Azerbaycan izlenimleri: 1

    Küresel Gazeteciler Konseyi’nin Azerbaycan Matbuatı’nın 150. yıl dönümüne nedeniyle düzenlediği medya buluşması kapsamında, 27-31 Mayıs tarihleri arasında Azerbaycan’da bir dizi ziyarete katıldık. İzlenimlerimi ve de büyük medya buluşmasını yazı dizisi halinde aktaracağım. Bu yolculuğun ilk durağı, kadim şehir Gence oldu.

    Azerbaycan izlenimleri: 1
    01 Haziran 2025 - 21:27 - Güncelleme: 01 Haziran 2025 - 22:09
    ​​​​​HASAN ÇÖLMEKÇİ
    Manşet Türkiye Gazetesi İmtiyaz Sahibi, Genel Yayın Yönetmeni / Küresel Gazeteciler Konseyi Üyesi
    1. BÖLÜM: GENCE

    Sadece Türkiye’deki gazetecileri değil, Türk dünyası ve uluslararası alanda görev yapan basın mensuplarını da aynı çatı altında buluşturan güçlü ve vizyoner bir meslek örgütü olan Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) tarafından, Azerbaycan Matbuatı’nın (Basını’nın) 150. kuruluş yıl dönümü münasebetiyle 'kardeşlik' gezisi organize edildi. 

    Konseyin Genel Başkanı Mehmet Ali Dim liderliğinde yürütülen bu ziyaret, medya mensupları ile kardeş Azerbaycan halkı arasındaki gönül bağını daha da güçlendirdi.
    Sözün ötesinde hissedilen bir kardeşliğin, tarihe tanıklığın ve vefanın buluşma noktası oldu bu yolculuk.




    Gence: Tarih, Kimlik ve Kardeşlik

    Azerbaycan’ın ikinci büyük şehri olan Gence, sadece taşlarla, binalarla değil; şiirle, şehadetle ve sadakatle inşa edilmiş bir kimlik...
    Kura Nehri’nin kıyısında kurulmuş bu kadim şehir; İslam dünyasının en büyük şairlerinden biri olan Nizâmî-i Gencevî’nin memleketi olarak da bilinir.
    Nizâmî’nin kaleme aldığı Hamse (Beşlik) adlı mesnevi serisi, sadece Azerbaycan edebiyatı değil, tüm Doğu medeniyeti için bir zirvedir.




    Cuma Mescidi: Asırlık Dinginlik

    Gence’deki ilk durağımız, şehrin tam kalbinde yükselen Cuma Mescidi (diğer adıyla Şah Abbas Camii) oldu. 1606 yılında Safevî hükümdarı I. Abbas tarafından inşa edilen bu görkemli yapı, döneminin klasik mimarisinin tüm zarafetini taşıyor.
    Şu anda kapsamlı bir tadilattan geçse de, mescidin duvarlarında asırlar öncesinden gelen duaların, huzurun ve teslimiyetin izleri hâlâ hissediliyor.




    Nuri Paşa’nın İzinde: Türk-Azerbaycan Kardeşliğinin Ölümsüz Hatırası

    Günün en sarsıcı ve bir o kadar da gurur verici noktası, Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa’nın bir dönem kaldığı evi ziyaret etmek oldu.
    Bu ev, TİKA tarafından restore edilerek bir müze ve sergi evine dönüştürülmüş durumda. İçeride, 1918’de Ermeni ve Bolşevik işgaline karşı Azerbaycan halkının yardımına koşan Osmanlı askerlerinin efsanevi komutanı Nuri Paşa’nın hayatı, mücadelesi ve kardeşliğe adanmış ömrü anlatılıyor.



    Nuri Paşa'nın yatağı..

    Nuri Paşa, Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın kardeşi olup, 1918’de Osmanlı ordusuna bağlı olarak kurulan Kafkas İslam Ordusu’nun başında Azerbaycan’a geldi. 15 Eylül 1918’de Bakü’nün işgalden kurtarılmasıyla sonuçlanan büyük zaferin başkomutanıydı. Ancak o yalnız değildi…



    Nuri Paşa ve evine konuk olduğu Nağıbey Şeyhzamanlı’nın heykelleri.. Nağıbey aslında Nuri Paşa'dan uzun olmasına karşın heykeli ondan kısa yapılmış. Nedenini torunları açıkladı: Biz böyle büyük bir insanın yanında dedemizin ondan uzun görünmesini istemedik.

    Gence Türk Şehitliği: Türkiye’nin Her İlinden Gelen Azizler

    Nuri Paşa’nın izini sürdüğümüz bu yolculukta bir başka kutsal mekâna daha uğradık:
    Gence Türk Şehitliği.

    Bu şehitlikte, Türkiye’nin dört bir yanından Balıkesir'den Antalya'dan, Konya’dan, Karaman’dan, Erzurum’dan, İzmir’den, Manisa’dan ve daha nice şehirden gelen Osmanlı askerlerinin isimleri yazılıydı.
    Burada toprağa düşen her bir nefer, sadece Azerbaycan’ı değil, aynı zamanda kardeşliğimizi, birliğimizi ve tarihsel bağlarımızı savundu.




    Kitabe üzerindeki isimleri okudukça, tarih kitaplarında birkaç satırla geçilen olayların ne kadar büyük bir fedakârlık ve imanla yaşandığını bir kez daha anladık. Her bir taş, bir hikâye; her bir isim, bir yemin gibiydi.


    Azerbaycan-Ermenistan savaşı şehitlerinin fotoğrafları yol boyunca sıralanıyor.

    Birinci Günün Ardından: Hatıralarla Yüklü Bir Sessizlik

    Gence, sadece bir şehir değil; bir hafıza, bir vefa ve bir direniş mekânıydı. Gence’nin sokaklarında dolaşırken, Osmanlı’dan kalan o derin izler, bize bir gerçeği tekrar hatırlattı:



    Şah İsmail'in büstü

    “Kardeşlik, ortak geçmişin değil; ortak fedakârlığın meyvesidir.”

    Bu yolculuğun ilk günü bize şunu öğretti: Tarih yalnızca geçmişte yaşanmaz, bazen şimdiye yansır ve omuzlarımızda bir sorumluluk olur. İşte biz bu omuzlardaki sorumluluğu hissederek ayrıldık Gence’den…


    Devam edecek...

    YORUMLAR

    • 0 Yorum