İsmail SERT

    İsmail SERT


    EŞEKLER Mİ? FİLLER Mİ?

    03 Kasım 2020 - 13:44


    Eşekler mi kazanacak? Yoksa filler mi? Sadece bizde değil, dünyanın hemen her ülkesinde, aslında daha yakından bir soru soruluyor:
    “Eşeklerin kazanması mı bize yarar? Yoksa fillerin başa geçmesi mi bizim için daha avantajlıdır?”

    Çünkü ABD’de alınan kararlar tüm dünyayı etkiliyor. Eşek kazansa kuyruğu, fil kazansa hortumu dünyayı dolaşıyor. “Aman kuyruğundan zarar görmeyelim, aman hortumu bize  dokunmasın” denilirken ABD’nin seçiminde dünya taraf tutuyor.

    ABD’de partilerin sembolleri öyle çok yüklü, çok mesajlı değil. Demokratlar eşek, cumhuriyetçiler fil. Hikayesi de tam bir Amerikalı. 1828 yılında Cumhuriyetçi aday, demokrat adaya “eşek” demiş. Demokrat aday kavga çıkarmak yerine, eşeğin zekasını ve cesaretini öne çıkararak, bu sıfatı kabullenmiş. Kısacası demiş ki; “evet eşeğim, var mı diyeceğin!”

    Bunun üzerine bir de karikatürist Thomas Nast, aslan postuna girmiş demokrat eşek figürü çizince, sembol belli olmuş. Karşı taraf, yani cumhuriyetçiler de onuru ve gücü temsil ettiğini düşündükleri fil’de karar kılmışlar.
    Yine bir ABD seçimi zamanındayız. Nefesimizi tuttuk ve ABD başkanının kim olacağına dikkat kesildik.
    Geçen seçimde anketçiler bizi yanıltmıştı. Onların yönlendirmesiyle, Hillary Clinton’ın rahat kazanmasını beklerken, Trump sürpriz yapıp koltuğa oturuverdi. Önce alışamayız zannettik. Sonra alıştığımızı fark edemedik bile. Hatta iyi yönlerini bulmaya çalıştık. Mesela Amerikan askerlerini ülkesine geri çağırıyordu. Patavatsızdı tamam, ama bir başka açıdan bakıldığında da açık sözlüydü. İçten pazarlıklı değildi.
    Bir başkan, hele ABD başkanı kişisel özellikleri, karakteri üzerinden analiz edilebilirmiş meğer. Bunu da Trump sayesinde tecrübe ettik.

    Eğer seçilirse Biden’a alışmak da kolay olmayacak. Zekası bir tarafa, dünyaya sisler içinden baktıran bir hafızası var.
    Bizim ABD seçimleriyle ilgilenmemiz kozmetik sebeplere dayanmıyor. Suriye’de yaşananlar ve güney sınırımızdaki uzun vadeli emelleri sebebiyle ABD ile komşu sayılırız. Dolayısıyla komşumuzu kimin yöneteceği ile ilgilenmemiz de doğal.
    ABD’deki ‘establishment’, tam ve başarılı Türkçe çevirisiyle ‘Müesses Nizam’ sanki Biden’ı istiyor gibi. Çünkü Trump, ister koca olarak, ister devlet başkanı olarak olsun, zor kontrol edilebilecek ve zor denetlenebilecek bir tip.

    Yine de artık tarzına alıştığımız bir başkan olarak sanki Trump’dan yana gibiyiz.
    Başkanın ‘tek adam’ gibi hareket ediyor olması da Türkiye ile ilginç bir denklik ortaya çıkarıyor. Bir tarafta bizim başkan, diğer tarafta ABD Başkanı. Bu denk gösteren fotoğrafı seviyoruz.
    Beyaz Saray’da ifade edilen “Dostum…” hitabı Türkiye’de her defasında büyütülerek, renklendirilerek yankılandı. ABD başkanları ile Türkiye Başbakanlarının ve cumhurbaşkanlarının fotoğraflarına hep ülke ikliminin prizmasından bakıldı. Demirel’in Başkan Johnson ile çektirdiği fotoğrafını seçimlerde propaganda malzemesi olarak dağıttığı söylenirdi. ABD ile sert ilişki kurmaktan çekinmeyen Ecevit’in geleneksel saygılı duruşu genellikle ‘eziklik’ olarak servis edildi. Özal, Beyaz Saray’daki sempatik ve samimi pozlarıyla aynı düzeyden ilişki kurduğuna dair bir hava verdi.

    Türkiye genelindeki nabza baktığımızda, sanki Trump isteniyor gibi. Oysa geçen 4 yılda  Trump’dan az zarar görmedik! İniş çıkışlarına uyum sağlayamadık. Dünyanın gözü önünde Türkiye’ye tehditler savurdu. Ne PKK konusunda geri adım attı, ne FETÖ konusunda olumlu bir yaklaşım gösterdi. Tüm İslam alemini karşısına alma pahasına Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan etmekten çekinmeyen biri Trump.
    En azından önceki seçimi kazandıran sloganındaki gibi tek bir hedefi var: ‘ABD’yi yeniden büyük yapmak’. Dünyanın kalanı yanmış, yıkılmış, umurunda değil.
    Biden kazanırsa da Türkiye’ye rahat yok. Bugüne kadar yaptıkları ve söyledikleri bunun garantisi.
    Son bir bakışla; iki başkan arasında kayda değer bir fark olmayacağını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü derin devlet teorileri bir yana, iki ülkenin ilişkilerinin oturduğu bir eksen, bu eksenin yıllara dayalı salınımından doğan bir ‘tabiat’ var.
    Şimdilik eşeklerle filler kapışıyor. Bize de ABD’nin karmaşık seçim sisteminin galibini merak etmek düşüyor.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum