İsmail SERT

    İsmail SERT


    KARACA NE DİYOR?

    27 Aralık 2022 - 09:50

    Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, twitter’da bir mesaj yayınladı:
    “Ben bu seçimde 6’lı masa kimi aday gösterirse o kişiyi destekliyorum. Aydın mesuliyeti gereği de bunu şimdiden ilan ediyorum. Bekir Ağırdır’ın bilimsel teşhisi “6’lı masanın adayı kazanır” şeklinde. Ben de o kanaatteyim. Adaylar arası hizipçilik yapmak, kavga çıkartmak yanlış.”
    Söz olsa “ağzından kaçıverdi” diyeceğiz. Ancak değil. Yine de tivit metinlerinin ‘söz’le ‘yazı’ arasında bir yerde durduğunu kabul edelim. Yazmakla yayınlamak arasında nihayet bir ‘tuşa basma’ aralığı var.
    Tivit metninin her cümlesi sıkıntılı.  
    Henüz ilan edilmeyen bir adayı desteklediğini açıklamak, sorgusuz sualsiz teslimiyetin bu aşamaya varması, nerden baksanız -en hafif deyimle- tuhaf. Düşünen, yazan biri için epey tuhaf.
    ‘Aydın’ ifadesi de garip kaçmış. Karaca’dan kendi kendini ‘aydın’ ilan etmenin yadırganabileceğini düşünmesi beklenirdi. Aydın ya da değil, okuyucularının, kendisini tanıyanların onun hakkında nasıl olsa bir fikri vardır!
    Yazdığını ‘aydın mesuliyet’inin bir gereği olarak görmesi de sorunlu. Bir aydın’ın en temel mesuliyeti şüphe etmek, sorgulamak olsa gerek. Yani ‘görüşünü dondurmanın’ tam tersi.
    “Bekir Ağırdır’ın bilimsel teşhisi” ifadesine yorum yapmak yerine, yanına bir gülücük emojisi koyup geçmek isterim. Zaten bu cümledeki ‘bilimsel teşhis’, bir sonraki cümlede ‘kanaat’ oluvermiş. Madem ortada ‘bilimsel bir teşhis’ var, öyleyse neyi tartışıyoruz? Kamuoyu dediğimiz ‘değişken ve akışkan’ oluşu ile tanımlanmıyor mu? Bilimsel teşhis’e ulaşılmışsa neden bu kadar çok anket yapılıyor? ‘Neden bu kadar çok kamuoyu araştırmacısı var?
    Tivitinin son cümlesinde hizipçilik tehlikesine, kavga çıkarmanın yanlışlığına dikkat çekiyor. Altılı Masa’nın Genel Başkanları ısrarla “herşey yolunda, hiçbir sorun yok” derken bunu da nerden çıkardı? “Durun, siz kardeşsiniz!” telaşının sebebi ne?  
    Karaca bugünlerde yazdıklarını izah etmekle ve savunmakla meşgul.
    Mahkemenin İmamoğlu kararının muhalefet cephesine bir ‘ateş topu’ olarak düştüğünden söz ediyor. Muhalefetin birbirini yıpratmaya başladığına dair endişelerini dile getiriyor.
    Bir röportajında “ben opinion maker’ım” dediğini duydum. İyi ya işte, tam da bu sebeple bunu böyle yazmamanız gerekmiyor muydu?
    Altılı Masa’nın ürettiği, ‘yüzlerce sayfa’ diyerek sadece sayısını açıkladığı dokümana fazladan anlam yüklüyor. Oysa içeriğinden söz etmesi, siyasi anlamını yorumlaması gerekmiyor muydu?
    Karaca “aday önemli değil, program kazanacak” diyor. Söyleyeni de, duyup inananı da mutlu edecek, naif bir ifade. Ancak önceki seçimlerin sonuçları ortadayken; bu ne kadar gerçek? Seçime giderken, biz bütün bir toplum olarak, eve kapanıp partilerin programlarını mı okuyoruz? Son yıllarda bu kadar mı yol kat ettik? Bulunduğumuz yerden bambaşka bir yere mi geldik?
    Belli ki Karaca, muhalefetin danışmanı, ‘kanaat ablası’ olmaya heveslenmiş. Kazanacak aday - kazanamayacak aday’ ayrımının ‘Altılı Masa’ya zarar vereceğini anlatmaya çabalıyor.
    “Her şeyi gördüm, içim rahat” diyor. Altılı Masa’nın etrafındaki siyasetçileri, muhalefet seçmenini kendisinin ulaştığı karar noktasına çağırıyor.
    Karaca tivitindeki kararlılığını çok sevmiş olmalı ki; kaybolup gitmesini istemedi ve  hesabının en başına sabitledi.
    Tivitine yansıyan fotoğrafıyla, gözünü karartıp kalemini patlatan bir intihar bombacısına benzetilebilir. Böylece cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda, bundan sonra yazacaklarını iptal etmiş oldu.
    Belki de böyle bir moda başlatmak istiyordu. Kendi yaptığı kartopunun, aydın olarak durduğu tepelerden yuvarlanırken büyümesini, iktidarı yutacak güce ulaşmasını arzuluyordu.
    Ancak pek öyle olmuş gibi görünmüyor. Kimse onu takip etmedi. Kimse, adı sanı olmayan adaya peşin onay vermedi. Hatta tiviti dalga konusu bile oldu, artık ‘fıkra’ niyetine okunuyor.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum