İsmail SERT

    İsmail SERT


    + 65 CEVAP HAKKI

    25 Mart 2020 - 16:41

    Haberlerin dili çok kısa zamanda herkesin dili oluveriyor. Medya çağının insanı olmak
    böyle bir şey. Kendi halinizde, koltuğunuzda, çok da dikkat etmiyor gibi üst üste
    seyrettiğiniz iki haber bülteni, size bir dil armağan ediyor. Koltuğunuzdan kalktığınızda
    artık o dilden konuşmaya başlıyorsunuz: “Bu yaşlılar da eve girmiyorlar canım.” Hatta
    kükrüyorsunuz: “Bu yaşlılara ne yapmak lazım, bilmiyorum!”
    O haber özelinde, kameranın gör dediklerine baktığımızda tespitin doğru olduğunu
    söyleyebiliriz. En azından ‘yanlışlanabilir’ değil. Ancak gerçeği yansıtmıyor. Gerçeğin
    sadece bir yüzü ve küçük bir parçası. “Yaşlılar eve girmiyorlar.” gibi en genişinden bir
    cümle kurabilmek için daha çok kamera, çok görüntü, çok istatistik gerekiyor. Haberi
    yapan gençlerin bunlarla uğraşacak zaman yok!
    Kamera ve mikrofon gençlerin elinde, haber editörleri de yaşlı olmadıklarına göre bu
    haberlerin önünü almak mümkün değil. Yaşlılar sosyal medyaya da sosyal mesafede
    durduklarına göre, cevap hakları hep saklı kalacak demektir.
    Kamerasını alıp şehrin en bilindik meydanına inen muhabir, oradan bir haber çıkartmak
    zorundadır. En kolay ve hızlı kaynak ise ‘sokaktaki yaşlılar’dır! Üstelik Azerbaycan ve
    Türkiye dışında hiçbir ülkede olmayan 65 yaş üzeri için konulmuş sokağa çıkma yasağı
    varken tam isabetli bir konudur. Çekimler tamamlanır. Kurgu aşamasına gelindiğinde,
    yani bülteni hazırlarken dile yüklenmek zaten adettendir.
    İstanbul’da bir pastanede tüp patladığında ve o sokağı uyandırdığında, “İstanbul bu
    sabah güne patlamalarla uyandı.” denildiği gibi burada da haberin dili iyice sivriltilir:
    “Hiçbir güç, yaşlıları evlerinde tutamıyor!”
    Bu gerçek yakalandığına göre, etrafı uygun biçimde örülerek başka tespitler de
    yapılabilir. Sondan başa doğru gidilerek yaşlılar suçlanabilir, virüsü oradan oraya
    taşıyanlar olarak onlar gösterilebilir. Fatura artık onların önündedir, potansiyel suçlular
    onlardır.
    Muhtemelen ilk açıklama yapan uzmanlardan biri, yaşlıların daha çok etkileneceğini
    anlatmaya çalışırken, 65 yaşı bir sınır çizgisi olarak belirleyiverdi. Konuyu açma, izahı
    somutlama çabasının bir aracı idi. Kural koyma aşamasındaki otorite gibi davrandı ve
    sıkı bir çerçeve çizmek, sınırları sağlam tutmak istedi. Ve bir kere telaffuz edildikten
    sonra “65 yaş ve üzerinde hastalık daha ağır seyrediyor.” sözü hep tekrar edilir oldu.
    Önce dile takıldı, sonrasında keskinleşti. Gelinen noktada öyle bir hal aldı ki; sanırsınız
    virüsün yaşı 66 olanı, 66 olandan ayırt etme yeteneği var!
    Bilimsel gerçeğin doğrusu ve zahmet edilip kurulacak uzun cümlesi şu: “Yaşınız ne kadar
    ileriyse, virüsten etkilenme ihtimaliniz o kadar yüksek.” Bunun sebebi de vücut
    direncinin yaş ilerledikçe zayıflıyor olması.
    Yoksa sağlık konusunda, emeklilik yaşını belirler gibi, otobüs kartı verme kararındaki
    gibi 65 yaş kriteri getirilmesi sakıncalı. Bu dile getirilmiyor da değil. Ancak +65 dile
    yerleşti bir kere.
    +65 yaşın bu kadar yaygın kullanılmaması, haberin, yasağın, konuşmanın konusu
    yapılmaması gerekiyor. Yaşlılar açısından baktığınızda en azından yakışıksız bir dil.
    Gençler tarafından bakıldığında ise ‘onlar için hiç tehlike yokmuş’ algısı üretiyor.
    Üstüne üstlük yaşlılık konusu, çok tartışmalı. Aydın Boysan 97 yaşında vefat etti. 90’lı
    yaşlarını sürerken, kendisinden 10-15 yaş küçük olan 80’lerindeki arkadaşlarına
    “gençliğinizin kıymetini bilin!” diye takılmadan edemezmiş.

    Günümüzde ‘yaşlanmayı öteleme ürünleri ve çabaları’ başlı başına bir sektör. Kimse
    yaşlanmak istemiyor. Herkes ‘uzun yaşayalım, ama yaşlanmayalım, ille de öleceksek;
    yaşlanmadan ölelim.’ derdinde.
    Yaşlılar evlerine girmiyorlarmış. Kim bu yaşlılar? Doğrusu; çok ‘genç’ bir yalan. Kimse
    kişisel gözlemleriyle ya da kameranın şahitliğiyle cevap vermeye kalkmasın. Onlarla bir
    yere varılmaz.
    Neden girmesinler?! Bu toplumun en isyankar kesimi, en kural dinlemeyenleri yaşlılar
    mı? Peki gençler eve giriyorlar mı? Giriyorlarsa, yaşlılara sokaklarda bu densizlikleri
    yapanlar kimler?

    YORUMLAR

    • 0 Yorum