İsmail SERT

    İsmail SERT


    GÖL HAVUZ OLDU

    28 Kasım 2019 - 10:55

    Kolay para kazanma, kısa yoldan köşeyi dönme, akşamdan sabah zengin olma yolundaki hırsımız ve şöhretimiz biliniyor. Bu konuda çok azimliyiz. 

    Esrarengiz adamların sattığı, ‘eski süsü verilmiş’ define haritalarına dünyanın parasını verip, ismini bilmediğimiz kralların mezarlarındaki altın dolu küpleri arıyoruz.

    Hiçbir dayanağı olmayan dedikodulara inanıp, haklarında en ufak bilgiye sahip olmadığımız korsanların hazinelerini bulmak dağı taşı kazıyoruz.

    Son olayı biliyorsunuz. 

    Gümüşhane’de iki kafadar, define bulmak için Taşköprü Yaylası’ndaki ‘Dipsiz Göl’ü gözlerine kestirdiler. Yetkili makamlardan gerekli izinleri aldılar ve 6 Kasım’da jandarmanın eşliğinde kazı çalışmalarını başlattılar. Çevre köylerdekiler seyir için toplandı. Önce gölün suyu boşaltıldı. Sonra göl alanı iş makineleri ile kazıldı. Dört günün sonunda define olmadığı anlaşılınca, kazı çalışmaları sonlandırıldı. Göl alanı toprak yığını ile dolduruldu.

    Olay haberlere konu olunca tüm Türkiye duydu. Önce şaka zannedildi, bir görüntü hilesi olarak bakıldı. Gerçek olduğu anlaşılınca “pes” denildi.

    35 yıl önce çıkarılmış yönetmeliğe göre, Türkiye’de define arama ruhsatı almak zor değil. Mülki amirden izin isteniyor. Tespit ve tescil edilen sit alanları ve mezarlıklar içinde olup olmadığı, define aranmasında sakınca bulunup bulunmadığı, en yakın müze müdürlüğüne tespit ettiriliyor. Ve kazı izni veriliyor.

    Bu olayda da izin alınmış. Ancak usulüne uygun olduğu söylenemez. Çünkü yönetmelikte “define aranacak yer, 100 metrekareyi geçemez” deniyor. Dipsiz Göl’ün 100 metrekareyi aştığı bilindiğine göre, define aranması için uygun bulunmaması gerekirdi.

    Yine yönetmeliğe göre; define aranmasından doğacak zarar ve kazı yapılan yerin eski haline getirilmesi ile ilgili masraflar defineciye ait. Burada da sıkıntı var. Gölün bir daha eski haline döndürülemeyeceği baştan belli olduğuna göre, yine izin verilmemesi gerekirdi.

    Ancak izinler verildi, olan oldu, el birliği ile ‘Dipsiz Göl’ kurutuldu.

    Define konusundaki gerçeğimizi Kültür ve Turizm Bakanı açıkladı: 

    “Bin 144 define izni vermişiz. Ancak bunların hiçbirinde herhangi bir define bulunamamış.”

    Bakanın sözünü açacak olursak; hep ‘olmayan define’yi aramış, aramaktan hiç vazgeçmemişiz. Öncekilerin bulamayışı bize ders olmamış. Belki de tersine, hırslandırmış. Gözümüzü karartmışız da bizi yolumuzdan kimse çevirememiş.

    Tarihi gölü, ‘çukurdaki su birikintisi’ olarak tarif etme çılgınlığına varmışız.

    Ondan sonrası da ‘kolay’ çözülmüş.

    Dilimizden başlayarak, zihnimizdeki, hayatımızdaki göl tarifini değiştirirsek ne olur?

    Sadece kolayına kaçmış olmayız. Aynı zamanda eksik söylemiş, yanlış tarif etmiş oluruz.

    Çevremize hakkıyla bakmamış oluruz.

    Etrafımızda olan bitene hiç aldırmamış oluruz.

    Tabiatı okuyamamış, onunla birlikte yaşadığımızı anlayamamış oluruz.

    Ekosistemi çözememiş, toprakla suyun buluşmasındaki sırrı öğrenememiş oluruz.

    Yeryüzünde sadece kendi dengemiz olduğunu zannetme dalgınlığına düşmüş oluruz.

    Traktörün römorkunu naylon ile kaplayıp, içini su ile doldurarak çocuklara, torunlara serinleyecekleri havuz yapma mantığında kalmış oluruz.

    ‘Define’ dediğimizin zaten o bakıp durmakta olduğumuz gölün kendisi olduğunu fena halde atlamış oluruz.

    Basiretsizliğimizin aklımızı örttüğünü cümle aleme göstermiş oluruz.

    Bizde geriye, yıkan, ezen, tahrip eden hoyrat ayak izlerimizi bırakmış oluruz.

    Sonraki nesiller tarafından hiç iyi anılmamış oluruz.

     

    Göl göl olmaz bir daha. Göl havuz olur. Biz rezil oluruz.

    Ve rezil olduğumuzla kalırız.


     

    YORUMLAR

    • 0 Yorum