İsmail SERT

    İsmail SERT


    ELİF İLE AYDA

    05 Kasım 2020 - 13:30 - Güncelleme: 05 Kasım 2020 - 13:33


    İzmir depreminde enkazdan 65. saatte çıkartılan Elif Perinçek ile 91. saatte kurtarılan Ayda Gezgin artık iki kardeş. Onlarınki ‘hayat üçgeni kardeşliği’. Biz de abileri, ablaları, amcaları, teyzeleri, büyükanneleri, büyükbabalarıyız.

    Onları o kadar bağrımıza bastık ki; tam bir Türkiye manzarası ortaya çıktı.
    Sevinçten hep beraber ağladığımız için gözyaşlarımızı birbirimizden de saklama gereği duymadık. Elif’in minik eliyle tuttuğu o baş parmak bizimkiydi.
    Ayda köfte ayranı bizden istemişti. Başka türlüsünü yapamazdık. Ya kendimiz köfte yapıp ulaştırmalıydık, ya da adrese ‘Ayda’ yazıp sipariş vermeliydik. Nitekim öyle yaptık. Muhabirler Ayda’nın yattığı hastanenin bahçesindekilerin gelen köftelerle ayranlarla doyduğuna dair haberler yaptılar.

    Bunlar depremin güzel ancak küçük fotoğrafları.
    Depremin bir de büyük fotoğrafı var. İhmallerin, sorumsuzlukların, görmezden gelmelerin, çılgın kar hesaplarının, kontrolden çıkan hırsların ve daha birçok olumsuzluğun sarmal olduğu bir büyük fotoğraf...
    Saklanan raporların, kaçırılan uyarıların göründüğü bir büyük fotoğraf…

    Biz bu karanlık fotoğrafın içindeki küçük ve aydınlık kareye bakmayı tercih ediyoruz. Bizi sarsması gerekene bakmaktansa, başımızı umut yayana çeviriyoruz.
    O fotoğraflar bizim için çok şey anlatıyor. Arkalarında ‘destan’ diyebileceğimiz, kocaman yüreklerin iş başında olduğu, büyük makinalarla başlasa da ellerle, tırnaklarla sonuçlandırılan çabalar var. Ve dalga dalga yayılıp tüm ülkeye şenlik getiren bir sevinç var.

    28 yıl önce, 653 kişinin hayatını kaybettiği Erzincan depreminden kurtulan Nurcan vardı. Şimdilerde Nurcan hemşire olarak anılıyor. Enkazdan 8 gün sonra kurtulmuştu. Günlerce onun azmini ve direncini konuşmuştuk.

    19 yıl önceki Van depreminden, Yunus’un enkaz altından acıyla bakan gözlerini hatırlıyor olmalıyız. Kurtarılması saatler sürmüş, çaresizlikle öylece bakmıştı Yunus.  Her şey yolunda görünüyordu. Kurtarma ekibi başının altına yastık bile koymuştu. On kardeşten dokuzuncusu olan Yunus kurtarıldı, ancak enkazdan çıktıktan kısa süre sonra hayata veda etti. Kalbi daha fazla dayanamamıştı.

    21 yıl önceki Düzce depreminden kalan fotoğrafı hafızanızı zorlarsanız hatırlarsınız.
    Ben hatırladığım kadarıyla anlatayım.
    Geride nice hayat hikayesi bıraktığı belli olan yaşlıca bir adam. Yarısı yıkılmış bir binanın önünde. Bir eliyle taze ekmekleri tutuyor, diğer eliyle gözyaşlarını silmeye çalışıyor. Kim bilir hangi yakınının ardından ağladığını çıkaramamıştık.
    Çok sonradan, fotoğrafı çeken kişiden öğrendik ki; meğer “hep gençler öldü, gençler…” diyormuş o anda.
    Detayı da şöyleymiş: Türkiye’nin Polonya ile ümit milli maçı varmış o gün. Kaynaştı’nın gençleri kendi aralarında sözleşip maç seyretmek için bir tesisin alt katında buluşmuşlar. Fotoğrafın kahramanı tesisin yıkıldığını görünce oradaki gençler için ağlamaya başlamış. Kısacası; tanımadığı gençler içinmiş o göz yaşları.


    Depremlerden kalan çok fotoğrafımız var. Hepsi sevinci, umudu, acıyı dondurmuş halleriyle duruyorlar.
    Biz o fotoğraflara bakan taraftayız. Ayda ve Elif için bile öyleyiz. Ne kadar gözyaşı döksek de bu taraftayız ve bugündeyiz.
    Ayda annesini, Elif abisini kaybetti depremde. Hayatlarına o kayıplarla devam edecekler.
    Ayrıca hepsini ‘travma’ adıyla toplayıp bohçaladığımız duygularla, yaralarla yaşamak zorundalar.
    Bu fotoğraflar yıllar içinde Ayda’nın ve Elif’in hayatında nasıl yer alacaklar? Nasıl tortulanacaklar yaşları büyüdükçe? Hayatlarının kimyasına nasıl karışacaklar?
    Bunlarla baş etmeye çalışırlarken her an yanlarında olabilecek miyiz? Bunları düşünüyor muyuz? Bunlarla yüzleşmeye hazır mıyız?
    Uzatılan tek parmağı tutan çocuk gördüğümüzde Elif’i hatırlasak da, her köftecide bir masayı Ayda için ayırsak da; biz depremin büyük fotoğrafına bakmak zorundayız.
    Bize sorumluluk, bize insaf, bize vicdan, bize ahlak yükleyen, ders çıkaracağımız büyük fotoğrafa.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum