• Reklam
İsmail SERT

İsmail SERT


PUTİN'İN YÜRÜYÜŞÜ

24 Şubat 2022 - 13:39

Putin’in yürüyüşünü biliyoruz.
Defalarca gördük.
Sol elini adımlarıyla uyumlu biçimde sallarken, sağ elini vücuduna yapışık tutuyor, hiç kımıldatmıyor.
Bunun aktif istihbaratçı olduğu yıllardan kalma bir alışkanlık olduğu söylenir.
Yani sağ elini silahının üzerinden hiç ayırmayan, her an tetikte ve silahını ateşlemeye hazır bir istihbaratçı tavrı.
İstihbaratçılığın bir başladı mı hiç bitmediğini, hayat boyu devam ettiği gerçeğini de bir not olarak ekleyelim.

Putin’in politik anlamda da benzer bir yürüyüşü olduğunu söyleyebiliriz.
Bir eliyle siyaseti, diplomasiyi yürütürken, ekonomik kozlarını kullanırken, bir eli her zaman silahının üzerinde. Silahını hep hazır tutuyor ve onunla yapabileceklerini aklından hiç çıkarmıyor. Halkının desteğinin de büyük ölçüde yanında olduğunu biliyor.    
Putin istihbaratçı ketumluğunda susarak, panjurları kapalı bir yüzle yürüttüğü politikasını arada bir de olsa konuşarak açıyor. 21 Şubat akşamı kameraların karşısına geçti ve uzun konuştu. Tarih tezini anlattı. Ne kadar haklı olduğuna dair dünyayı ikna etmeye çalıştı.
Anladık ki Vladimir Putin, Rus tarihine adını -altın harflerle ya da büyük puntolarla- yazdırmak istiyor. Üstelik tarihteki yerinin, hatalarını düzeltmek için çaba harcadığı Vladimir İlyiç Ulyanov’un yani Lenin’in bir basamak üstünde olmasını arzuluyor.
Parçalanma ve küçülme ile sonuçlanan Rus tarihini geriye döndürmeyi, ‘Büyük Rusya’yı diriltmeyi amaçlıyor. Ve tabii ki bu arada ABD’yi dengelemeyi, dünyayı yeniden ‘iki kutuplu’ hale getirmeyi hedefliyor.
Peki böyle bir Putin portresinin dünyadaki karşılıkları NATO, ABD, AB, Çin ne durumda?
En çok sözü edilen uluslararası kuruluş olarak NATO hem var, hem yok. Tabela olarak var, ihtiyaç olduğunda yok. Beyanat verirken var, işlev göreceği sırada yok. Kağıt üzerinde güvenebilirsiniz, ancak sahada güvenilecek hiçbir yanı yok.
NATO’nun Ukrayna’yı üyeliğe alamayacağı konusunda neredeyse bütün uzmanlar hemfikir. Hâttâ Ukrayna’yı üye yapmayacağını açıklasa bile, bunun Putin’i durdurmayacağı iddia ediliyor. Rusya, Ukrayna’yı öne sürerek NATO’nun “doğuya doğru genişlemeyeceğine dair güvenceyi” yazılı olarak vermesini istiyor.
Analiz yaparken bazen NATO=ABD denklemi kurulur ki; yanlış değildir. Biden’la içe kapanan, üstelik yakın zamanda Afganistan’da ağır bir yenilgi yaşayan ABD’nin artık dünya liderliği tartışılmaya başlandı. Türkiye açısından da müttefikliği kalmamış, dostluğu iyice yıpranmış, iç siyasetimize nezaketsizce dil uzatan, PKK’ya silah veren, istihbarat yardımı yapan, meşruiyet kazandırmaya çalışan bir ülke.
İç sorunlarıyla uğraşan Avrupa Birliği, petrol ve doğalgaz ihtiyacının önemli bölümünü karşıladığı Rusya’ya bağımlı. Yakın vadede alternatif çözümü de yok.
Uzak Asya’da ise Çin üretimden gelen gücü ile yükselişini sürdürüyor.
Bu dünya tablosu içinde Türkiye Batı ile Rusya, Rusya ile Ukrayna arasında incelikli bir politika sürdürüyor. Dış ticaretten turizme, oradan Ukrayna’da ve Rusya’da faaliyet gösteren Türk şirketlerine varıncaya kadar, olayın birçok boyutu var.
Ukrayna odaklı görünse de aslında küresel nitelikler taşıyan kriz, 2021 yılı bitmeden tırmanmaya başlamıştı. Şubatın son günleri itibariyle zirveye ulaştı. Ve bugün (24 Şubat) askeri hareketin başlaması ile bir kırılma yaşandı. Uluslararası yaptırımların Rusya üzerinde işe yaramayacağı belli oldu.
Proaktif bir lider olarak Putin, kendi oyun planını adım adım uyguluyor. Ordusunun yarıdan fazlasına denk düşen 190 bin askerlik kuvvetle Ukrayna’yı üç koldan kuşatmış durumda. Son haber olarak, Ukrayna’nın hava güvenlik sistemini etkisiz hale getirdiğini açıkladı.
Putin nerede duracak? Rusya Ukrayna’yı işgal mi edecek? Yoksa Belarus tarzı açıktan Rus yanlısı bir rejim değişikliğini mi zorlayacak?
Dünya kaygıyla seyrederken Putin silahını ateşlemiş, yürümeye devam ediyor.

YORUMLAR

  • 0 Yorum