İsmail SERT

    İsmail SERT


    KAÇINCI FİLM?

    28 Ekim 2019 - 17:56

    Başkan Trump önce “büyük bir şey oldu.” deyip dünyayı meraklandırdı. Sonra adamlarını yanına alarak masanın baş tarafında poz verdi ve “film izler gibi canlı izledik” dedi.

    İzledikleri DAEŞ lideri Ebubekir El Bağdadi’nin, sınırımızın yaklaşık 5 kilometre yakınında öldürülüşüydü. Ya da haberde belirtildiği gibi; üzerindeki intihar yeleğini patlatarak intihar edişi… Belli ki; 4 saat süren, 8 Helikopter ile 100 özel birlik askerinin katıldığı operasyonu, Hollywood filminin büyük sahnesini izler gibi izlemişlerdi. 

    Filmin başını da biliyorduk. Dehşet saçma potansiyeli çok yüksek olan örgüt, Obama 2. kez başkan seçildiğinde kurulmuştu. Kendisine daha baştan itibaren ‘devlet’ denmesini isteyen örgütün adında ‘İslam’ vardı ve başındaki lider halifeliğini ilan etmişti. Üstelik batılı ülkeler, bölge insanlarından oluşan örgüte, kendi potansiyel suçlularını da eklemişlerdi. Onlardan kurtulmaları da kazanç hanesine yazılmalıydı. Örgüt, dünyaya İslam adına dehşet saçıyordu. 

    Aslında bütün dünya, özellikle de bizim de içinde yer aldığımız bu coğrafya, filmi baştan sona dehşetle izledi. İzlemek bir yana içine çekildi filmin. Acı çekerek, kayıplar vererek, dehşeti iliklerine kadar hissederek… 

    Örgüt Haziran 2014’de, Musul Konsolosluğu'nu basarak adını duyurdu ve Türkiye'yi hedef aldığını ilan etti.   

    7 Haziran 2015 seçimlerine bir gün kala, Diyarbakır’da HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın konuşma yaptığı sırada peş peşe iki bomba patladı. 4 kişi yaşamını yitirdi, 402 kişi yaralandı. Saldırının ardından DAEŞ çıktı. Seçim gecesi, patlamanın sonuçlara olan etkisi, açık seçik ortaya çıktı.  

    3 Ekim 2015'te Ankara Tren Garı’nda, Barış Mitingine gidenlere yapılan saldırıda 102 kişi hayatını kaybetti. Örgütün en kanlı eylemiydi.  

    3 Mart 2016'da İstanbul Beyoğlu'nda İsrailli turistleri hedef aldı. 5 kişi öldü. 36 kişi yaralandı. 

    28 Haziran 2016'da eylem yeri bu defa İstanbul Atatürk Havalimanı'ydı. 36 kişi hayatını kaybetti. 150'ye yakın vatandaşımız yaralandı. 

    Türkiye baştan bu yana DAEŞ’i bir terör örgütü olarak nitelendirdi ve mücadele etti. Başta ABD olmak üzere batılılardan da mücadelesine destek vermelerini istedi. Ancak onlar, örgütü uzaktan yönetmeye ve eylemlerini seyretmeye devam ettiler. Nerede gerekli olduysa, oraya yönlendirdiler. 

    Ve son kullanma tarihi geldiğinde sahneden indirdiler. Üstelik yok ederken, ortaya sahte bir kahraman çıkartmak için kullandılar. Şimdi ABD, DAEŞ’i yenmesindeki en büyük ortağı olarak PKK’yı ve onun Kuzey Suriye’deki paydaşlarını kucaklıyor. 

    Trump örgütün ve lideri Bağdadi’nin sonunu getiren büyük başkan(!) olarak bütün günahı eski başkana yıkarak kendisini bekleyen seçime doğru ilerliyor.  

    DAEŞ Ortadoğu’da, hatta dünyada işlerin nasıl yürütüldüğünü anlatan iyi bir ‘örnekolay’. Hatta isminden başlayarak elemanlarının kıyafetlerine, attıkları sloganlara, ele geçirdikleri yerlerde koydukları kurallara varıncaya kadar her şeyiyle analiz edilmesi  gereken esaslı bir laboratuvar.

    Devasa enkazı da ortada.   

    Ekilen düşmanlık tohumlarının örgütün akıttığı kanla sulandığı geniş bir coğrafya.

    Kirletilen ve içi boşaltılan kavramlar.

    Potansiyel suçlu, katil ve işkenceci olarak algılatılan insan profili.

    Ancak suçluların kullanacağı algısı oluşturulan kadın ve erkek isimleri listesi.

    İçinde mutlaka silahın, bombanın saklı olduğuna inandırılan yerel kıyafetler.

    Bir zamanlar bir ‘Bin Ladin’ efsanesi vardı. Mağaralarda yaşıyor, bir türlü izi bulunamıyor, hiçbir teknolojik alet kullanmadan dünyada terör estiriyordu. ABD 

    yine film gibi bir finalle Bin Ladin’i öldürmüş ve dünyaya dönüp “artık rahat nefes alabilirsiniz.” demişti.  

    Peki sonra ne oldu? El- Kaide ve Bin Ladin’le ortaya konan oyunun, geliştirilmiş versiyonu DAEŞ ve Bağdadi ile tekrarlandı. 

    Çizgi romanların kalıbıyla söylersek; biz burada bunları yaşarken ‘Tam o sırada’ ABD’de ne oldu? Bilgisayar ekranındaki oyuna dalmış orta kuşak Amerikalı, ardı ardına yaptığı isabetli atışlarla, düşmanlarını bir bir ortadan kaldırıyordu. Açık duran televizyonda Trump’ın “Ortadoğu’ya 8 trilyon dolar harcadık” dediğini duyunca anahtar kelimelere dikkat kesildi. “Ne oluyor yahu?”  diyerek bir an için başını kaldırdı. Başkan, “artık askerlerimizi petrolü korumaya almak için kullanacağız” diyerek devam edince rahatladı. Demek ki ‘tüccar başkan’ harcananla alınacak olanın hesabını iyi yapmıştı. Mesele yoktu. Oyununa devam etti. 





















     

    YORUMLAR

    • 0 Yorum