TAYYİP ERDOĞAN MI, KEMAL KILIÇDAROĞLU MU?

Lider sonradan olunmaz anadan doğma olur…
Sonradan olanlar yel değirmeni gibi havaya rüzgâra göre hareket eder, şürekasının dediğini yapar. Anadan doğma lider birilerinin istediğini değil ülkesi ve milletinin istediğini yapar.  
Toplumun bir kısmı ve sonradan olmanın takımı, sayın cumhurbaşkanını hafife alıyor. Bazı çapsızlar da sonradan olma liderle aynı terazide tartmaya kalkıyor. Ülkenin geleceği açısından Erdoğan’ın yaptığı işleri tesadüf bir uygulama sananlar sonradan olma liderlere de kurtarıcı olarak sarılıyorlar.
Türkiye’de azınlık yok.. Türk’ü, Kürt’ü, Çerkez’i, Laz’ı azı yok. Yok ama emperyalist  güçler ülkemiz üzerinde azınlık kartını hep kullanmıştır ve  uluslararası hukuku sopa olarak kafamıza hep vurmuştur. Sayın Erdoğan, olmayan azınlık kartı olarak kullanılan sözde Kürt meselesi hukukunu aşma adına siyasi risk aldı konuyu saçtı, açtı, her tür fırsatı tanıdı.
Tanıdı ama bu uygulamaya karşılık PKK silah bırakma yerine, devletin  bu toleransını acizlik sanıp hendek kazdı.
HDPKK bir yerlerini yırtsa da   Erdoğan inlerine girdi bugün HDPKK ve Kılıçdaroğlu’na yüzde 70 oy çıkan il ve ilçelerde  özerklik ilan etmeye kadar işi götürdüler, Kılıçdaroğlu da CHP’nin genel kurulunda Hakkari ve bazı illerde özerklik vereceğini vaat etti.
Lider, özerkliğin ne olduğunu bilir.. Özerklik verilecek bölgelerde halk “ben bağımsızlık isterim” ya da “Kuzey Irak ve Suriye’de bulunan terör örgütüne katılmak için referandum yapıyorum” dese bugün yüzde 70 terör temsilcisi HDPKK’ya oy verdiğine göre kazanabilir.
Sonradan olma lider, o zaman müdahale mi edecek. İş işten geçer, yabancı devletler tepene biner… Çevremizde özerklik verilen bölgeler, bugün ateş çemberinde…
Erdoğan oyunun kuralını kendi koyup ekibine oynatıyor. Kılıçdaroğlu ve ekâbir takımı ise kim ne çalarsa onu oynuyor, kim ne derse onu konuşuyor.
Erdoğan’ın gücü; kendine olan güveni ve ona gönül vermiş halkın ölümüne desteği…
Kılıçdaroğlu ise Erdoğan karşıtı zümrelerin kerhen desteği ve emperyalist güçlerle ayakta kalıyor.
Aslına bakarsanız Erdoğan millidir, diğerinin ne olduğunu sizlerin takdirine bırakıyorum. Bu takdiri kullanırken de ABD ve İngiltere’de neler olup bittiğini, sosyalist olduğunu iddia eden bir parti genel başkanının emperyalist ülkelerde ne aradığını aklınızdan çıkartmayın derim.
Erdoğan ağzından ne çıkarsa onu yapıyor, yani yerine getirmediği vaadi yok.
Kılıçdaroğlu ise başkalarının kulağına fısıldadığı şeyleri söylüyor, vaatlerini de buna göre duyuruyor. Onun için de bir gün sonra dediklerini unutuyor.
Erdoğan, "köprü" dedi, "Taksim’e cami" dedi, "Ayasofya müzesini cami yapacağım" dedi, "3’ncü hava limanı yapacağım" dedi hepsini yaptı.

Hatırlayın bakalım Kılıçdaroğlu’nun her seçim öncesi uçuk kaçık, zihni sinir projelerini….
2023: Ne Batı ne Doğu, bu Türk’ün Yolu’. Tarihi ipek yolunu canlandıracağız. Yani Türkiye’yi Çin’e bağlayacağız.
2022: Samandağ’dan başlayarak, Mersin’e kadar geliştireceğimiz proje var. Proje üzerinde çalışıyoruz. Proje 5 yıl içinde İstanbul’un nüfusunu 2.5 milyon kişi azaltacak.
2015: ‘Merkez Türkiye' vizyonuyla oluşturulan proje ile Anadolu'ya 'mega kent' kurulacak ve 2.2 milyon kişiye iş imkanı sağlanacak.

İktidarı yaptıklarıyla değerlendirecek isek, buna mukabil başımıza getireceğimiz kişilerin de ne yapacağını değerlendirmek hakkımız değil mi?
Mesele Erdoğan meselesi değil..
Son günler Türkiye’nin beka meselesini gündeme getiren Kılıçdaroğlu, sabah sosyalist, kuşluk solcu, öğlen ülkücü, akşam imam, yarına kadar herhalde halife olacak.