İsmail SERT

    İsmail SERT


    ŞEFİN TABAĞI

    03 Şubat 2022 - 11:35

    Cumhur İttifakı’nı biliyoruz.
    Karşı yamacında Millet İttifakı duruyor. Onu da tanıyoruz.
    HDP, kendi etrafında, kendisine benzeyenlerle solda bir ittifak kurmanın provalarını yapıyor.
    Yani 3. ittifak.
    AK Parti’nin mücavir alanında Saadet, Deva ve Gelecek partilerinin kuracakları yeni bir ittifaktan da söz edilmeye başlandı. 4. ittifak sayılır mı, bilmiyoruz.
    Bütün bu ittifaklar tablosunu bildiğimiz siyaset kavramlarıyla konuşuyoruz ve tartışıyoruz. Ancak şubat aynın ilk günü, siyaset masasına getirilecek yeni alternatifin hazırlığına başlandığı, hâttâ bu konuda belli bir aşamaya gelindiği anlaşıldı. Nerden mi? Nerden olacak, mutfaktan gelen kokulardan.
    Tarihi biraz daha öncesine çekebiliriz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu  karla mücadelenin en kritik üç saatini, İngiliz Büyükelçi Dominick Chilcoot ile yemekte geçirmişti. Olağanüstü zor şartlara rağmen gerçekleşen bu buluşmadan ince bir mesaj almalı, büyükelçinin 20 yıl istihbaratta çalışmış olduğunu da hesaba katarak, ‘balıkçıda sadece balık mı pişirilir?’ sorusunu sormalıydık. Balıkçı fotoğraflarının, bilerek isteyerek ve üstelik ‘kaçak varmış’ gibi bir havayla sızdırılmış olabileceğinden de şüphelenmeliydik.
    CHP içinde Genel Başkan dahil kimsenin bu yemekten haberi yoktu. İmamoğlu belediye başkanlığı karnesine gelecek kırık notla ilgilenmiyordu. Fotoğrafların mesaj değerinin asıl seçim sürecinde ortaya çıkacağını hesaplıyor, ağırlığının bütün eleştirileri dengeleyeceğine güveniyor olmalıydı.
    Tırnaklarını etine batırarak da olsa Kılıçdaroğlu’na nezaket göstermeyi sürdürdü. “Başkanım benim yediğim yemekle neden ilgilensin!” dedi ve yürüdü.
    Aradan 10 gün geçmemişti, ABD’nin taze Ankara Büyükelçisi Jeffry Lane Flake, Cumhurbaşkanına güven mektubunu sunmasının hemen ardından İstanbul’a giderek İmamoğlu ile görüştü.
    Flake’in Mormon tarikatı mensupluğunu, Ermeni Soykırımı'nı ateşli savunuculuğunu, lobicilik yapan Goldwater Enstitüsü'nün İcra Direktörlüğü'nü yapmış olduğunu, FETÖ’yle ve İsrail’le dostluğu da biliyoruz.
    Buluşma resmi programa dahildi, makamda yapılmıştı ve iki ülkenin bayrakları diplomatik düzene uygun biçimde ayarlanmıştı. Fotoğrafların mesajı o kadar açıktı ki; Biden’ın “muhalefetin liderlerini desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz” sözleri fotoğraf altyazısı olarak kullanılsa çok isabetli olurdu.   
    Peş peşe yaşanan bu iki olayı birlikte ele almazsak, yorum eksik olur.
    İngiltere, her zamanki kurnazlığı ve stratejik aklı ile uzak bir balıkçıda, özel bir yemekmiş gibi düzenlenen toplantı ile başlangıç yapmıştı.
    ABD, dünyanın her yerinde olduğu gibi, daha kaba bir adım atıp kendisini göstererek  devamını getirmişti.
    Seçime giden Türkiye’nin siyaset masasına servis yapılacak mutfakta iki aşçının daha olduğu ortaya çıktı: ABD ve İngiltere. Uyum ve iş bölümü içinde ‘eş aşçılık’ usulü ile çalışıyor olsalar gerek.
    İttifaklar, seçmenin karşısına isimleriyle ve cisimleriyle çıkmanın hazırlığındalar. Dağılanlar, yeni kurulanlar, kurulanlara eklenenler, çıkanlar olabilir. Bunlar da doğal.
    Ancak şimdi, menüde yerini alacak ‘şefin tabağı’nı beklemeli, görünce şaşırmamalıyız.
    Ana malzemeyi biliyoruz: İmamoğlu. Tabağa başka nelerin gireceğine iki şef birlikte karar verecekler. Krizlerle pişirecek, manipülasyonlarla kızartacak, provokasyonlarla soslayacaklar. Kampanyalarla soğutacak, promosyonlarla süsleyecekler, ‘yenilir’, ‘yutulur’, ‘aranır ve ‘istenir’ hale getirecekler.  
    Şefin, daha doğrusu iki şefin ortak tabağı, önce CHP’nin önüne konulacak. Sonra Millet İttifakı’nın başkanlarına eşit mesafede bir yere aktarılacak. Süreçler dirayetle yönetilip başarıyla sonuçlandırıldıktan sonra ‘tabak’, seçmenin önündeki masaya servis edilecek.
    1 Şubat 2022’yi aşçıların önlüklerini giyerek mutfak faaliyetlerine giriştikleri tarih olarak not edebiliriz.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum