zamanlarda dahi, bırakın gönül kırmayı cam bile kırmadık. Provokatörlerin çabalarını her defasında boşa çıkardık.

    HDP, yakın tarihimizden ders çıkardığımızın ve siyaseten rasyonaliteye ulaştığımızın da göstergesidir. Parti kapatmanın, demokrasi fidanlığına balta ile dalmak olduğunu bizzat deneye yanıla öğrendik.
    Yasaları değiştirerek parti kapatmayı zorlaştırdık, sözleri ve eylemleriyle suç işleyen yöneticilerinin bireysel olarak cezalandırılması, partilerine dokunulmaması prensibini benimsedik. 
    HDP, Türkiye’deki demokrasinin gücünün göstergesidir. Demokrasimiz içindeki oyunbozanları, siyaset çerçevesinin dışına çıkarmadan içerde tutacak ve dönüştürecek kadar köklüdür. Bunu yaparken kendi istikametini bozmayacak kadar da özgüvenlidir. 

    HDP, demokrasimizin sakinliğinin, ısrarının ve uzun vadede haklı çıkacağının da göstergesidir. Siyaseten çok badireler atlattık, çok bedeller ödedik. Aldığımız mesafelerden geriye düştüğümüz zamanlar oldu.
    Tahriklere kapılmadan, bildiğimiz doğrularda ısrar ederek hedefe varabileceğimizi artık biliyoruz.
    Genellemelerle çizdiğim tabloya daha özel eklemeler yapayım.
    HDP üç harften, oy pusulasındaki logodan, binalardan, tabelalardan ibaret değildir. Hatta halihazırdaki yöneticilerinden ve görünür temsilcilerinden ibaret de değildir.

    Doğudaki ya da batıdaki, mezradaki ya da şehirdeki, artısı ve eksisiyle 6 milyon seçmenin bile fazlasıdır. Ve dahası: HDP’nin kapatılmamasını savunmak, kapatılmayı hak etmediğini düşünmek de değildir.
    HDP’nin PKK ile bağlantısı da inkar edilemeyecek kadar açık. Bir milletvekilinin delilleri karartmak üzere, teröristin cebinden cep telefonunu alması ile örneklenmeyecek kadar kapsamlı ve derin.

    Hep aynı örnek veriliyor.
    İspanya’da ETA terör örgütünü açıktan kınamayan Batasuna Partisi kapatıldı. Partinin yaptığı itiraz AİHM tarafından da reddedildi. Kaldı ki; ETA ile PKK arasında çok sınırlı bir benzerlik var. PKK’nın elleri hiçbir örgütle kıyaslanmayacak kadar kirli ve kanlı. Türkiye 35 yılı aşkın süre içinde askerlerini polislerini, işçilerini, öğretmenlerini, kadınlarını, çocuklarını, bebeklerini kaybetti.
    HDP, gönül verenlerin, sandıkta oy atanların, sempati duyanların, sevmese de “orada durmalı” diyenlerin geniş sosyolojik tabanında varlığını sürdürmektedir. 
    Özellikle ‘açık kalması-kapatılması’ ekseninde konuşulmaya başlandığında bunlardan bile fazlasıdır.

    HDP, HDP’lilere bırakılmayacak kadar önemlidir. HDP, “çok seviyorsunuz madem” diyerek PKK’nın yanına itilmeyecek kadar önemlidir.
    Bir partiyi siyasetten ayrılmamaya çağırmak çok abes. Ancak yapılacak olan budur. Dağdaki teröristle anladığı dilden mücadele edilmeli, PKK’nın kanlı elini içimize uzatması imkansız hale getirilmeli, içerdeki kaynakları kurutulmalı, HDP’ye siyaset dışında alan bırakılmamalıdır.  
    HDP, Türkiye demokrasinin açıktan sınavıdır.
    Görev iktidarındır, görev muhalefetindir, görev herkesindir.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum