İsmail SERT

    İsmail SERT


    HAFIZA ODASI KAÇ KÖŞELİ?

    22 Ekim 2021 - 14:49

    Ahmet Güneştekin’in ‘Hafıza Odası’ sergisi Diyarbakır’da açıldı. Güneştekin Doğu ile Batı’yı sentezleyerek evrensel bir dile ulaşmaya çalışan, dünyaya açılmayı deneyen Mardinli bir sanatçı.
    Yeni sergisinin sponsorları kendisine pek bonkör davranmışlar. Dünyadaki örneklerini biçim açısından yakalayan, renkli bir çalışma ve etkileyici bir görsellik ortaya çıkmış.
    Bu görsel başarıya rağmen sergi, iddiasının aksine, hakikati parçalayarak sadece bir yüzünü ‘hatırlatmaya’, diğer yüzlerini ‘örtmeye’ çabalıyor.  
    Diyarbakır Cezaevi 12 Eylül cuntasının sivilleri cezalandırdığı bir eseri(!) olduğu halde ‘5 nolu koridor’ ile bunun günahı siyasi iktidara yüklenmeye çalışılmış.  
    X,W,Q harflerinin kırbaçlandığı video iyi bir fikir gibi görünse de, devlet televizyonun bir kanalının 24 saat o harflerle yayın yaptığı gerçeğini yanına koyarsak, etkisinin ne olacağı belli değil.
    ‘Analar Duvarı’nın, ancak bütün anaları kucaklarsa anlamlı olacağının üzerinde ise hiç durulmamış.
    Tabutlar, -sembolik oldukları söylense de- neredeyse bire bir aynı boyuttalar ve sanatsal dokunuş, sadece ‘renk renk boyayalım’ fikri ile sınırlı kalmış.
    Kara lastik ayakkabılarla mesaj verilmeye çalışılması gibi bazı enstalasyonlar fazlasıyla taklit. Başka bazı uzak yakın çağrıştırmaları da geçelim.
    Şurası gerçek ki; Güneştekin tanıtım işini iyi biliyor. Bu anlamda serginin kalabalığının, eğlencesinin, tantanasının ve gürültüsünün pek yerinde olduğunu söyleyebiliriz.
    Açılışa sadece medya mensupları değil, İstanbul sosyetesi de çağrılmıştı. Tabutlar arasında çektirdikleri fotoğrafları ile sosyal medyada arzı endam ederek kendilerini gösterdiler. İmamoğlu eşiyle, her adımını seçime ve ittifaka ayarlı atan Akşener ise çelengi ile yerini almıştı.  
    Madem ‘hafıza’ ana tema olarak öne çıktı, öyleyse en başa gidelim ve dökülen ‘ilk kan’ı hatırlayalım.
    Tarih: 15 Ağustos 1984. Yer; Siirt’in Eruh ilçesi. Saat 21.30. O an için PKK’lı teröristler oldukları bilinmeyen silahlı adamlar ilçeyi bastılar. Halk ne olduğunu anlayamadı. Teröristler kahvehanelere girerek, cami hoparlörlerini kullanarak Türkçe, Kürtçe ve Arapça örgüt propagandası yaptılar. Jandarma Karakol binasında Jandarma Er Süleyman Aydın’ı şehit ettiler. Ağır yaralanan Jandarma Astsubay Çavuş Memiş Arıbaş ise saldırıdan 5 gün sonra şehit oldu. Olayda 6'sı asker, 3'ü sivil olmak üzere toplam 9 kişi yaralandı. Örgüt o gece yaptıklarıyla yöntemini ilan etmişti.
    PKK saldırılarının ilk şehidi Süleyman Aydın’ın adı ilçe merkezindeki bir caddeye verildi.
    Hafıza odasında yer almasa da Eruhluların o meşum geceyi unutmaları mümkün değil.
    O geceden sonra da hain örgüt PKK, kirli ellerde maşa olmayı sürdürdü, kanla ve gözyaşıyla beslenmeye devam etti.
    Evet acıları ayrıştırmayalım, yarıştırmayalım, acıları acılarla denkleştirmeyelim, acılara kimlik sormayalım. Ancak ‘Hafıza Odası’nın hakikatin bütünü ile ilgilenmediği de açık. Evet o kayıplar bulunmadan, o faili meçhuller aydınlatılmadan rahat etmeyelim. Ancak PKK adını anmadan anlatmaya kalkarsak; uzun ve kanlı bir tarihi faili meçhule göndermiş olmuyor muyuz?
    Bir de hafıza odasına girmesine gerek olmayan, henüz unutamayacağımız kadar sıcak olan acılar var.
    Sadece 20 gün önce, 2 Ekim 2021’de PKK iki işçiyi katletti. Bingöl'ün Genç ilçesi Yolaçtı köyünde elektrik arızası yaşanmıştı. 4 çocuk babası Emrullah Aydın ile 2 ay önce evlenen Ömer Faruk Kaya elektrik arızasını gidermek için yola çıktılar. Saat 11.00 sularında, bölücü örgüt PKK, yola tuzakladığı uzaktan kumandalı el yapımı patlayıcı ile işçilerin içinde bulunduğu minibüsü havaya uçurdu.
    İki olay… Biri 1984 yılından hatırladığımız, diğeri 20 gün öncesinden unutmadığımız… Ve arada geçen 37 yılda daha niceleri, niceleri…
    Sergi üzerinden yapılan siyasi manevraları, magazin haberlerini, içi boş büyük yorumları, sanatın arkasına gizlemeye tam teşebbüs edilmiş çarpıklıkları, eğlencenin hayhuyunu ayıklayalım ve dönüp bakalım. ‘Hafıza Odası’nın ‘hakikat’i umursamadığı, herkesi yüzleşmeye çağırırken kendisinin hiç denemediği acıyla fark ediliyor.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum