İsmail SERT

    İsmail SERT


    28’DEN 1 ÇIKINCA…

    01 Şubat 2020 - 17:21

    Soru basit, ancak bizim Kayserilinin mantığı ile yaklaşınca cevap çatallaşıyor. Hani
    Kayseriliye sormuşlar: “2 kere 2 kaç eder?”
    O cevap vermek yerine, karşı soru yöneltmiş: “Alırken mi? Satarken mi?”
    Avrupa Birliği büyürken, üyelerine yenilerini eklerken matematik gibiydi. Şimdi üye
    kaybederken bildik matematiğin işlemeyeceğini iddia edebiliriz.
    AB’nin 27 üyesi vardı. 2013 yılında Hırvatistan eklenince üye sayısı 28 oldu. Peki 1
    Şubat 2020 itibariyle İngiltere ayrılınca kaç üyesi kaldı? Herhalde 27 değil. 27’den daha
    küçük bir sayı! Bu işlemin sonucunun tam ne çıkacağı önümüzdeki yıllarda belli olacak.
    Bu hesabı böyle yaptıran AB düşmanlığı değil. Hayatın mantığı, eşyanın tabiatı böyle.
    47 yıllık üye olmasına karşılık İngiltere’nin AB ile ilişkisi zaten hep mesafeli idi. Eski
    ihtişamlı günlerin gururu İngilizlerin yakasını hiç bırakmadı, her aşamada önlerine
    bariyerler çıkardı. Hep ayak sürümelerine sebep oldu. En önemlisi ‘AB içinde, ancak
    euro bölgesi dışında’ olma tercihi ile İngiltere kendisini hep farklı hissettirdi. AB’nin
    kendi savunma gücünü oluşturma girişimlerini her zaman yavaşlattı.
    A8 ülkeleri olarak bilinen Çek Cumhuriyeti, Litvanya, Estonya, Polonya, Letonya
    Slovakya ve Slovenya’nın AB’ye üye olması, İngiliz muhafazakarlarını daha da
    endişelendirdi. Mülteciler sorununa dair karanlık öngörüler hassasiyetleri daha da
    yükseğe taşıdı ve buna bir de 2008’de yaşanan kriz eklendi.
    İngiliz kamuoyu AB’ye itiraz etme yolunda epey ilerlemişti. 2016'da yapılan
    referandumda, seçmenlerin yüzde 52'si AB'den ayrılmayı seçti. Müzakereler 2 yıl sürdü.
    2018 sonunda Brexit anlaşmasına varıldı. Ancak anlaşma bir türlü parlamento
    onayından geçirilemedi. 3 kez ertelendi. Ve Boris Johnson, Aralık 2019’daki erken
    seçimde tek başına iktidara gelince anlaşma yasalaştı ve kopuş resmen başladı.
    31 Ocak gecesi İngilizler için özeldi. Bir yanda, ellerinde İngiltere bayrakları Brexit
    yanlıları vardı. "Ayrılık Ayrılık Demektir" sloganları atıyorlardı. Diğer yandaki Brexit
    karşıtlarının ellerinde yaktıkları meşaleler vardı ve “Karanlığa Karşı Işık Yak" sloganları
    ile karşılık veriyorlardı.
    Ve gece yarısı İngiltere AB’den ayrıldı. Başbakan “yeni bir çağın şafağı” dedi. Sadece
    İngiltere’yi kast etmediği açıktı.
    Bu ayrılık İngiltere için olduğu kadar AB açısından da kritik bir eşik. En azından şimdilik
    bu kabul üzerinden analiz edilmek durumunda. Çünkü İngiltere’nin 3,5 yıl süren
    ‘ayrılacak-ayrılıyor-ayrıldı’ süreci boyunca ‘bir ülkenin ayrılması’ konuşuldu. Ayrılabilir
    mi? Bunun maliyetine katlanabilir mi? soruları soruldu. ‘Son dakikada yine AB şemsiyesi
    altında kalmak ağır basar’ umuduyla beklendi. Hele sürecin zorluğu, ardı ardına İngiliz
    başbakanlarını yemeye devam etmesi, hep ‘mutlu son’ yorumlarını getirdi. Ancak
    olmadı.
    Bu ayrılık bildiğimiz bir dönemin sonu, sürprizlere açık bir yeni dönemin başlangıcı
    anlamına geliyor.
    Bu ayrılık ‘büyüyen, genişleyen, güçlenen Avrupa’ fikrinin bir süre için dondurulması,
    neşeli bir tırmanışın durması demek. ‘Birleşik Avrupa’ fikrinin üzerine bir büyük soru
    işaretinin gölgesinin düşmesi, bir ‘sorgulama molası’ demek. Kırmızı halıdaki yürüyüşün
    tökezlemesi, fiyakanın bozulması demek.
    Bu ayrılıkla sorular çoğalacak. “İçimizdeki içe kapanmacılarla ne yapacağız?”, Yükselen
    ırkçı ve yabancı düşmanı dalga ile nasıl mücadele edeceğiz?”, “Dışardan bu kadar tehdit
    gelirken, iç tartışmalarla nasıl baş edeceğiz?” soruları hep gündemde kalacak.
    Ve küçük küçük soruların bir araya gelip bir büyük soru oluşturması ihtimalinden de
    korkulacak: “Yoksa biz olmayacak bir hayalin peşinden mi gidiyoruz?”

    İngiliz Merkez Bankası, 50 penilik madeni para basarak piyasaya sürdü. Para aynı
    zamanda üzerindeki 31 Ocak 2020 tarihi ile ayrılık gününün anısını taşıyor. Ve üzerine
    bir de "Bütün milletlerle barış, refah ve dostluk" ifadesi yer alıyor.
    Avrupa’nın yeni yolunu işaret ediyor olabilir bu söz. Bir bakış açısıyla tercümesini
    yaparsak: “Herkese kendi zamanı, herkese kendi refahı ve herkes kendi evinde.”
    Bu yol nereye çıkar? AB ile birlikte dünya nereye gidiyor? Zaman içinde göreceğiz.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum