Burada hangi milletvekillerinin binası var?

    İzmir Barosu üyesi Avukat Eren İlhan Güney, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda

    Burada hangi milletvekillerinin binası var?
    01 Kasım 2020 - 16:02 - Güncelleme: 01 Kasım 2020 - 16:20
    Bahri Karataş (KHA) 

    İzmir Barosu üyesi Avukat Eren İlhan Güney, depremin en çok hasar verdiği Bayraklı ilçesiyle ilgili ilginç bir tespitte bulundu. Güney, balçık zemin üzerine yapılan Adliye Sarayı ve Türkiye'nin Manhattan'ı olacak diye gökdelenlerin yapılmasına izin verenlere veryansın etti. 

    Avukat Eren İlhan Güney, tespitlerini şu şekilde açıkladı:

    İlk fotoğraf 2015 yılında Bayraklı 1593/1 sokaktan. Cumhuriyet İşhanının önü. Normalin biraz üstündeki her yağışta dizimize kadar su baskını olurdu. 

    İkinci fotoğraf da malum. Canımızı ciğerimizi yakan....
    90’lı yılların başında tarım arazisi olan ve zemini muhallebiden farksız yere, zekadan ve ahlaktan yoksun harami sürüsü önce Adliye kurup etrafına da 35 tane (benim duyduğum) gökdelen ruhsatı verdi... 

    Neymiş Türkiye’nin Manhattan’ı olacakmış Bayraklı... Bayraklı... yani 

    5000 yıllık Symyrna’yı benzetmek istedikleri şeye bak... Manhattan...

    O tarihte bazı İzmirliler de “İzmir’e sizin gibi istemezükçüler yüzünden yatırım gelmiyor zaten, burası köyden farksız, Antep’te Bursa’da batçıklar, gökdelenler, köprüler var” diyorlardı... Çoğu da İzmirli hatta Egeli değildi... Aslında İzmir’e o batçıkların olmadığı zamanda gelmiş ve öyle sevmişlerdi...

    95 yılında Bornova’dan Bayraklı’ya giden tek yol Bulvar diye bilinen Ankara Caddesi parelel yoluydu... Şu anda yıkılan binaların olduğu yerler tamamen tarla ve hayvancılıkla ilgili küçük binalardı.

    91 yılında ben hukuk fakültesi birinci sınıftayken Adliye’nin temeli atıldı. Balçığa adliye yapıyorlar dediler. İçtaş inşaat yapımına başladı. Adliye 2001 yılında bitti. Mimarı ödül almıştı ama Mimarlar Odası veryansın ediyordu. Çünkü binanın içi, dışı, zemini, bastığın tuttuğun her yer granit bloklardan oluşuyordu.

     Depremde binaya ekstra yük biniyor ve binayı yoruyor diyorlardı. 

    Tabi zamanla binanın yorgunluğu granitle de kalmadı. Halka, balkonu içeri aldı diye “imar kirliliğine neden olma” suçundan ceza yağdıran asliye ceza mahkemesi hakimleri ve de savcılar adliyenin içinde yapılan kaçak odalarda oturuyorlardı. 

    Adliye 2001 yılında bitti derken eklemek lazım, bloklar arasındaki geçişler inşaat kalasları üzerinden sağlanıyordu.

    İlk açılan mahkemeler Ticaret Mahkemeleriydi. Hiç unutmam adliyenin ilk günü ilk duruşma ilk dosya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde benim dosyamdı. 

    Avukatlar kalasların üstünde inşaatın içinde çimentoların arasında ip gibi sıra olur bir elimizde evrak çantası bir elimizde kol çantası bebek yürüyüşümüzü yapardık. 
    Ha o zaman herkes aynı kalası kullanırdı. Başsavcının ya da hakimlerin ya da personelin başka kalasları yoktu. Kapılar, merdivenler, kafeteryalar, asansörler, tuvaletler sonradan ayrıldı.

    Adliyenin gelişiyle avukatlar, restoranlar, dükkanlar da gelmeye başladı...
    Gökdelenler pıt pıt pıtlıyordu...

    Kanalizasyon Bornova kanalizasyonu, yollar Bornova yolu ama trafik Manhattan trafiğiydi.

    Doğanın kalbine sen o binaları tek tek saplarsan, o da can havliyle silkinip üstündeki fazlalıkları atmak ister. Bazen sel ile bazen deprem ile.
    İzmir Bayraklı’nın bu hale gelmesinden sorumlu olanlar listesi yapılsın... 

    Hangi milletvekillerinin siyasilerin binası var bölgede açıklansın... Bence yaşayanların yüzlerine tükürelim...

    YORUMLAR

    • 0 Yorum