Emin YEĞİNBOY

    Emin YEĞİNBOY


    NORMLARA SIĞMAYAN BİR WESTERN

    16 Temmuz 2019 - 15:53

    Ölü Adam-Dead Man

    Yönetmen: Jim Jarmusch

    Oyuncular: Johnny Deep, Gary Farmer, Iggy Pop, Gabriel Byrne, Robert Mitchum.

     

    Amerikan bağımsız sinemasının önemli adı, Jim Jarmusch’un yazıp, yönettiği 1995 tarihli “Dead Man-Ölü Adam” ülkemizde ilk kez gösterime girdi.

    Jarmusch’un kişisel sinema dilini olgunlaştırdığı yıllardır. Türler arası uçuşlarını, kültürel birikimleriyle ördüğü, kimseye hesap vermeden çektiği bağımsız filmleri arasına Cannes’da düşüverir “Ölü Adam”.

    Altıncı filmidir, eleştirmenlerin tanımlamaları; “tuhaf”tan “mistik, şiirsel western”e kadar uzanır. Bense Kafkaesk bir Western diyebilirim. Kafka dünyasına yakıştırdığım bir gizemi ve kişilik değişimini western kalıbına uydurmaya çalışan, kabına standartlara sığmayan bir filmdir.

    Klasik western normlarında bir tren yolculuğu ile açılır film. Adını sonradan William Blake (Johnny Deep) olduğunu öğreneceğimiz beyaz yüzlü, “ben burada ne arıyorum” bakışlı çevresiyle uyuşmayan genç bir adam seyahat etmektedir. Uzun yolculuk sırasında tren vagonu sanki Vahşi Batı’nın bir özeti gibidir. Melon şapkalı memurlar, kovboylar, elleri tüfekli Buffalo avcıları, başı bağlı kadınlar western türünün tanıdık simaları olarak trene inerler, binerler.

    Pencereden görülen doğa örtüsü sürekli değişir durur. İngiliz şiirinin romantik dönemine damga vurmuş şairle aynı adı taşıyan Blake muhasebecidir. Kendisinin böyle bir şairin varlığından haberi yoktur. Dickinson Maden Şirketi'nde işe başlamak üzere Metal Kasabası'na doğru yola düşmüştür. Vardığında, işe başkasının alındığını öğrenir. Üstüne üstlük çalışanlardan ve patron Dickinson’dan (Robert Mitchum) kötü muamele görür, aşağılanır.

    Ne yapacağını bilemez bir şekilde dolaşırken kasabanın dilberi Thel Russel ile tanışması hayatını kökten değiştirir. Meşru müdafaa yaparken birisini öldürür. O artık bir kanunsuza dönüşmüştür. Yeni bir hayatın içinde, Vahşi Batı’nın kirlenmiş bir suretidir. Başına ödül konulur, peşine ödül avcıları düşer.

    Öykünün önemli karakteri Kızılderi kökenli Hiçkimse (Gary Farmer) absürd bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. William Blake şiirleriyle büyümüş ve sürekli şiirlerinden mısralar okuyan bir Kıılderili.

    Jarmush bu mısraları Kızılderili kültürünün veciz sözleri gibi kullanmış. Hiçkimse bir rehber, bir yaşam koçu gibi Blake’e yolculuğunda eşlik ediyor. Öykünün en donanımlı ve komik karakteri diyebilirim.

    Neil Young imzalı tekrarlanan doğaçlama gitar rifleri filmin duygusal tepkilerini izler. Filmde bir ritm duygusu yaratır. Neil Young ve Jarmush arasındaki işbirliği bu filmle sınırlı kalmadı. 1976’da Neil Young ve grubu Crazy Horse üzerine bir konser belgeseli yaptı.

    Japon Sineması’nın çok kullandığı perdeyi karartan geçişler kullanmış Jarmusch. Filmin ritmini arttıran bir seçim olmuş. Siyah, beyaz, gri renk paletinin hakim olduğu görüntüler ise 40’lı yılların filmlerini hatırlatıyor.

    Oyunculuklarda Deep kendisine çok yakışan muğlak, arada kalmış kimlik yorumunu Blake karakterine çok güzel uydurmuş. Gary Farmer, Kızılderili Hiçkimse’de çok başarılı. Arada kısa rollerde gözüken Robert Mitchum, Iggy Pop, Billy Bob Thornton, Gabriel Byrn gibi oyuncular öyküyü süslüyorlar.

    Jarmusch sinema türlerini sevdiği edebiyat ve müzik ile harmanlamayı bunlardan farklı tatlar çıkarmasını bilen bir yönetmendir. Amerikan tarihi, şiddet, şiir, yer duygusu, maneviyat, yasadışı durumlar üzerine absürt ögelerle donattığı bir Western “Ölü Adam”

    YORUMLAR

    • 0 Yorum