• Reklam
İsmail SERT

İsmail SERT


MAHCUPYAN: ERDOĞAN'A OY VEREBİLİRİM -2

28 Ekim 2022 - 13:10

Etyen Mahcupyan KARAR Tv’deki ‘Bi’Karar Ver’ programında Yıldıray Oğur ve Elif Çakır’ın sorularını cevaplandırırken, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde Mansur Yavaş ile Tayyip Erdoğan karşı karşıya kalırlarsa Erdoğan’a oy verebilirim” demişti.
Programdan geriye bu cümle kaldı.
Evet sivriydi.
Hâttâ bağlamından kopartılıp kullanıldığında daha da sivri anlaşılıyordu.

Halil Berktay hoca bu konuşmaya cevaben Serbestiyet’te bir yazı yazdı. Mahcupyan’ın yıkıcı tepkisellik yaşadığını, sözlerinin zamansız olduğunu, olumsuzluk yaydığını, akılları karıştırdığını ve moral bozduğunu ileri sürüyordu.
Halil hocanın Mahcupyan’ın ne demek istediğini anlamadığı söylersek, birikimine büyük haksızlık yapmış oluruz. Olsa olsa anlamak istemediği sonucunu çıkarılabiliriz.
Mahcupyan ‘seçimi kazanalım, sonrasını sonra düşünürüz’ kolaycılığına prim vermiyor. Daha köklü, daha sakin, daha derin düşünüyor. Seçimden beklentiyi analiz ederken, ısrarla potada tutulan Mansur Yavaş’a itiraz ediyor. İtirazının sebebi; onun seçilmesi halinde bir şey değişmeyeceğini görmesi.  
Halil hoca, bu analizi entelektüel bakışla değerlendirmek yerine, fazlasıyla pragmatist bir yol izliyor. Mahcupyan’ın, kapasitesini muhalefeti güçlendirmek üzere kullanmasını, kullanamadığı yerde susmasını, yıpratmamasını, zayıflatmamasını istiyor. Bu talebinde ısrar ediyor.
Anlıyoruz ki; Berktay’ın muhalefetin kaybedeceğine ya da Erdoğan’ın yeniden kazanacağına dair küçük de olsa bir ihtimalden söz edilmesine tahammülü yok.
Erdoğan’ın konuşma içerikleri ile Mansur Yavaş’ınkileri karşılaştırıyor. Uzun uzun Yavaş’ın dilinin Erdoğan’nınki gibi ayrıştırıcı, suçlayıcı, dışlayıcı olmadığını anlatıyor.
Oysa bu karşılaştırmanın bir yarısı boş.
Çünkü Yavaş konuşmuyor. Güncel olan ya da olmayan hiçbir konuda ne düşündüğünü bilmiyoruz. Projelerinden, hedeflerinden, Türkiye’nin öncelikli dosyaları hakkında ne çözümler ürettiğinden haberdar değiliz. Çünkü Yavaş bütün aday adaylığı kariyerini konuşmadan yaptı. Yunan filozofunun ölçütüne göre söylersek; “konuşmadığı için onu henüz göremiyoruz”. Görünmeyen bir profil olarak muhalefetin listesinde hep ilk üçte yer almayı başarıyor. Ağzını açınca ne diyeceğini tahmin edemiyoruz. Üstelik şunu da bilmiyoruz: Şimdi anketleri şişirenler konuşunca görünür hale gelecek Yavaş’ın peşinden gidecekler mi?
Belki de Yavaş bir strateji olarak, hiç konuşmadan, gidebileceği yere kadar gitmeyi planlıyordur. ‘Kapalı Kutu’ olmanın yeterince cazibe oluşturduğunu düşünüyordur. Ancak yolu konuşmadan tamamlayamayacağını hepimiz biliyoruz.
Berktay Erdoğan’ın dış politika alanında yaptıklarıyla ‘güçlü lider’ payesi almasına da itiraz ediyor. “Batıya her fırsatta bağırıp çağıran Erdoğan’ın Putin’e sert tavır almadığını” söylüyor. Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açmasına karşı çıkmadığını, Kırım’ın ilhakına ses çıkarmadığını iddia ediyor.
Oysa Türkiye Ukrayna konusunda Batı Bloku, Rusya ve Ukrayna arasında hakkaniyetli, dirayetli, insancıl ve akılcı bir politika izledi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini kınama kararı alırken Türkiye de ‘evet’ oyu verdi. Ukrayna’nın egemenliğini desteklediğini açıkladı. Barış için çok ciddi çabalar sarf etti. Yine Türkiye Rusya’nın Kırım’ı ilhakını defalarca kınadı. Bütün bunlar Erdoğan’dan habersiz mi, ya da ona rağmen mi yapıldı?
Berktay, dış politika hamlelerinden başarılı olanları Dışişleri bürokrasisine, olumsuz gördüklerini ise Erdoğan’a yükleyerek işin içinden çıkıyor. 
Berktay hoca Yavaş’ın adaylık inşasının, sadece kağıt üzerinde ve şimdilik kaydıyla ‘kazanabilir’ olmasından kaynaklandığını ya gözden kaçırıyor ya da görmezden geliyor.
Sağcılık + muhafazakarlık + ülkücülük + CHP adayı olarak Ankara Büyükşehir Belediye seçimini kazanmış olması… Kefesindeki ağırlıklar bunlar.
Yavaş’ın ‘ülkeyi dönüştürmek’ gibi bir ufku yok. Demokrasi, hukuk, özgürlükler, kalkınma, dış politika, terörle mücadele, AB, kamusal alanı genişletmek, enerji politikaları ve daha bir çok konu başlığında bir sözü, bir projesi yok.
“Her şeyi boş verelim, Yeter ki Erdoğan’ı gönderelim”, “Sahici bir alternatif koymasak da seçimi kazanmaya odaklanalım”, “Adayımızın performansını kendi aramızda çok konuşmayalım, yıpratmayalım” koalisyonu onu parlatmaya devam ediyor.
Halil Hoca bile bu konumlanışa ve gidişe itiraz etmiyorsa, sadece muhalefetin değil, muhalefeti aksayan memleketin de işi zor demektir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum