Tahsin GÜZEL

    Tahsin GÜZEL


    TEŞEKKÜRLER SAYIN VALİM

    22 Mayıs 2022 - 14:22

    İzmir Valisi Sayın Yavuz Selim Köşger’e gecikmeli de olsa teşekkür ediyorum, “yiğit adamsın” diyorum…
    Çünkü bazı konularda duruşu, tavır ve davranışları takdire şayan…
    Önemli olan Türkiye ise gerisi teferruattır…
    Siyasi parti teşkilatları sevmesin, siyasetçiler takdir etmesin. Bu halk takdir eder. Bu da yeter.
    Sayın valim sizi, yüz binler takdir ediyor ve size teşekkür ediyor bilesiniz…
    Ata toprağım Anadolu’da atalarım ve büyüklerim cesur, yiğit ve dürüst kişileri tarif ederlerken “adam gibi adam” derler. Devlet ve millet malına da Beyt-ül mal...
    “Beyt-ül mal, devlet hazinesidir ve ona el uzatılmaz, yan gözle bakılmaz” derlerdi.
    Büyüklerimiz 10 ton temiz suyun içine karışan bir gram zehrin, o suyu zehirlediğini, içilmez hale getireceğini söylerdi… Kamu adına yüzde 99 doğru iş bile yapılsa, bir yanlışın bile  yapılamayacağını, zengin olma hayalindeki bir garip hamalın bir ipin dahi hesabını veremediği hikayesi aktarılırdı bize…
    Ayrıca yanlış karşısında susanların dilsiz şeytan ve suçun ortağı olacağı konusuna dikkat çekerlerdi. Dahası, ahir zamandan söz edip bina, zina, insanlık dışı olayların çoğalacağını, maddenin mananın önüne geçeceğini,  aile bağlarının çökeceğini, evde kedi köpek beslerken ana ve babanın kaderine terk edileceğini, ahlak erozyonunun yaşanacağını, bir tarafın müreffeh hayat yaşarken diğer tarafın açlıktan öleceğini söylerlerdi.

    Günümüz dünyasında bırakın ahlaksız devletlerin hegemonyasını, ülkemizde de -geneli tenzih ediyorum- vicdanların cüzdanlara yenik düştüğü, siyasetin kirlendiği, genel ahlak ve adabın hava ve rüzgarlara göre değiştiği, makamların devlet ve millet adına değil de ikballer için kullanıldığı, koltuklarda kalmak için şekilden şekle girildiği, bu zamanda yürekli kılı kırk yaran değerli devlet adamlarına daha fazla ihtiyaç olduğu aşikar…
    Ben öyle düşünüyorum.

    Bu değerler kollanmalı korunmalı, siyasetle kişilik kimlik kazanmış bir kısım sonradan görmelere kurban edilmemeli diyorum…

    Ben ülke genelinde ihracatta 13. sırada yer alan, yüzlerce kişiye istihdam sağlayan bir sanayici ve 40 yıldır da kamu kurumları ile ilgili TV’lerde konuşan ve binlerce köşe yazan birisiyim.
    Ayrıca politikacıyım.. Geçmişte Anavatan Partisi ve AK Parti’nin kurucuları arasında yer alıp,  her iki partinin başkanlık divanında üç dönem görev yaptım.
    16 sene de kamu nitelikli esnaf kuruluşu olan İzmir Ayakkabıcılar Odası’nda başkanlık,  iki dönem Ayakkabıcılar Federasyonu’nda genel başkan vekilliği ve İzmir Esnaf Birliği’nde de bir dönem yöneticilik yaptım.
    Vatan Millet Sakarya…
    Boş laf edenleri.. Siyaseti ülkeden ziyade ikbal için yapanları,  kamu kurumlarında idareciliği iş edinen ve kurumları babasının şirketi görenleri gördüm.
    Bunlarla  uğraştım…
    Değerli valilerimle çalıştım. İzmir’in gelişmesi, esnaf ve sanatkarın sorunlarının giderilmesi, yanlış yapanlara hesap sorulması için yüreğini koyan, siyasetçileri kazımayan  devletin adamlarını tanıdım. Onlarla uğraşanlara da şahit oldum…
    Siyaset dönemim ve idarecilik dönemimde başta Sayın Vecdi Gönül, Nevzat Ayaz Kutlu Aktaş, fazla diyaloğumuz olmasa da Kemal Nehrozoğlu, güzel insan ve gerçek dost Alaattin Yüksel, Yusuf Ziya Göksu… Gönül dostu Oğuz Kağan Köksal, M. Cahit Kıraç. Bu değerli insanlarla çok güzel şeyler yaptık,  Mustafa Toprak ve en son da Erol Akyıldız valimi tanıdım görüşmelerimiz oldu hala görüşüyoruz.
    İçlerinde bende derin hatıra bırakanlar ise Alaattin Yüksel ve Oğuz Kağan Köksal valilerim oldu.
    O günler kendilerine her platformda, her etkinlikte teşekkür ediyordum ve bugünde teşekkür ediyorum, etmeye de devam edeceğim.
    Mevlam sağlıklı uzun ömürler versin, yanlış karşısında hatır gönül tanımaz, siyasi parti teşkilatlarını kazımaz, gerekeni yaparlardı.
    Bu valilerim, binlerce garip esnafın umudu olan BESAŞ’ta yapılan tarihin en büyük teknik yolsuzluk olayı karşısında verdiğim mücadeleye destek olanlardır. Söz konusu kişilerin şahsımı “iftira ve isnat yapıyor” tezgâhıyla itibarsızlaştırma gayretlerini boşa çıkaranlardır.
    Yavuz Selim Köşger valime de bugün teşekkür ediyorum, yarın da teşekkür edeceğim.
    Kalıcı olan devlet ve millet adına yapılanlardır. Mevkiler, makamlar kalıcı değildir…
    Bu değerli devlet adamları sayesinde garip esnafın ahı yerde kalmadı adalet geç de olsa tecelli etti.
    Tahsin Güzel’in iftiracı olmadığı İzmir 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nce tescillendi.

    BESAŞ davasında ceza alan eski birlik başkanı, CHP İzmir eski milletvekili, Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı (EGEV) ve Buca Esnaf Kefalet Kredi Kooperatifi Başkanı M. Ali Susam ile kadim dostu, veliahtı mevcut birlik başkanı Zekeriya Mutlu’nun yaptıkları yanına kar kalmadı.
    BESAŞ yolsuzluğundan aldıkları cezalar izzeti ikram ve sınırsız reklam nedeniyle fazla kamuoyunda duyulmadı. Hatta İzmir basınının amiral gemisi Yeni Asır Gazetesi bir cümle bile yazmadı. Ama ekip başı Susam 5 yıl hapis aldı, ekabir takımı ise zaman aşımından yırttı.
    Hal böyleyken İzmir’in onuru,  esnafın yarınları ve umudu olan esnafın BESAŞ şirketini iflas ettiren M. Ali Susam’ın İzmir’i kalkındıracak bir vakıf ve kamu kurumu olan bazı teşkilatlarda hala başkanlık yapması, bir diğerinin devletin her tür imkanlarını yatırıma yönlendirecek İzmir Kalkınma Ajansı’nın yönetim kurulu üyeliğine devam etmesi yanlıştır.
    Bu konuda serzenişte bulunurken Zekeriya Mutlu’nun “Kalkınma Ajansı’ndan ayrıldım” açıklaması geldi. Ama görevden alındığını duydum. Bunun için Sayın İzmir valime teşekkür ediyorum, “adam gibi adam” diyorum.

    Sayın Valim defaten yazdığım ve yazmakla da kalmayıp İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğum çok önemli bir konu var. Devletin üç milyon lirası iç edildi. Halep oradaysa arşın burada.. İddia değil gerçek, aksi olursa o proje bedelinin tam üç katını devletin bir kurumuna bağışyapacağım.
    Bu derece iddialıyım…
    Çünkü proje amacına uygun uygulanmadı, kılıf uyduruldu, süre doldu. “Oldu bitti”ye getirildi. Bunun en büyük destekçisi de Zekeriya Mutlu’dur.
    O proje için alınan ve projede kullanılması gereken makinaların ambalajları açılmadı. Bir insana dahi o makinalarla eğitim verilmedi.
    Bir esnafın yanında bu proje nedeniyle kurs alan bir kişi dahi çalışmadı.
    Sahte belge ve yalancı şahitlerle, ilgili kurumlar yanıltıldı. Projeden sorumlu görevli ve yetkililere sorulmadı.
    Sayın valim acilen bu konuya bir neşter vurun.
    Devletin imkanlarıyla alınan ekipmanı, devletin okuluna devrini yapın.. Dualarımız sizinle olacak bilesiniz.
    Hem, bu projeye ön ayak olan birisi hakkında TCK'nın 37/1,155/2,43/1,53 maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılması, suçlu bulunması, ancak suçun işlendiği tarih sebebiyle zamanaşımı sebebiyle kurtulmuş olması onu olağan şüpheli durumuna sokmuyor mu?
    Takdir sizin…

    YORUMLAR

    • 0 Yorum