İsmail SERT

    İsmail SERT


    BİR KÜÇÜK KOMPLO TEORİSİ

    19 Aralık 2022 - 13:58

    Mahkemenin İmamoğlu kararı, Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayını belirleme sürecini, ‘14 Aralık’tan öncesi, 14 Aralık’tan sonrası’ olarak ikiye ayırdı.  
    Tartışmalar gösteriyor ki; çoğunluk, mahkemenin siyaseten karar verdiğini düşünüyor. Yorumların en kolayını çok duyuyoruz.
    Diyorlar ki;
    “İmamoğlu’nu denklemin dışına atmak için bir hesap yaptılar ama o da ters tepti”.
    Bu, kolaydan öte; adeta yolumuzun üzerine, ‘bulalım, bulup da sevinelim’ diye bırakılmış bir ‘Hazır Yorum’.
    Oysa böyle durumlarda kolay ve hazır olandan şüphelenmek esastır. Ancak bu defa da komplo teorilerinin karmaşık koridorlarında kaybolabiliriz. Ondan da kaçınmak gerek. Gelin, bir sabitlikler tablosu kuralım ve oradan bir sonuca ulaşmaya çalışalım.
    1. İlk sabitlik: Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığından ASLA vazgeçmeyecektir. Vazgeçeceğine dair küçük ihtimaller de çevresi tarafından ortadan kaldırılmaktadır. Bu anlamda, CHP’den hiç çatlak ses çıkmıyor. Tereddüt gösteren hiç kimse yok. CHP Genel Merkezi’nin ‘savunma hattı’ çok sağlam. Gerektiğinde pekala ‘saldırı hattı’ olarak da iş görebilir. Ortada, adeta Kılıçdaroğlu’nu aşan bir irade var: Hep bir ağızdan diyorlar ki; “Kılıçdaroğlu kendisi aday değil. O CHP’nin adayı”.
    Bu kararlılığın ardında Kılıçdaroğlu’nun çok çabasının olduğunu da görmeliyiz. Gençlerin ‘demokrat dedesi’ Kılıçdaroğlu, bu ekibi kurmak için üst üste kurultaylarını kural hatalarıyla çalıştırdı ve öylece kapattı. Yapılması gereken son kurultayları da özel ekibini dağıttırmamak için, hukuki prosedürü umursamadan erteledi.
    2. İkinci sabitlik: Akşener, Kılıçdaroğlu ile seçimin kazanılabileceğine ASLA inanmıyor. Bir an için bile olsa buna ikna olmadı. Bir anketin sonuçlarına bakarken bile “acaba?” demedi. Başladığı yerde ‘mıh gibi’ duruyor: “Kılıçdaroğlu ile kaybederiz”. Aklının ve gönlünün İmamoğlu’ndan yana olduğunu da artık dünya alem biliyor.
    3. Üçüncü sabitlik: CHP Genel Merkezi’nin ve Kılıçdaroğlu’nun başkan adayları arasında İmamoğlu ismi ASLA yer almıyor. Baştan bu yana mı yoktu? Aralarda hesaba dahil edildi mi? Yoksa gelinen bu son düzlükte mi çıkarıldı? Bu soruların da artık önemi kalmadı.
    4. Dördüncü sabitlik: İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olma hevesi, tahminlerin çok üstünde. Elbette, kendi hevesinin üstüne heveslendirenlerin eklediklerini de ilave etmeliyiz. Hâttâ ‘heves’i aşan bir ‘hal ve gidiş’den söz edebiliriz. İmamoğlu “sakin olalım, bu rüzgarı doğru yönetelim, doğru zamanda ve yerde kullanalım” diyen danışmanlarını duymuyor. Anlaşıldı ki; bu pozisyondan ASLA geri adım atmayacak.
    Sabitliklerimiz bu kadar. Burada bir nefes alalım, dört ASLA’yı yerli yerine koyalım ve sonuncusundan devam edelim. İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olma hevesi, biraz dopingle zincirlerinden boşaltılabilir, ‘kontrolsüz güç’ haline getirilebilirdi. Mahkeme kararı bu işlevi gördü. Şimdi artık, İmamoğlu’nun şahsında buluşan, zincirlerinden boşanmış arzu ve “zafere bir adım kaldı” hissi, önüne geleni yıkıp geçmek için hazır.    
    Saraçhane meydanında etekleri zil çalan, belediye binasında heyecanla ‘çak’ yapan Akşener’in de itmesiyle İmamoğlu, gemileri yakmak için sabırsızlanıyor.   
    Bu küçük komplo teorisi deneyinin sonunun nereye varacağını da tahmin edebilirsiniz. ‘Altılı Masa’nın ortak aday çıkarma seçeneğini gerçeğe dönüştüremeyip, aday belirleme kararında partileri serbest bırakması.
    Akşener-İmamoğlu ortaklığı zaten kurulmuş durumda. Sırada bekleyen CHP-HDP yakınlaşması. HDP, Gülten Kışanak’ı Cumhurbaşkanı adayı olarak belirlese de Kılıçdaroğlu’na destek verecek. Bunu açıkça ifade ettiler.
    Ondan sonrasında ihtimaller birbirini doğuruyor ve sayılamayacak kadar çoğalıyor.
    Özetle; mahkeme kararının sonuçları, cevabı “nar” olan bilmecedeki gibi “çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane” olamaz mı?

    YORUMLAR

    • 0 Yorum