Tuncay DAĞLI

    Tuncay DAĞLI

    SÜZGEÇ

    KOMPLEKSLİ KİŞİLERLE ÇALIŞMANIN DAYANILMAZ AĞIRLIĞI

    09 Şubat 2022 - 20:08 - Güncelleme: 11 Şubat 2022 - 11:29

    İş hayatımda en sıkıntısını çektiğim şeylerden biri de mesleki anlamda yetersiz ve bilgisiz bazı yönetici ve işyeri sahiplerinin, kendi aşağılık duygularını tatmin için üzerimde kurduğu baskı oldu.
    Bu yüzden de çalıştığım birçok yerde keyif almadan, yalnızca geçimimi sağlayacak geliri elde etmek için uğraş verdim.

    Oysaki işimi en iyi şekilde, eksiksiz yapma gayreti içindeydim.
    Yalana dolana sapmadan, kendi menfaatimi ikinci planda tutarak, toplum yararına, insanlara destek olmak, aydınlatmak ve bilgi sahibi yapmak için çabaladım.
    Ama tüm bu özverili gayretime karşılık, bazen kişilik sorunu olan insanlarla da mücadele etmek zorunda kaldım.

    Her nedense bu tiplerden uzak durmak, kaçmak, uzaklaşmakla da olmuyor. Nereye gitsen mutlaka biri karşına çıkıyor. Kıskançlık desen sonsuz, çekememezlik desen fazlasıyla var.
    Kendi yetersizliğini örtbas etmek, bilmediği halde biliyormuş gibi yapmak, çevresine üç beş tanıdık, ahbap toplayıp, önemli bir şahsiyetmiş havası vermek için yırtınan bu kişiler çoğu kere yoluma taş koydu, engeller çıkardı, en önemlisi de moralimi bozup, çalışma hevesimi yok etmeye çalıştı.
    Ancak karakter olarak kolay pes eden, her hırlayana kolay pabuç bırakan biri olmadığımdan, genellikle bunları muhatap bile almadım. Birçoğuna da gülüp geçtim, araya bir sınır çizip, ödün vermeden kendi işime baktım.
    Fakat bazen öyleleriyle de karşılaştım ki bende öfke patlamasına neden olacak kadar abuk davranışlarda bulundular. Sabırlı ve öfke kontrolünü sağlayan biri olmasam elimde kalabilecek tiplerdi bunlar.
    Böyle aşağılık kompleksli insanlarla aynı ortamda çalışmak, hele hele alt kademe personel konumunda bulunmak ya da patron-personel pozisyonunda olmak gerçekten de ömür törpüsü bir sorun yaratıyor.
    Ben bunların hepsini gördüm ve yaşadım. Gazetecilik gibi zor ve fedakarlık isteyen bir mesleğin gereklerini yerine getirmeye çalışırken, bir de böyleleriyle muhatap olmak yaşamdan keyif almayı engelliyor. İnsanın bazen her şeyi, herkesi bir kenara itip, kaçıp gidesi geliyor.

    Bazen böyleleriyle empati kurmaya çalıştım ama onları anlamakta zorluk yaşadım. Çünkü bugüne kadar hiçbir konuda, hiç kimse karşısında aşağılık duygusu yaşamadım. Hep olduğum gibi davrandım. Başkalarını taklit etme ya da farklı biri gibi görünme ihtiyacı hissetmedim.
    Ancak bir insanın sahip olmadığı bir yeteneği varmış gibi göstermeye çalışması, başkalarının çok iyi yaptığı bir işi taklit ederek, yapmaya çalışması, kısacası bilmediği halde biliyormuş gibi davranmasının, onu nasıl rezil duruma düşürdüğünü de çok iyi görüp, gözlemledim. Gerçekten de gülünç oluyorlardı.
    Aslında onların ne olduğu ya da ne yapmaya çalıştıkları pek umurumda değildi. Ama bana değmeyen yılan bin yaşasın diyemediğim gibi, her nedense yılan karakterli olanlar hep yakınımdaydı ve tehdit unsuruydu.
    Ve bunlarla o kadar sık karşılaştım ki, her biriyle ayrı ayrı muhatap olup, sorsam, sorgulasam, neden böyle yapıyorsun, kendine çekidüzen ver desem, bin yıl yaşasam ömrüm yetmezdi. O yüzden bırak sarhoşu yıkıldığı yere kadar gitsin dedim. Ama hiçbir zaman önlerinde eğilip, bükülmedim, yanlışa doğru demedim, menfaatim için eyvallah etmedim.
    Belki böyle davrandığım için hayatım daha da zorlaştı. Sularına gitseydim elde edeceğim maddi menfaatlerden oldum. Fakat hiçbir zaman kanı ciğeri beş para etmezlere değer verip, öyle olmadıkları halde öyleymiş gibi davranarak, yüceltmedim. Bilgim ve yeteneğimle elde edeceğim şeylere daha kolay kavuşmak için yalakalık yapmadım. Dik durup, kendi yolumda yürüdüm, böyle mutlu oldum.
    Bu arada ‘onların yerinde olsaydım şöyle davranırdım, böyle yapardım’ diyemiyorum. Çünkü onların yerinde olmak istemediğim gibi zaten olamam da. Bu bir kişilik, karakter meselesi. Yani sonradan edinilen değil, doğuştan gelen niteliklere bağlı bir olay.
    Ama hangi pozisyonda olursam olayım, ister personel isterse yönetici; hiçbir işyerinde çalışma arkadaşlarıma, kompleksli kişilerin yaptığı gibi davranmadım. Ne bilmediğimi biliyormuş gibi yapıp, kendimi küçük düşürdüm, ne de bilgili, yetenekli, hırslı ve azimli kişilerin önünü kesip, beni geçer korkusuyla engel çıkardım. Dahası destek verip, benden daha iyi yerlere gelmesi, daha çok kazanması için önünü açtım, yol gösterdim. Onların başarıları beni daha çok mutlu etti.
    Ama neredeyse kırk yılı bulan meslek yaşamımda; hepsi aynı olmasa da, içlerinde çok değerli olanlar bulunsa da, komplekssiz kişilerle karşılaşmayı, ötekilerle bir gün bile çalışmamayı çok isterdim. Bu da benim içimde ukde oldu.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum