• Reklam
İsmail SERT

İsmail SERT


KOMŞUMUZ ABD VE İRAN

20 Kasım 2019 - 15:10

 

Komşularımızı saymaya çalışırsak, atlaslara bakmak asla yeterli olmuyor. Diğerleri bir yana, ABD bölgemizde yerleşik durumda ve bir yere gideceği de yok. Gözü, kulağı ve eli burada. Yetmiyor; tankıyla, topuyla, tüfeğiyle ve onları kullanan vekilleriyle burada. Yetmiyor; ekonomik terörizmle, ajanıyla, tüm propaganda araçlarıyla burada. 

ABD bölgede uydu devletler olsun ve kendi borusu ötsün istiyor. İran, sadece devrim yaptığı için değil, güçlü olma iddiasını sürdürmesi sebebiyle her zaman ABD’nin hedefinde. 

İran’da geçtiğimiz hafta, 4 yıldan bu yana fiyatı değişmeyen akaryakıta, bir hamlede % 50 zam yapıldı. Bunun üzerine protesto gösterileri ile sokaklar hareketlendi. Ölü ve yaralılar var. Gözaltılar başladı, internet ulaşımı kısıtlandı.

Cumhurbaşkanı Ruhani, bu artışla kaçakçılığın önüne geçmeye çalışacaklarını ve üstelik elde edilecek gelirin yoksul kesimler için harcanacağını açıkladı.

Dini lider Ayetullah Ali Hamaney, ‘dış güçleri’ suçlasa da zamma destek verdi: “Halkımız endişelenmekte haklıdır. Ancak kundaklama ve sabotajlara izin verilemez.” 

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise artık çıplak hale gelmiş ABD provokatörlüğünü saklama gereği duymayan bir pervasızlıkla, bir buçuk yıl önceki sözlerini hatırlattı. Pompeo o tarihte, Farsça ve İngilizce yayımladığı mesajda, “İran halkı, hükümetlerinin 40 yıl süren zorbalığına ve suistimallerine karşı sessiz kalmıyor. Biz de sessiz kalmayacağız. İran halkına bir mesajım var: ABD sizi duyuyor, destekliyor ve sizinleyiz” demişti.

ABD İran’ın mevcut yönetiminden hoşlanmıyor. Her fırsatta zayıflatmaya ve mümkünse devirmeye çalışıyor. 1980-1988 arası tam 8 yıl boyunca süren İran-Irak savaşının arkasında ABD’nin olduğunu bilmeyen yok. İran bu savaşın maddi ve manevi yaralarını halen sarabilmiş değil.

Sonrasında bir 10 yıl nispeten sakin yaşadı. 2009’dan itibaren ABD İran karşısında yeniden aktif. Her defasında domino taşlarını kendi stratejisine göre diziyor. Ve ilk hareket olarak gördüğü, sokak hareketlerine açıktan destek veriyor. İçeriye dönük mesajı ‘hükümetin baskısına karşı çıkın.’ biçiminde. Dışarda ise ‘İran hükümetinin terörizme destek verdiğine dair bilinen tezlerini’ dile getiriyor. 

Akaryakıta yapılan zam, bardağı taşıran damla. Derinden derine süren, gerçek rahatsızlıklar var İran’da. Halk, bugünkü ekonomik şartlardan şikayetçi olduğu gibi, geleceğinden de endişeli. Yüksek işsizlikten, bitirilemeyen yolsuzluklardan, devlet bütçesinin çok da reel olmayan dış politik amaçlarla, devrim ihraç etmek için kullanılmasından şikayetçiler. Muhalefete yapılan baskıları, gösterilere sert karşılık verilmesini, her fırsatta ülkenin izole edilmesini kabul edemiyorlar. Bu dip dalga, zaman zaman rejimi hedef alan gösterilere de dönüşebiliyor. 

Ancak halk şunu da biliyor; ABD’nin nükleer politikaları nedeniyle İran’a uyguladığı ambargo, sorunları daha da işin içinden çıkılmaz hale getiriyor ve yönetimin çözüm seçeneklerini azaltıyor. İran’ın petrol ve doğal gaz ihracatı neredeyse % 80 azalmış halde. Bu daralma, yönetilmesi zor bir süreç. 

İran’da tepki gösterme hakkını elinde tutan dinamik halk kitleleri var. Ancak rejim söz konusu olduğunda sahip çıkmayı da biliyor. ABD’nin ‘isyan etmesi için İran halkının aç bırakılmasını gerekiyor’ beyanını da unutmuyorlar.

İran’da devlet geleneği eski. İran toplumunun yapısı, bölgenin diğer devletleri gibi çabuk  çözülebilir değil. Toplumun ana eksenini oluşturan muhafazakarlar ve reformistler aralarında farklılıklar olsa da, şikayet etseler de, son tahlilde devletlerinin yanında duruyorlar. Rejimle yapısal uyuşmazlık yaşayanların, isyan halinde olanların oranı yüzde 20’yi geçmiyor. Devrimin verdiği enerji, güç ve kendine güven, değişimler yaşayarak nesilden nesile aktarılıyor. 

Kısacası; kendilerine “onurlu halk” diye seslenen ABD’nin günah defteri herkesin göreceği kadar ortalık yerde duruyor. Dahası; İran sokakları ve devlet aygıtı bu tür testlerden hep geçti ve geçiyor.

Sonuç olarak; İran’ı kendine mahsus özellikleriyle analiz etmek ve çoğunluğu batılı kaynaklara dayanan ‘İran yanıyor’ yorumlarına şimdilik temkinli yaklaşmakta fayda var. 

YORUMLAR

  • 0 Yorum