İsmail SERT

    İsmail SERT


    OLMADI DURMUŞ BEY!

    22 Kasım 2021 - 17:25

    Hep aynı yere mi varıyor hikayeler?
    Anadolu’daki o babanın sözünü konumuza uyarlayarak söylersek:
    “Ben sana Merkez Bankası başkanı olamazsın demedim, görevin bittiğinde ‘eski başkan’ sıfatını layıkıyla taşıyamazsın dedim.”

    Durmuş Yılmaz.
    Uşak’ın Eşme ilçesi Karacaömerli köyünde başlayan bir hayat hikayesi. Meslek lisesi, dışardan normal lise diploması, Hukuk fakültesinde 3 yıl eğitim, Milli Eğitim Bakanlığının açtığı sınavı kazanarak gittiği İngiltere’de lisans, yüksek lisans, Merkez Bankası görevlerinde yükseliş.
    18 Nisan 2006 tarihinde Merkez Bankası başkanlığına atandı. Görevini 5 yıl başarıyla sürdürdü ve 13 Nisan 2011 tarihinde bıraktı. Ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından ekonomi başdanışmanlığına atandı.
    Siyasete atıldı. Sonradan kendisi ile yapılan bir röportajda, “siyasete girmemde Erdoğan'ın 'o kendi işine baksın' sözleri etkili oldu” diyecekti.
    7 Haziran 2015’deki seçimde MHP Uşak milletvekili seçildi. 1 Kasım 2015’deki erken genel seçimde yeniden MHP Uşak 1. sıra milletvekili adayı oldu. Ancak bu defa seçilemedi.
    2018 genel seçiminde İYİ Parti'den Ankara milletvekili seçildi. Meclis açıldığında en yaşlı ikinci üye olarak geçici başkanlık yaptı.
    Kendisini uzmanlık alanında konuşan konuşturulan bir muhalif milletvekili portresi olarak izliyorduk.  
    26 Ekim 2021’de mecliste yapılan Irak ve Suriye için yapılan tezkere oylamasında partisinin ‘evet’ tercihinin aksine ‘hayır’ oyu verdi.

    Son icraatını biliyorsunuz. 19 Kasım günü, bütün birikimiyle ve tecrübesiyle, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Merkez Bankası eski Başkanı sıfatlarıyla TBMM Plan ve bütçe komisyonunda konuştu ve tivitledi:
    "Ben, sizleri bugün cuma dolayısıyla bu gece saat 00.00'dan sonra teyakkuza davet ediyorum, Resmi Gazete'yi takip etmenizi tavsiye ediyorum; bu gece bir şey olabilir, olduğu zaman da Türk Lirası'nın üzerine nasıl daha fazla bir sıkıntının geleceğini görürsünüz. 00.00'dan sonra Resmi Gazete'yi takip edin diyorum ve herkese iyi hafta sonları diliyorum.”
    Yaptığı dört dörtlük bir manipülasyondu. Ömür boyu kurduğu yapıyı kendi elleriyle yıkmış, bir günde trol olmuştu. Tedirginlik ve teyakkuz hali o kadar yükseldi ki; o gece resmi gazetenin sitesi kilitlendi.
    O gece Durmuş beyin dediği çıkmadı.
    Ekonomi Bakanı Lütfü bey görevden alınmadı. Durmuş bey geri adım attı ve sıradan bir özür metni yayınladı.
    “Herhangi bir kulis bilgim ve duyumum yoktu. Sadece bugüne kadar Merkez Bankası yönetiminde yapılan değişikliklerin piyasaların kapalı olduğu hafta sonu gece saat 12.00'den sonra yapıldığı; hafta içinde sayın Hazine ve Maliye Bakanı'nın para politikası hakkındaki duruşuna, ifadelerine, sayın Erdoğan'ın grup toplantısında verdiği tepkiden hareketle Bakan'ın hafta sonu piyasaların kapalı olduğu bir zamanda görevden alınacağı öngörüsünde bulundum. Öngörüm gerçekleşmedi. Yanıldım. Özür dilerim.”

    Yakışmadı Durmuş bey.
    Öngörünüz doğru çıksaydı ülke ne kazanacaktı?
    Siz ne kazanacaktınız? Bu hareketinizin en büyük zararının memleket ekonomisine olacağını en iyi bilenlerden biri sizsiniz. Bunu nasıl yapabildiniz?
    Yıllar önce kapınızın önündeki çamurlu üç ayakkabı için kalem oynatan kibirli zevatın yaptıklarını da onlara yakıştıramamıştık. “Nasıl yazabildiniz?” diye sormuştuk.
    O günlerde Özkökgillerin Ertuğrul yazmıştı:
    “Ağır bir hüzün... Bir de endişeler... Acaba köylerden ve varoşlardan gelen bir 'garibanizm ihtilali mi' yaşıyoruz? Acaba bu ihtilal 'Beyaz Türklerin tasfiyesi sürecini mi başlattı?' Acaba 'Beyaz Türkler' tasfiye edilince bu ülke daha mı güzel olacak?”
    Uluengingillerin Hadi yazmıştı: “…ayakkabı çıkartmak adetinin esas itibarıyla, göçebe çadır kültürünün bedevi kum kültürüyle harmanlanmasından oluştuğunu biliyorum”.
    Durmuş bey o fotoğraflarla ve yazılarla ilgili konuşurken sakindiniz: “Üzülmedim. Bu bir imtihandır, bu bir testtir dedim. Sana düşen işini en doğru şekilde yaparak bu tür algıları yıkmaktır dedim”.
    O soğukkanlılığı, ‘ülkeme zarar gelmesin’ hassasiyetini ne oldu da kaybettiniz? İçinizdeki intikam duygusunun bu kadar büyümesine nasıl izin verdiniz? Gözünüz ne zaman karardı? Olmadı Durmuş bey!

    YORUMLAR

    • 0 Yorum