İsmail SERT

    İsmail SERT


    İKİNCİ YÜZYIL'IN EŞİĞİNDE 'VİZYON'

    05 Aralık 2022 - 11:24

    CHP, 3 Aralık Cumartesi günü ‘İkinci Yüzyıla Çağrı’ vizyon toplantısını yaptı. Toplantıyı siyasetin en geniş tablosundaki yerine yerleştirsek; aslında CHP’den ve ‘Altılı Masa’dan  seçime giden sürecin gerçek gündemine oturan çalışmalar bekleniyor.
    Oysa onlar, daha dolaylı işlerle oyalanıyor ve seçmeni oyalamaya çalışıyorlar. Amaçları; ‘zaman kazanıyorlar’ hissi vermeyecek, sahici görünümlü işlerle zaman kazanma! Bu toplantı da onca gürültüsüne rağmen böyle bir uvertür çalışmasıydı.

    Bir başka ifadeyle söylersem; toplantıda konuşulanlar, sıcak seçim sürecinde, CHP’liler tarafından dahi hatırlanmayacaktır. Kurtarıldıysa birkaç gün kurtarılmıştır. O kadar
    ‘Vizyon’ ağır bir kavram. Siyasette ‘vizyon’ dediğinizde, önünüzdeki yolu ufka kadar taramak, gördüklerinizi toplayıp, damıtarak bir kapta buluşturmak ve bir formül haline getirerek sunmak anlaşılır. Yoksa “uluslararası çapta bilim insanları ile çalışacağız” iddiası ile ‘vizyon’un içi dolmaz. Olsa olsa bu bir yöntemdir. Ve ancak o bilim insanlarının eşgüdüm içinde çalışmalarının bir araya getirilmesi ve siyaseten işlenmesi ile ‘vizyon’ ortaya çıkabilir. Uzun ve zorlu bir prosestir.
    Yoksa bilime aşırı vurgu yapmak, siyasetin alanını daraltabilir. Bilim insanlarını fazladan öne çıkarmak, siyasetçileri silikleştirebilir ki; tehlikelidir.
    Toplantıyı tanımlamak isteyenler, çerçevesini belirlemeye çalışırken yoruldular. Eleştirmekten öte kafa karışıklığı yaşadılar ve soruların içinden çıkamadılar.
    Salonda siyaset mi ağır bastı? Yoksa akademik sunumlar mı? Anlatılmaya çalışılan Türkiye’nin İkinci Yüzyıl Vizyonu muydu? Yoksa Kılıçdaroğlu’nun adaylık vizyonu mu?
    Toplantıdan geriye, partili ya da partisiz izleyicilerin aklında ABD’li Başdanışman Jeremy Rıfkın kaldı. Konuşma sırasına bakıldığında en itibarlı başdanışman, en umut bağlanan teorisyen O idi.

    Peki kim bu Jeremy Rıfkın?
    Amerikalı. 1945’de Colorado’da doğmuş. Rusya’dan ABD’ne göç eden Yahudi bir annenin çocuğu. İyi okullarda okumuş. Tek bir konunun uzmanı değil. Ancak çok unvanı var: Ekonomist, yazar, siyasi danışman, performans sanatçısı, çevre aktivisti, fütürist.
    Washington D.C.’deki Foundation on Economic Trends’in (Ekonomik Trendler Kuruluşu) başkanı. 1994’ten beri Whartan School’da CEO’lara dersler veriyor. Maryland eyaletine bağlı Bethesda kenti merkezli Ekonomik Eğilimler Vakfı'nın (FOET) kurucu başkanı. Ayrıca “TIR Consulting” isimli büyük bir danışmanlık şirketi var.  
    Asıl süksesi Avrupa’dan Çin’e uzanan büyük(!) danışmanlıkları. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’ye, Almanya Başbakanı Angela Merkel’e, Portekiz Başbakanı Jose Socrates’e ve Slovenya Başbakanı Janez Janša’ya Avrupa Konseyi Dönem Başkanlıkları sırasında ekonomi ile ilgili konularda danışmanlık yapmış.
    Avrupa Birliği’ni ‘Akıllı Avrupa’ yapmak için projeler hazırlıyor. Evrensel ekonomik krizi, enerji güvenliğini ve iklim değişikliğini bir arada analiz eden, uzun vadeli ekonomik sürdürülebilirlik planı olan “Üçüncü Sanayi Devrimi”nin mimarı. Tek cümlelik teşhisi bu üç başlığı buluşturuyor; “Yaşadığımız yüzyılda, fosil yakıtları kullanarak inşa ettiğimiz 200 yıllık bir sanayi devriminin her anlamdaki faturasını ödüyoruz”.
    Kısacası; Fosil yakıt uygarlığının çöküşünün eşiğinde olduğumuza dikkat çekiyor. Çok değil on yıl içinde çöküşün gerçekleşeceğini öngörüyor.
    Ekonomi, iş gücü, toplum ve çevre üzerine, çok satanlar listelerine giren, birçok yabancı dile çevrilen yirmiden fazla kitap yazmış.
    Rıfkın esasında tartışmalı biri. 4 Aralık 1989’da Time dergisinde kendisinden “Bilim dünyasının en fazla nefret edilen adam”ı olarak söz ediliyor. Harvard, MİT gibi üniversitelerdeki bazı bilim insanları onun için “popüler bir şarlatan” diyorlar. Genetik bilimci Zinder’e göre “aptal bir demagog”. Harvard’lı Gould “Algeny” adlı kitabı için “bundan daha derme çatma bir çalışma okuduğumu hatırlamıyorum” eleştirisi yapıyor.
    Rifkin ise bunlara aldırmıyor. “Ben yeni teknolojilerin getirebileceği problemlere dikkat çekiyorum. Teknoloji çalışma hayatını köklü değişimlere zorluyor. İşçi çalıştırılmadan üretim yapılan dünyaya doğru ilerliyoruz” diyor.
    Soruyor: Bu “yaratıcı yıkım” bireyler için yeni fırsatlar mı doğuruyor? Yoksa hayatımız, ayakta kalma mücadelesine evrilerek bir survivor’a mı dönüşüyor?
    “İlerleme Çağı”ndan "dayanıklılık çağı”na geçilmesini öneriyor. Yeşil enerjinin önemini vurguluyor. 
    Rıfkın, CHP’nin cumartesi günkü toplantısına ABD’den katıldı. Türkiye dersine pek değil, hiç çalışmamıştı. Ortaya karışık konuştu. Yapılacakları değil, yaptıklarını anlattı.
    Şimdilik CHP’nin ‘Vizyon’ açıklamasını gölgeledi. Seçime giderken daha çok tartışılacak, belki de Ana Muhalefet Partisi’nin ‘yumuşak karnı’ olacaktır. Sorunun ‘Altılı Masa’ya sıçraması ve oradaki kibirli ekonomistler ekibinde kriz çıkarması da mümkündür.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum