Son günlerde ülkemizde siyaset sahnesinde oynanan oyunlara baktığım zaman kim ne derse desin Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye ve dünya lideri olduğu bir gerçek.
14 Mayıs’ta yapılacak seçim dünya için olduğu kadar ülkemiz için de çok önemli. Elbette emperyalist ülkeler için farklı önemde, Erdoğan’a saygı duyan ülkeler için ise farklı önemde…
Dost ülkeleri gururlandıran ve sözde müttefik iki yüzlü devletleri ürküten, “İha- Siha, insansız savaş uçaklarıyla uçak gemileri yapan, 21. yüzyılda bölge ve dünyada da söz sahibi olmak için savunma sanayi ve enerjiye önem veren, dünya beşten büyüktür deyip o beşin öttürdüğü boruyla yatıp ve kalkan bir ülke olmaktan çıkartan bir lider sayın Erdoğan…
Diğer tarafta ise pasta börek dağıtma vaatleriyle hava atan, kameralar önüne çıkınca bol keseden dağıtan, 40 bin insanımızın katilleriyle kol kola olup “katil terör köpeklerine af ve cezaevinden çıkarma yaygaraları”na kulak tıkayan 6 benzemez in adayı Kılıçdaroğlu var.
Biri uzay çağından ve çağın projelerinden, savunma sanayinde ve 21’nci yüz yılın araç gereçlerinden söz ederken, diğeri çiçek böcekle uğraşıyor.
Evet ana muhalefet partisi başta olmak üzere ortak hareket eden siyasi partiler, AB ülkeleri ve ABD, Erdoğan’ın kaybetmesi için her tür argümanı kullanıp şahsını yıpratmaya çalışsa da emperyalist güçlerin destek ve katkılarıyla algı operasyonları yapılsa da beşli çete safsatası şarkısı söylenip hükümete fatura kesilmeye çalışılsa da Erdoğan’ın bu ülke için önemli olduğu Türk halkı tarafından görülmektedir.
14 Mayıs’ta oyunlara gelmeyecek ve ayak oyunlarını boşa çıkaracaktır ve çıkarmalıdır. Aksi halde “altın, pasta- börek günü” yapan bol keseden atanlar gelirse bu ülkenin bugüne kadar elde ettiği kazanımları bir çırpıda hayal olur.
İnsanlar beşerdir hataları da olabilir, sayın Cumhurbaşkanının da hataları olabilir, olmuştur da.. Aday listelerine baktığım zaman yine hatalar yapılmış ama diğer partilerle kıyaslandığı zaman Ak Parti’nin ki devede kulak…
Siyasi partilerin YSK’ya teslim ettikleri milletvekili listelerinde yer alan kişilere şöyle bir göz attım. Tam bir rezalet…
6+1+2’li masanın listesi önümüzdeki günler millet ittifakını karıştıracak ve olağanüstü olaylar yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Çünkü bu partilerin listelerinde ülkemizin birlik ve beraberliğini bozma aşamasında, Türkiye’yi uluslararası arenada zaafa uğratacak işleri vazife edinmiş bir çok kişi var.
Sözde Ermeni soykırımı savunucuları, ENOSİS, PASOK, Yunan sevicileri, PKK sözcüleri ve FETO temsilcilerinin yer aldığı bir tablo, sağduyu sahibi partililerin tepkilerini göstermelerinin kaçınılmaz olacağını düşünüyorum.
Gelelim İzmir AK Parti milletvekili adaylarına… Bakan Mehmet Kasapoğlu, gazeteci Şebnem Bursalı, genç kardeşim Eyüp Kadir İnan ve Mehmet Ali Çelebi dahil, Atilla Kaya gibi her iki bölgeden dördüncü sıraya kadar konulanlara bir sözüm yok.
Fakat diğer sıralamaya baktığım zaman partiye ve İzmir halkına zerre katkısı olmadığı gibi vizyon ve misyonu olmayanlar ön sıralarda yer alırken bazı parti ve İzmir halkına katkı sağlayacak çok değerli kişilerin geri sıralarda yer alması hataların en büyüğüdür diyorum.
Bu tablo açıkça beni rahatsız etmiştir.
Cumhurbaşkanı tarafından AK Parti İzmir İl Başkanlığına atanan Bilal Saygılı hakkında özellikle çıkartılan meşhur bir haberle ilgili bir önce yayınlanan yazımda parti içindeki trollerden söz etmiştim.
Listeye baktığım zaman kendilerini bulunmayan Hint kumaşı sanan trollerin hala iş başında oldukları görülüyor.
Umarım bu hatalar teşkilat oluşumunda tekrarlanmaz. Bilal Saygılı’nın eli kolu bağlanıp “senin adamın, benim adamım” sevdasıyla parti özel şirket konumuna getirilmez.
Bazı milletvekilleri ve listeye yazılanlara baktığım zaman; bırakın partiyi ya da İzmir halkını, bu zatların kendilerinden başka kimseye bir faydası olmamıştır, bundan sonra da olamaz.
Seçim sathına girildiği günümüzde bu eleştirilerin partiye bir katkı sağlamayacağını biliyorum. Aksine zarar vereceğini de biliyorum ama, bir milyon yanlıştan bir doğru dahi çıkmayacağını da bildiğim için yanlışa tepkimi gösteriyorum.
Hasbelkader milletvekili olmuş ama millet adına zerre bir şey yapmadıkları halde daimi vekilliği müktesep hak sananlara da kusura bakmasınlar hem karşı çıkarım, hem de eleştiririm.
Siyasi partiler kamuya ait kuruluşlardır, hizmet için araçtır. İkbale araç değildir.
Yok Hanyalı yok Konyalı, yok Erzurumlu yok Mardinli… O vakfın, bu derneğin temsilcisi… Falan filan… Geçin bunları, geçin.
Ben de Konya Beyşehir ilçesi, İzmir’de 5 binin üzerinde akrabayı talukatı olan Yeşildağ kasabasındanım. Üç vakfın hem kurucularındanım hem de hala başkanlık divanında görev yapan birisiyim.
Millet bu yöneticilerin uşağı ve emir erleri filan değildir. Bu erki kullananlar partilere caka satmalarının on kuruşluk değeri olmadığı gibi bir gücü de yoktur.
Bu vesileyle bu kurumların içinde olan bir kişi olarak tarihe bir no düşmek istiyorum.
Gelecekte Türkiye’nin başına en büyük bela bu hemşeri dernekleri ve bölgecilik olacaktır. Bu kurumlarda kültürel faaliyetler amaçlansa da siyasi kamplaşmaya dönmüştür.
Bölge, ırk, mezhep dayanışması olmuştur.
Devletleri yıkmak için kullanılacak en güzel bir argümandır.
Görev yaptığım kamu kurum ve benzeri kuruluşlarda edindiğim tecrübe nedeniyle gelelim Ak Parti’de eleştirdiğim tiplere.. Bunların geçmişte özel hayatlarında başardıklarına… Milletvekili olduktan sonra da halk adına yaptıklarına bakıyorum.. Yok bir şey..
Sayın cumhurbaşkanının mirasını yedikleri halde kendilerini vaz geçilmez sandıklarını partiye gönül vermişleri de yok saydıklarını görüyorum. Bunlar ömründe üç kişiye istihdam dahi sağlamadıkları halde teşkilat mensuplarını da memuru ve işçisi gördüklerine şahit oluyorum. Kusura bakılmasın vizyon ve misyonu olmayanlara hatır için methiyeler düzemem.
Methiyeler düzemem ama bu tiplerin topuna bir Karadeniz fıkrasıyla selam göndererek yazıma son vermek istiyorum.
Temel ve Dursun Paris’te üniversite okuyorlarmış. Dursun’un memlekette önemli bir durum olmuş acilen gitmesi gerekmiş. Ama aklı derslerinde… “Temel ben gidiyorum, dersler önemli biliyorsun. Sınav sonuçlarını öğrenince beni hemen ara. Aradığın zaman ben olmaz, telefonu başkası açarsa şifreli konuş. Zayıfım filan olursa Muhammet’in selamı var dersin” demiş.
Temel notları öğreniyor hemen Dursun’u arıyor, telefona Dursun’un annesi çıkar. “Ana ben Dursun ile görüşeceğim” der.. “Evladım Dursun yok söyleyeceğin bir şey varsa bana söyle” karşılığını verir. O da “Anacağım Dursun’a bütün Muhammetlerin selamı varmış dersin” der.
Ben de bu partide sayın Cumhur başkanının bunca gayretine rağmen adam gibi çalışmayıp hava cıva peşinde koşarak zayıf alanların hepsine selam söyleyerek yazıma son veriyorum.
YORUMLAR