İsmail SERT

    İsmail SERT


    KİMYASAL YALANI

    24 Ekim 2022 - 10:57

    Türkiye’nin en yakıcı sorunu terör, özellikle de PKK terörü. Türkiye’de bir de ‘teröre terör diyemeyenler’ sorunu var.
    Bazıları terörden konuşmaya başlayınca, birkaç genel ifadeden sonra “terörün her türlüsü” diyerek ya da “silah kullanan tüm yapılar”dan söz ederek diyeceklerini yuvarlıyor ve bir boşluğa bırakıveriyorlar. Bazen daha ileriye gittikleri, terörü destekleyen sözler sarf ettikleri de oluyor.
    Bugünlerde PKK zor durumda. Nisan ayından bu yana, Irak’ın kuzeyinde sürdürülen Pençe-Kilit Operasyonu’nda, 100’ü yönetim kadrosundan olmak üzere, 417 PKK’lı  terörist, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından etkisiz hale getirildi. PKK’nın 500’den fazla mağarası ve sığınağı imha edildi.
    PKK, bir strateji olarak “kimyasal silah kullanıldı” yalanını dolaşıma soktu. Henüz ayakta olduğunu göstermeye çalışıyordu. İstiyordu ki; uluslararası toplum, Türkiye üzerine baskı kursun. Belki böylece operasyonları savuşturabilirdi.  
    Aslında PKK bu yalana önceden de defalarca başvurmuş, hep yalancı çıkmıştı. 2019 yılında bu amaçla kullandığı görüntülerin Suriye iç savaşına ait olduğu anlaşılmıştı. Bu defa da yalanı ortaya çıkacaktı. Kesindi. Ancak gittiği yere kadar götürmeyi deneyecekti.  
    Öncelikle bu yalanı uzmanlara doğrulattırması gerekiyordu.
    Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, PKK'nın tv kanalında bir canlı yayına katıldı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini 'kimyasal silah' kullanmakla suçladı. Ekrana getirilen görüntüleri referans alarak teşhisini koydu:
    “Görüntüleri daha önce de incelemiştim. Sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan birisi kullanılmış durumda”.
    Tabipliği adına bir rezalet, insanlığı adına bir ihanetti. Kabul edilmesi bir yana inanılmaz bir iftiraydı. Türk tabiplerini temsilen söylemiş olabilir miydi? (Zaten kanal ‘Türk’ ifadesini silmiş, onu ‘Tabipler Birliği Başkanı’ olarak anons etmişti).
    Terör örgütünün maşalığını yapmak, kanunla tarif edilemeyecek ölçüde bir rezillikti. Rezilliğin davası olmazdı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fincancı hakkında, “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan soruşturma açtı.
    Fincancı, iftira şebekesinin başını çekince, ona takılanlar da oldu. Partililerinin PKK tarafından infaz edilmesine ses çıkaramayan HDP eş başkanları ve diğer milletvekilleri sıraya girdiler. Ve CHP’den Sezgin Tanrıkulu… Ve yakın zamanda PKK’nın “bir devrimci değildir, hiçbir zaman da olmamıştır” dediği ve “ukalalık yapma” diye uyardığı HDP eski eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş…
    Bu arada gerçek ortaya çıktı. Görüntülerde “kimyasal”a kanıt olarak gösterilen silah(!) “sis makinası”ydı ve terör mağarasının çıkışını perdelemek amacıyla kullanılıyordu.  
    Türk Ordusu’nun 40 yıldır, kendi canı pahasına sivilleri koruyarak, teröristlerle kahramanca mücadele ettiğini dünya alem biliyor. Başta da öyleydi, şimdi de öyle. PKK’nın şehirlerde hendek kazıp, masum insanları kalkan olarak kullandığı eylemleri sona erdirirken bile bu ilke çiğnenmedi. Tersi olsaydı, bu kadar çok asker, bu kadar çok polis şehit olur muydu?
    Hem TSK kimyasal silah kullanmış olsaydı, Avrupalı paydaşları propaganda işini PKK’ya bırakırlar mıydı? Türkiye'yi uluslararası toplum önünde zorlamak, yaptırım uygulamak için fırsat kollayanlar öne atılmazlar mıydı?
    TSK, Türkiye’de kimyasal silah üretilmesinin, depolanmasının, sevk edilmesinin ve kullanılmasının yasak olduğunu sakince açıkladı.
    Fincancı, iftirasının ağırlığı altında ezildiğinden midir? kendini patlatan bir intihar bombacısı ile aynı konuma düşmekten rahatsız olduğundan mıdır? geri adım attı: “Sanki ben kimyasal kullanılmıştır demişim gibi haber yapıyorlar. Öyle bir şey demedim ben. Canlı yayında konuşuyorum. Hani diyorum ki bir kimyasal etkisi olabilir. Sinir sistemini etkileyen o istemsiz hareketler nedeniyle bunun araştırılması gerekir diyorum”.
    Bu da bir şeydir elbette. Ancak yaşadığımız Fincancı’nın PKK sözcülüğüne soyunmasının  ilk örneği değil.
    Ahlaksız olan, kuralsız olan PKK’dır. Kimyasal silah kullanmak -kanunda yazması gerekmez- bir insanlık suçudur. Kimyasal silaha, hem korkak hem de insanlıktan çıkacak kadar alçalmış olanlar başvururlar.
    İktidara muhalefet etmek başkadır. Ülkene, orduna düşmanlık etmek çok başkadır.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum