İzmirli genç girişimciden dev başarı! Dünya markalarıyla çalışıyor

    Profa Mühendislik’in kurucu ortaklarından İzmirli iş insanı Ahmet Volkan Öncel, genç yaşta başarı hikayesinin kahramanı oldu. Vestel, Siemens gibi dünya çapında firmalarla çalışan Profa’nın yaratıcılarından olan Öncel, kendisi gibi genç bir firmayı devler ligine soktu.

    İzmirli genç girişimciden dev başarı! Dünya markalarıyla çalışıyor
    09 Mart 2022 - 14:47 - Güncelleme: 09 Mart 2022 - 15:18

    RÖPORTAJ: HÜROL DAĞDELEN

    İzmir'in genç girişimlerindren biri olan Ahmet Volkan Öncel'in, aynı iş yerinde birlikte çalıştığı, birlikte ayrıldığı arkadaşıyla kurduğu Profa Mühendislik, bugün kentin etkin firmaları arasına girdi. Vestel gibi, Siemens gibi dünya çapında firmalarla çalışan Profa’yı yaratan isimlerden olan Öncel, ‘genç yaşta başarı’ hikayesine imza attı… İzmir doğumlu ancak ailesi Aydınlı olan Öncel keyifli bir sohbet yaptık.

    İş insanı Ahmet Volkan Öncel, “Şirketler yatay organizasyonlar olmalı… Çünkü bu tip organizasyonlarda, şirkette çalışan herkesin bir değeri var. Fikri, düşünceleri, yaptıkları… Şirkete geldikleri zaman insanlar mutlu olmalı… Her çalışanın şirkette payı olmalı… Benim en büyük hedefim, herkesi şirkete ortak etmek” diyor.

    Sayın Öncel, İzmir’in genç girişimcilerinden etkili bir isimsiniz. Bize kendinizden söz eder misiniz? Adım adım çıktığınız başarı merdivenlerini bize anlatır mısınız?-1985 İzmir doğumluyum. Anne ve babam ben 3 aylıkken ayrılmış, dedem büyüttü beni… Dedem köy enstitüsü mezunu… Çok zorluklar yaşamış… Merhametli bir insan… Onun bu duygusu bana da geçmiş… İlkokulu yatılı okumuş.. Yıllarca öğretmenlik yapmış, köylerde veterinerlik yaparmış… Emekli olduktan sonra ben doğmuşum, bütün zamanını bana ayırmış…

    ‘İKİ ARKADAŞ AYRILIP KENDİ İŞİMİZİ KURDUK’

    -Peki çalışma hayatına nasıl atıldınız?

    -İş hayatına 18 yaşımda girdim. Meteksan Sistem adında bir kuruluşta çalışmaya başladım. ATM sistemine bakıyordum, bankaların yazıcıları, sunucuları çalışma alanımdı.. Sonra İzmir’de bir anlaşmazlık oldu Çorum, Yozgat, Amasya, Samsun bölgesinde çalıştım. 1,5-2 yıl orada hizmet verdim. Sonra istifa ettim. Güvenlik sektöründe bir operatör olarak işe girdim İzmir’de yeniden… Orada iyi işler yaptım. Şu anda yaptığım işi orada öğrendim. Askerlikten sonra yönetici olarak o firmada çalışmaya devam ettim. 10 yıl devam ettim bu görevde. Bu süreçte ortaklığa kadar yürüyen bir gelişme oldu. Anlaşmazlık sonucu ayrılınca şu anda birlikte çalıştığım kişiyle ortak işimizi kurduk… Kendisi de orada genel müdürlük yapıyordu. Önce işimizi kurduk, genel merkezimizi faaliyete geçirdik. 4 yıldır Ege Bölgesi’nde en yüksek değerde olan firmalarla anahtar teslimi çalışıyoruz, Vestel gibi, DYO gibi…

    ’15 MÜHENDİS ARKADAŞLA ÇALIŞIYORUZ’

    -Peki Profa ile neler yapıyorsunuz, çalışma sahanız neler oldu bu süreçte?

    -Alçak gerilim ve orta gerilim elektrik hizmetleri, alarm sistemleri, güvenlik, yangın alarm sistemleri, otomasyon ve 4.0 dijital alanlarında hizmet veriyoruz. Son dönemde elektrik taahhüt alanına girdik. 15 mühendis arkadaşla çalışıyoruz. Hem biz işi öğrendik, hem birlikte yol aldık. Ben bilgisayar mühendisiyim… Ege Üniversitesi ve açık öğretim fakültesinde işletme okudum. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Bilgisayar Mühendisi olarak mezun oldum.  Çalıştığım birçok arkadaşımı eski işyerimden tanıyorum… Beni hiç yalnız bırakmadılar. Birlikte çalışıp, birlikte kazanıyor, birlikte harcıyoruz. Sektörde farklı olmamızın en önemli nedeni bu, bizde gerçekten patron yok… Çalışma arkadaşlarımız zamanlarının çoğunu iş yerinde geçirdiğinden, uzun ve mutlu çalışıyoruz. Benim telefonum mesela, 7/24 açıktır. Hızlıyız, aktifiz, heyecanlıyız, hepimizin belli amaçları var. Biz öncelikle paradan öte başarı kazanmak istiyoruz. Çok lüks hayatımız yok. İlk hedefimiz ismimizi duyurmak, verdiğimiz emeklerin karşılığını alabilmek… Şirketi ilk kurduğumuzda 2 kişiydik… Şimdi 17 kişiyiz. Önce kahve köşelerinde işimizi yaptık, sonra işyerimizi açtık.. Sadece Türkiye’de değil yurt dışındaki şirketlerle de bağlantımız var.


    Ahmet Volkan Öncel ve çalışma arkadaşları, birlikte çalışıyor, birlikte eğleniyor. Özel günlerde kutlamaları da birlikte yapıyor.

    ‘HER ŞEYİ SAHADA ÖĞRENDİK’

    -Çalışma prensipleriniz neler oldu. Mesela bir firma neden sizinle çalışmak istesin?

    – Elektrik taahhüt grubunda genç mühendis arkadaşlarımız çalışıyor. Bu işe ilk girdiğimizde samimi söylüyorum hiçbir şey bilmiyorduk. Birlikte öğrendik, birlikte büyüdük… 20. projemize imza atıyoruz. Her şeyi sahada öğrendik… Schneider, Siemens gibi ünlü markalarla işbirliği yaptık. İstinyePark’ta birçok kuruluşun elektrik işini yaptık, anahtar teslimi… Amacımız o zaten, bir işletmeye girdiğim zaman bilgisayarından tutun da kamera ve alarmına kadar her şeyini yapıp çıkmak.. Bu hedefimize ulaştık, kadromuz bunu sağlıyor sonuçta… Dinamik bir kadromuz var, bilgi yönünden yeni şeyler alıyoruz. Yeni şeyler öğrenmekte çekinmiyoruz. ‘Bilmiyoruz bu şeyi ama öğrenebiliriz’ diyerek işe girişiyoruz. En kısa zamanda da öğrenip sözümüzü yerine getiriyoruz. Bunlar şirket için çok önemli şeyler… Çünkü eksilerimizi artılarımızı biliyoruz. Biz samimiyiz… ‘Bilmiyoruz ama öğrenebiliriz’ ilkemiz, çünkü mühendisiz. Her projenin bize kattığı değerler oluyor.

    -İzmirli yatırımcı olmanın Türkiye çapında yaşadığı zorluklar neler, ya da bulunduğunuz şehirde zorluklarla karşılaştınız mı? Varsa bunları aşmak için ne yapmalı?..

    -Önce şunu söyleyebilirim… Genelde İzmir’deki kuruluşlar, İstanbul’daki firmalara iş veriyor… Halbuki biz burada, yakınlarındayız. Bizleri görmüyor, marka tutkunluğundan ya da araştırmaya gerek duymadıklarından, işi İstanbullu firmalara veriyorlar. Bu da bizim gerçekten canımızı sıkıyor. Bugün biz de İzmir dışına iş verebiliriz ama vermiyoruz, İzmir’de bir firmayla çalışmaya özen gösteriyoruz. Gelinen aşamada da, İstanbul’la çalışanlar bir süre sonra bozulan sistemler için bize geliyorlar, tamir etmek bize düşüyor. Bu yüzden daha büyük paralar ödeniyor. Çıkan arızanın bedeli yüksek oluyor.

    Tereci Gıda’nın Mavişehir’deki kahvaltı bahçesinde yaptığımız söyleşi, genç bir girişimcinin görüşleri doğrultusunda İzmir’in gücünü bir kez daha hissettirdi bana… Doğup büyüdüğü şehre hayran olan Öncel, “Saygıdeğer bir iş dünyamız, karakter olarak nadide ve çok güzel insanlarımız var. Bu insan kaynağını iyi değerlendirmeliyiz. İzmir’in kıymetini bilmeliyiz” diyor.

    -Birçok İzmirli firma merkezini İstanbul’a taşıdı bunun nedeni nedir sizce?

    – İstanbul’un bir çekiciliği var nedense, başka hiçbir sebep yok bence. İzmir’de aradıkları her şey var. Açık söyleyeyim,  biz İzmir merkezli bir firmayız. Örneğin İstanbul’da bir firma kursam, İzmir’den bir kuruluşla bağlantıyla geçsem daha çok iş alırım. Şube olarak gösteririm İzmir’i… Ama ben bunu yapmıyorum. İzmirli büyük firmalar hedef olarak yurt dışını düşündüğü için İstanbul’dan bu bağlantıyı kurmanın daha rahat olduğunu sanıyorlar. Maalesef bu da yurt dışındaki firmaların İstanbul’la çalışmasından kaynaklanıyor. Biz bunu İzmir içinde de başarabiliriz. Saygıdeğer bir iş dünyamız, nadide, çok güzel insanlarımız var. Bu insan kaynağını iyi değerlendirmeliyiz. İzmir’in kıymetini bilmeliyiz… İstanbul’daki firmaların  büyük çoğunluğu yurt dışı bağlantılı… İzmir’deki firmalar ise daha yerel ve saf…Buradan bakarsak, aslında biz yurt dışına kaçırıyoruz parayı… Bunu kendi kendimize yapıyoruz, marka tutkunluğu İzmir’e zarar veriyor.

    ‘ŞİRKETLER YATAY ORGANİZASYONLAR OLMALI’

    -Sizce bir şirket kültürü nasıl olmalı, başarıya giden yolu tarif edebilir misiniz?             

    Şirketler yatay organizasyonlar olmalı… Çünkü bu tip organizasyonlarda, şirkette çalışan herkesin bir değeri var. Fikri, düşünceleri, yaptıkları… Şirkete geldikleri zaman insanlar mutlu olmalı… Her çalışanın şirkette payı olmalı… Benim en büyük hedefim, herkesi şirkete ortak etmek… Bunun bir zamanı var, bir süre var onu bekliyorum. Herkesin hissesi olsun istiyorum. Yatay organizasyonlarda lider olmak gerekiyor. 3-4 yılda büyük başarılar elde etmemizin sebebi de bence bu… Ortak kararlar alıyoruz. Bir yerde ortak karar varsa inanmışlık da vardır. bu da başarıyı getirir… Sözün özü, inanmışlık olursa başarı da gelir.

    . Şirket kuran biri önce nelere dikkat etmeli?

    -Öncelikle samimi olmalı, gerçekten… Biz İzmirliler, birbirimize samimiyiz. Biz de şirket kültürünü samimiyet üzerine kurduk… Samimi olduğumuz bir insana yalan söyleyemezsiniz. İnanıyoruz müşterimizle birbirimize… İş yaptığınız insanın da size inanması gerekiyor. Bir miktar parada anlaşıyorsunuz, onu doğru kullanmalısınız…  Müşteri size inanmalı, güvenmeli… Markayı biz bu şekilde yaratmaya çalışıyoruz.

    – Peki son sorum, neden şirketin ismi Profa?..

    -Profa’yı, reklam ajansı olan çok sevdiğimiz bir abimizin önerisiyle oluşturduk. O ‘Profa’ ismini koydu. Biz de benimsedik. Profa ve Hazır Kıta… ‘Prof’, profesyonelden geliyor, ‘a’ ise alfa anlamına geliyor. Yani kusursuz çözümler üretmek, Türkçe anlamı bu… Gerçekten kusursuz çözümler üretiyoruz. Hedefimiz verdiğimiz emeğin bir yerde duyulması, destek bulması… Şirketimizi Türkiye çapında ilk 50 kuruluş arasında görmek istiyorum. Hayalim, kocaman bir arazi alıp arkadaşlarımla birlikte orada çalışmak, orada düşünüp orada yeni şeyler üretmek.


    YORUMLAR

    • 0 Yorum