İsmail SERT

    İsmail SERT


    ÖFORİ

    15 Ekim 2021 - 14:25

    Medya ‘son seçmen tablosu’ anonslarıyla, her yeni günde, yeni kamuoyu araştırmaları yayınlıyor. Künyelerinden sual olunmaz bu araştırmaların çoğu, AK Parti’yi batmış, CHP’yi ise işi bitirmiş gösteriyor.
    Bu halleriyle ve özenle kurgulanmış mesajlarıyla, kamuoyunu araştırmaya değil, oluşturmaya yönelik oldukları şüphe götürmez. 

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, işte bu sonuçların tahtırevanına binmiş, seçime doğru yol alıyor.
    Hatta seçim gecesi, ‘resmi olmayan kesin sonuçlar’ ortaya çıkmış, kazandığı belli olmuş da kutlamaya geçmenin tatlı telaşını yaşıyor gibi.
    O dar aralığın ‘kostümlü provası’nın ruh hali içinde.
    Hiç bir gerçek sebep olmasa bile, 20 yılın sonunda iktidarın kendiliğinden ve otomatikman ve hâttâ zorunluluktan sırasını muhalefete vereceğini düşünüyor olsa gerek.
    Sanki önünde tek engel var! O da ritmini hiç bozmadan kopan takvim yaprakları, yani zaman. Kim bilir ona göre günler ne yavaş geçiyordur!

    Kısacası; son zamanlarda çizdiği portreye baktığımızda Kılıçdaroğlu’nun ‘öfori’ (euphoria) hali yaşadığını iddia edebiliriz. Bütün başarısızlıklarının geride kaldığına, hayatının bundan sonrasını bir kutlama partisi tadında yaşayacağına dair sınırsız bir özgüven…
    Taşkın bir iyimserlik…
    Birbirine eklenerek büyüyen coşkular silsilesi…
    Ayaklarını yerden kesen bir emin olma durumu…
    Sadece Kılıçdaroğlu olsa yine iyi. Bir araya gelip kendilerini zafere inandırmaya çalışan ‘6 benzemez’ muhalefet partisi de aynı ruh hali içinde. Altıyı sayalım: CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti…
    “6 benzemez” derken CHP içindeki laiklik ve Kemalistlik üzerinden ayrışan kanatları, grupları saymıyoruz.
    İYİ Parti içindeki milliyetçilik tanımında buluşamayanları, yenileri hazmedemeyenleri, ittifakın nerelere uzanacağına dikkat kesilip kaçmaya hazırlananları, Saadet’in gönlü itiraz eden seçmenlerini görmezden geliyoruz.
    İttifakın dış çeperlerine doğru ister istemez ayak basılacak mayınlı alanları da hesaba katmıyoruz.
    Başka bir deyişle; 6+1 formülüyle, ‘altı benzemez’in yanına bir de ‘hiç benzemez’i ekleyip ortaya çıkacak fotoğrafın nasıl göründüğüne bakmıyoruz.  

    Muhtemel ortaklar bu aşamada, en iyi bildikleri ve en çok istedikleri yerden çalışmaya başladılar. ‘Güçlendirilmiş parlamenter sistem’ üzerine mesai harcıyorlar.
    Anlaşmaları açısından riskin en az olduğu alan da burası. Belirlenen çalışma grubu toplantı üzerine toplantı yapıyor olmasına rağmen, ortaya henüz bir taslak metin çıkmadı.
    Şimdilik her kapıyı açacak, bütün sorunları çözecek bir yöntem olarak, sistem değişikliğini vaat ederek oyalanıyorlar. Günü kurtaran bir slogan bulduklarını kabul edebiliriz: ‘Sistem değişecek, dertler bitecek’. Bu sloganla, seçmenin partileri sahici bir sınava tabi tutacağı güne kadar idare edebilirler. Ancak oradan öteye geçildiğinde vatandaş haklı olarak soracaktır: “E sonra?”
    ‘Güçlendirilmiş’ sıfatını ısrarla kullanıyorlar. Seçmen ise bundan ne anlaşılması gerektiğini anlatmalarını bekliyor. Bakalım kulağına hoş gelen, aklına da yatıyor mu?
    Bir de; ‘parlamenter sistem’ başka, ‘parlamenter demokrasi’ başka. Türkiye parlamenter sistemi ‘demokrasi’ zemininde kurabilmek, işleyişte ortaya çıkan sıkıntıları giderebilmek için çok zaman geçirdi, çok enerji harcadı.
    İktidarın karşısındaki arsada buluşmak zor değil. Seçmen, asıl orada neleri üst üste koyacağınızı görmek istiyor. Birinizin yaptığını diğeri yıkacak mı? Onu test etmek istiyor.
    “Bize oyunuzu verin ve parlamenter sisteme güvenin, gerisini merak etmeyin” nereye kadar yol aldırır?
    Demokrasinin anahtar kavramı ‘uzlaşı’yı nasıl yakalayacaksınız?
    Bu kadar çok parçayı bir arada tutacak kadar tutkalı hangi ortak ilkelerinizden temin edeceksiniz?
    Bunlar sizi bekleyen sahici sorular ve üstelik etrafından dolanarak geçilemeyecek kadar da büyükler.
    Sayın Kılıçdaroğlu, seçime daha çok var. Çanta görünürde yok. Keklik de havada. Daha çok çalışmalısınız. Sandık sonuçları ortaya döküldüğünde, kamuoyu araştırma şirketleri “O tarihte oy dağılımı öyleydi! Sonradan değişti.” diyerek kenara çekilirler, çalınan müzik susar da, ortada kalıverirsiniz.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum