Hasan ÇÖLMEKÇİ

    Hasan ÇÖLMEKÇİ


    O MALLAR MÜVEKKİLİMİN İSTEDİĞİ TASARRUFU YAPAR!

    11 Eylül 2022 - 15:14 - Güncelleme: 11 Eylül 2022 - 15:19

    Çeşme’de Arel Bağları’nı kuran ünlü işadamı Gündüz Arel’in ölmeden önce boşandığını, mallarının hemen hemen tamamını boşandığı eşi Başak Yasemin Kumaş’a verdiğini yazmıştım.
    Ekinoks Çevre ve Kültür Derneği Başkanı Başak Yasemin Kumaş’ın da eşinden kendisine geçen gayrımenkulleri, vefat olayından hemen sonra önce Yalçın S., ardından Türkiye Protestan Baptist Kiliseleri Derneği Başkanı ve İzmir Buca Baptist Kilisesi Pastörü Ertan Çevik’e devrettiğini aktardım. Bir din adamının böyle muvazaalı işlere girmemesi gerektiğini dile getirdim.
    Sonrasında Einoks Başkanı Kumaş’ın ani kararla, muvazaa ile sattığı malları geri alma davası açtığını, davayı kazandığını ancak hala malları üzerine almadığını, 60’a yakın gayrimenkulün papazın üzerinde gözüktüğünü kaleme aldım.



    Merak edenler mansetturkiye.com haber sitemizden önceki yazılarımı okuyabilir.

    Bunları yazarken cevap hakkının baki olduğunu da dile getirdim.

    Ayrıca Başak Yasemin Kumaş’ın avukatı Mehmet Demirlek adlı kişi tarafından tehdit ve hakarete uğradığımı da yazdım.

    İşte o avukat beni bir kez daha aradı, mesajla karşılık verdim.

    Bana cevap hakkını kullanmak istediğini yazdı. Yazılı göndermesini istedim.

    Gönderdiği yazının hepsini kullanmamamı, kendisini zora düşürmememi istedi.
    Ben de buna dikkat ederek, sorumlu gazetecilik gereği açıklamasını özetle yayınlıyorum:

    “1- En son yazınızda müvekkilimin mahkeme kararına rağmen tapuları üstüne niye almadığını sormuşsunuz. Müvekkilim Başak Yasemin Kumaş, malları üzerine almadı değil, alamadı.
    Hatta bu konuda tapu müdürüyle problem yaşadığını biliyorum, talep ederseniz belgelerini yollarız. İlgili tapu harcını dahi mahkeme kararının ardından yatırdık.
    Tapu müdürü başka davalardan konulan tedbir kararları nedeniyle gayrimenkulleri müvekkilimin üzerine geçirmedi. Başkaca bir sebep yok.

    2- İlk yazınızda Ertan Çevik'i Gündüz Arel'in mallarına çökmekle suçlamışsınız. Öncelikle belirteyim ki o mallar merhum Gündüz Arel'in değil, müvekkilime aittir. (Anlaşmalı boşanmayla Başak Yasemin Kumaş’a geçtiğini konu ediyor)
    Müvekkilim de kendisine ait bu mallarda dilediği gibi tasarruf edebilir.
    Eğer merhum Gündüz Arel'in oğlu bir hak iddiasında ise ki bu sebeple dava da açtı. O davada sorgulanacak tek şey, Gündüz Arel'den müvekkilime malların ne şekilde intikal ettiği hususudur. Eğer Cem Arel (Gündüz Arel’in büyük oğlu) bu işlemi iptal ettiremeyecekse Başak hanımın sonradan başkalarına yaptığı devirleri sorgulamaya kimsenin hakkı yok. (Ben de sorguladığım için buna özel cevap vereceğim.)

    3-Bir diğer husus da merhum Gündüz Arel'in cenazesinin apar topar defnedildiği iddiasıdır ki bu iddia mesnetsizdir. Zira Cem Arel, 10 yıl önce Gündüz Arel'in çiftliğine gelerek babasına taşla saldırıda bulunmuş, bu hususta taraflar jandarmada şikayette bulunmuşlardır. Bu olayın ardından geçen 10 yıl içerisinde Cem Arel ve diğer kardeşleri babalarını bir kez olsun arayıp sormamışlardır.
    Gündüz Arel sağlığında çocukları için hiçbir değer ifade etmiyorken, cenazesinin onlar için ifade ettiği tek değer servet hırsıdır.
    Bu sebeple; o tarihte müvekkilim Başak Yasemin Kumaş, boşanmış olduğu halde Gündüz Arel'in cenazesiyle bizzat ilgilenerek vefa örneği sergilemiştir.

    Bu hususlar mahkemede yargılama konusu olup, dosyadaki dilekçelerimizde yazılıdır.”

    Yazının sonunda da beni bu kez üstü kapalı tehditvari uyarmış. Demiş ki:
    Yazmış olduğunuz yazıların içeriğinde özel hayatın gizliliğini ihlal niteliğinde ve kişisel veri niteliğinde bilgiler bulunduğunu hatırlatmak isterim.

    Öncelikle şunu belirteyim ünlü bir ismin, siyasi bir kimliğin, özel hayatı ortada olan bir işadamının gizliliği ne kadar olabilir. Sanatçılar, siyasiler, işadamları her zaman bu konularda haber olmuşlardır.
    Yazdığım olaylar, iftira, hakaret içeren, uydurma bilgilerden oluşmuyor. Yıllarca gazetecilik yapmış, polis adliye muhabirliği görevinde bulunmuş biri olarak, mahkemeyi etkileyecek yazı yazmadım.
    Yazdıklarım olayın kronolojisidir.
    Kişisel bilgilerden bahsetseydim, duyduğum başka konuları da yazmam gerekirdi.

    Neyse!
    Diğer açıklamaya dönelim.. Ben ilk yazımda Gündüz Arel’in mallarına papazın çöktüğünü belirtmedim. Genel yazdım.
    Çökülme derken muvazaalı satışları yazdım, ne gerekle yapıldığını araştırdım.
    Dürüstlük öğütleyen bir din adamıyla, çevre ve kültürü koruma düsturunu benimsemiş bir derneğin başkanın bu tür alengirli işlere girmesinin ahlaken doğru olmadığını vurguladım.

    Müvekkiliniz tabii ki gayrimenkuller üzerinde istediği tasarrufta bulunabilir. Ben onu değil suç teşkil etmediği belirtilen muvazaalı devirlerin (aslında devleti kandırma girişimi var) yapılmasının etik olmadığı üzerinde durdum.
    Kimsenin sorgulamaya hakkı yok derken keşke bu yönlerine de dikkat etseydi avukat bey.

    Sorumlu gazeteciliğim gereği, bu sütunların herkese açık olduğunu tekrar duyuruyorum.
    Hakaret etmeden, iftira atmadan, yalan söylemeden herkes bu hakkı kullanabilir.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum