İsmail SERT

    İsmail SERT


    ‘İSTİFA GENSORUSU’

    15 Nisan 2020 - 16:46

    Korona günlerinde tek mekanlı ve tek gündemli bir dünyada yaşıyoruz. Tek güvenli
    mekanımız ev, tek konumuz Koronavirüs. İç içe iki odada gibiyiz.
    Baskın havayı dağıtmanın bir yolu, “başımızda bu kadar büyük dert varken, bununla
    ilgilenmenin sırası mı!” eleştirilerine aldırmadan, her şey yolundaymış gibi davranarak
    Koronavirüs dışında bir gündemle meşgul olmak.
    Şimdi biz de öyle yapalım.
    10 Nisan Cuma akşamı saat 22.00 sularında İçişleri Bakanlığı 31 ilin valiliğine, 48
    saatliğine sokağa çıkma yasağı uygulanacağına ilişkin bir genelge yolladı. Yasak kararı
    ilan edildiğinde detayları henüz belli olmamıştı. Bazı semtlerde halk, panik duygusuyla,
    ihtiyaçlarını karşılamak üzere sokağa çıktı. Kapalı marketler, büfeler açıldı, sosyal
    mesafe kuralı çiğnendi ve izdiham yaşandı. Virüsle yürütülen titiz mücadeleye
    yakışmayan görüntülerdi. Bakanlık, sayının 250 bin kadar olduğunu açıkladı. 83 milyon
    içinde az sayılabilirdi, buna karşılık, salgını ne kadar artıracağı belli olmadığı için
    yeterince tehlikeli olabilirdi. Bedelinin olup olmadığı ya da ne kadar olduğu önümüzdeki
    günlerde ortaya çıkacak.
    Herkesin ortak düşüncesi, iletişim eksikliğine dairdi. Fırınların, eczanelerin açık kalacağı
    net biçimde duyurulamamış, yeterince vurgulanamamıştı.
    Yasağın ilan saati yanlış mıydı? Bunun cevabı aslında bir başka soru: “Hangi gün ve
    hangi saatte ilan edilseydi, benzer bir kargaşanın yaşanmayacağı garanti edilebilirdi?”
    Bu soru test edilemeyeceği için “yanlıştı” iddialarının arkası kesilmedi.
    Kaldı ki; İçişleri Bakanlığı farklı seçenekleri sorgulayarak, başka ülkelerdeki örneklere
    bakarak günü ve saati belirlemişti.
    Kararın sonrasında İçişleri Bakan’ının konuşması içinde “Sayın Cumhurbaşkanımızın
    talimatıyla yaptık” ifadesinin geçmesi, “sorumluluğu üzerinden atıyor” yorumlarına yol
    açtı. O gecenin sabahında Bakan Soylu durumu izah etti: “Zamanlaması açısından,
    bakanlığımıza ait bir karardır.” Bu açıklamaya rağmen, medyada Soylu’ya yönelik
    suçlamalar devam etti.
    12 Nisan pazar akşamı ise beklenmeyen bir gelişme yaşandı ve İçişleri Bakanı 21.30’da
    istifasını açıkladı: “Hiçbir zaman zarar vermek istemediğim Aziz Milletimiz, hayatımın
    sonuna kadar sadık olacağım Sayın Cumhurbaşkanım beni bağışlasın. Onurla
    yürüttüğüm İçişleri Bakanlığı görevimden ayrılıyorum.”
    Kulislere göre Soylu, o akşam Cumhurbaşkanı ile görüşmüş ve istifa etmek istediğinden
    söz etmişti. Cumhurbaşkanının itiraz etmesine karşılık, yakışanın bu olacağını ifade
    ederek görüşmeden ayrılmıştı.
    O akşamın sorusu belli olmuştu: İstifa kabul edilecek mi?
    Beştepe’den gelen açıklamada, Soylu’nun hizmetleri, özellikle terörle mücadeledeki
    başarısı vurgulanarak “istifasının kabul edilmediği” belirtildi.
    Bakanın görevine dönüşü duygusal bir ifade ile oldu: "Milletimizin ve
    Cumhurbaşkanımızın tutumu beni mahcup etmiştir. Bu iki irade tarafından hatamı
    onarma hakkı verilmesi, sorumluluğumuzu arttırmıştır."
    Bahçeli de Soylu’nun görevi bırakmamasından memnun oldu ve bunu twitter
    hesabından duyurdu.
    Süleyman Soylu 31 Ağustos 2016’da geldiği İçişleri Bakanlığında 3.5 yılını dolduruyor.
    Bu süre içinde çalışkanlığı, fedakarlığı, enerjisiyle ve konularına hakimiyetiyle başarılı
    bir bakan portresi çizdi. Başta PKK ve FETÖ olmak üzere, terör örgütleriyle mücadelede
    üstün performans gösterdi.

    Peki iki günün hızlı trafiğinde ne oldu?
    -18 Şubat 2018’de görevden ayrılabileceği sinyalini vermesinin ardından, ‘istifa’
    mekanizmasını bizzat kullanarak koltuğa yapışık olmadığını gösterdi.
    - ‘İç kabine’deki yeri zaten sağlamdı. Bunu herkes kabul ediyordu. Bu defa siyasi
    gücünün sınırlarında hızlı bir tur atarak, ‘vazgeçilebilir olup olmadığını’ test etti ve
    sorumluluğunu üstlendiği o koltukta, ‘vazgeçilmez’ olduğunu dost düşman herkese
    gösterdi.
    Kısacası; İçişleri Bakanı Soylu, parlamenter sistemdeki denetim mekanizmalarından
    birini işletmiş oldu. Kendi kendine gensoru verdi. Gensorusu kabul edilirse görevden
    ayrılacak, reddedilirse güçlenerek görevde kalacaktı. İkinci şık gerçekleşti. Şimdi daha
    güçlü olarak yoluna devam ediyor.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum