İsmail SERT

    İsmail SERT


    ARINÇ’IN ÇİLEKLİ PASTASI

    04 Kasım 2019 - 20:10

     

    Bülent Arınç tecrübeli bir siyasetçi. 

    Siyaset gemisini susarak, saklanarak yürütmeye çalışanlardan değil.

    Genç bir avukat olarak siyasete atıldığı, kendisine ‘Küçük Erbakan’ denildiği günlerden bu yana, siyasi varlığını konuşmalarıyla belirginleştiren biri. 

    Sözünü dağlardan aşırıp, dar geçitlerden geçirebiliyor. 

    Konuşmasıyla izah ve ikna etme konusunda kendine güveni tarifsiz.

    “Retorikle pasta yapılır mı?” demeyin. Damadının FETÖ davasının sonucu sorulduğunda, cevap olarak bir pasta yaptı ve önümüze koydu.

    Arınç ustanın pastasının tabanında -her defasında söylemekten sıkıldığını ifade etse de-  23 yıllık avukatlığını anlatması var. Bunu hep yapıyor. Bu defa Faruk Erem’in öğrencisi olduğunu, 163’den yargılandığını, başkalarını savunurken kendisini ihmal ettiğini ve 4 yıl 2 ay ceza aldığını da ekledi.  

    Pastanın bu katmanında, Cumhurbaşkanı’na saygılarını, hürmetlerini ve bağlılıklarını sunuşu da var. Bizi baştan uyarıyor: “Siyaseten durduğum yerin koordinatlarını, son görevlendirmemi özellikle dikkatinize sunuyorum. Anlatacaklarımı, bunu aklınızdan çıkarmadan dinleyin!”

    Pastanın 2. katına, kremasına, yani en çok sevilen yerine geliyor sıra. Burada en geniş ölçekli cümleler kuruyor Arınç. Hiç kimsenin, hiçbir gerekçeyle itiraz edemeyeceği, hakkı teslim eden cümleler… “Hain darbe girişimi” diyor, “olağanüstü hal yüzde yüz doğrudur.” diyor. Oradan başka bir genellemeye geçiyor ve büyük harflerle bir ara başlık atıyor: “KHK BİR FACİADIR”. 

    Faciayı açarak devam ediyor: “Kurum kanaati ile listeler oluşturuldu ve hukuki bir tanımlama olmadan, idari kararlarla, 100 binden fazla kişi çalıştığı kurumlardan ihraç edildi.” 

    Sıra kendi şahitliklerine geliyor. Burada duygusallığın dozunu biraz artırıyor. Önceden yüksek makamlarda olup da KHK ile mağdur duruma düşenleri anlatıyor. 

    Evine temizliğe gelen, kapı kapı yumurta satan, benzin istasyonunda pompa tutan, lokantada bulaşık yıkayan mağdurları anlatıyor. Her cümlesini, “acı duyuyorum”, “kahroluyorum”, “perişan oluyorum” diyerek bitiriyor.

    Ustalığına devam ediyor. Kremanın üzerine bir pasta katı daha koyuyor: “Çok mağdur var ve mağdurların mağduriyetleri giderek çoğalıyor. Darbe girişiminden 1 yıl sonra ancak kurulabilen komisyon, karınca hızıyla ilerliyor. Mahkemeler karar veremiyorlar. Verseler bile aklananları kurumları geri almıyor. Bugün itibariyle aileleri ve çocukları ile birlikte 1 milyon KHK mağduru var. Eğer bir sonraki nesil de bu halkaya dahil olursa, sayıları 5 milyona çıkacak.”

    Pasta yeterince yükseldi. Hepsinin üstünü örtmek üzere çikolata dökmeye geliyor sıra. Özenle onu da yapıyor: “Bütün bu kara tabloya rağmen, Türkiye’de iyi hakimler var, çok da güzel kararlar veriyorlar.” 

    Bu aşamada sormadan edemiyoruz: “Yoksa bu ana kadar anlattıkları bu son tespite gelebilmek için miydi?” 

    Olabilir. Ancak henüz bitmediğini hissettiriyor usta. O son dokunuşa hazırlanıyor. Biz bekliyoruz.  

    Önce tam tekmil bir damat portresi çiziyor: “Ailemizin saygın bir üyesi, iyi bir baba, iyi bir eş. Saygılı ve hürmetli. Üstelik çok vatansever. 15 Temmuz’dan sonra meydanlarda çok bayrak salladı. Mesleğinde de çok başarılı. Türkiye’nin en iyi on kardiyologundan biri… vd.”

    Yeterince anlattığını düşündüğü anda “İşte iyi hakimlerin, güzel kararlarına bir örnek: benim damadım. Kaldı ki; benim damadım olmasa da beraat edecekti.” diyerek kararı, yani çileği en üste ortaya koyuyor ve pastayı tamamlıyor Arınç. 

    Yanlış anlaşılmasın: KHK yargılanmaları ve mağduriyetleri ciddi bir sorun. Hukukun işlemesini ve adaletin yerini bulmasını bekliyoruz. 

    Bitirmeden damadın davasının kısa özetini de vereyim: 2017 yılının Haziran ayında evinde arama yapılmış ve tutuklanmış. İçeri alındığının 5. gününde, yapılan itiraz üzerine, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış. 

    Mahkemesi 2 yıldan biraz fazla sürmüş. Bu arada  “Avukatlık cübbemi giyesim geliyor” demiş Arınç. “Ortaya çıkacak görüntüden ben sorumlu değilim.” demeye getirmiş. 

    Finali biliyorsunuz: Damat, delil yetersizliğinden beraat etti.  

    Örgütün yüksek katlarındakilerle yüzlerce telefon görüşmesi, FETÖ’nün bir sivil kuruluşunda başkanlık, Bank Asya’yı kurtarma kampanyası döneminde hesabındaki artış, kalp doktorluğunu Pensilvanya’da (!) icra etmesi ve diğerleri… 

    Bütün iddialar cevapsız kaldı. Ortada sadece ustalık eseri bir çilekli pasta var. 

    YORUMLAR

    • 0 Yorum