• Reklam

DEVA İl Başkanı Ösen: Babacan bana dedi ki..

DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen, mansetturkiye.com’a siyasete neden girdiğini, hedeflerini, partisinin neler yapacağını anlattı.

DEVA İl Başkanı Ösen: Babacan bana dedi ki..
27 Aralık 2020 - 20:54 - Güncelleme: 28 Aralık 2020 - 11:58


Manşet Türkiye İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Hasan Çölmekçi’nin sorularını yanıtlayan Seda Kaya Ösen, henüz 4 aylık siyaset macerası ve 2.5 aylık DEVA Partisi İl Başkanlığı göreviyle ilgili aktarımlarda bulundu. Yerel siyasete de giren Başkan Tunç Soyer, CHP’li ilçe başkanlarıyla görüşlerini açıkladı. İzmir için düşüncelerini dillendirdi. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın il başkanlığını ilk teklif ettiği görüşmede konuşulan o ayrıntıyı da anlatan 41 yaşındaki iş kadını Seda Kaya Ösen, özel yaşamıyla ilgili de bilgiler verdi. İşte o röportaj:



Siyasete neden girdiniz? Önceden böyle bir düşünceniz var mıydı. Ve siyaset yapmak için neden DEVA’yı tercih ettiniz? Çünkü bildiğim kadarıyla siz CHP kökenli bir ailedensiniz.

Uzun yıllardır Sivil toplum kuruluşlarında görev alıyorum. STK’ları topluma yararlı yerler olarak gördüğüm için buralarda çalıştım. Fakat Türkiye'de ne yazık ki sivil toplum örgütleri aynı medya gibi hakiki gücünde değil. Yani aslında dördüncü güç olarak anılıp, devletin kademelerinde etkin değil. Sivil toplum, Türkiye'de çok geç kurulmuş kurumlar. Türkiye'de 1980 sonrası Özal döneminde kuruldular.

Son 10-15 yıldır etkinlikleri azaldı. Onun için de, Türkiye'ye fayda sağlamak için, bir etki yaratmak, elimi taşın altına koymak için bir şekilde şartlar beni siyaseti düşünmeye itti. Fakat çok uzun süredir böyle bir düşüncem olmasına rağmen hiçbir zaman tam olarak değerlendirmedim. Daha önceleri yerel seçimler zamanı böyle görüşmelerim olmuştu, Cumhuriyet Halk Partisi'nden, Demokratik Sol Parti'den teklif geldi. Fakat bu düşüncelerim hiçbir zaman ciddi bir seçenek gibi olmadı, Deva Partisi'ne kadar. Deva Partisi'ni tercih etmemin sebebi öncelikle bir kadro hareketi olduğuna inanmam. Çünkü artık ben lider ve arkasından gelen kitleler olayına hiç inanmıyorum. Siyasette bunun döneminin geçtiğine inanıyorum. İş hayatında zaten geçti bu dönem, böyle bir olay göremezsiniz artık. Siyasette de artık bunun geçtiğine, geçeceğine inanıyorum.



Türkiye için liderin etkisinin azaldığı bir parti nasıl olacak?

Yeni jenerasyonun beklentisi bu, elini taşın altına koymak. Çoğulcu bir demokrasiyle yönetilmek. Bunlara çok inanılıyor. Hem iş hayatında, hem de siyasette bu dönem gençler için değişti. Deva Partisi böyle bir hareket, bir kadro hareketi. Bazı prensipler var ve bu prensiplerle değerlerin peşinden giden kadrolar var. Yani bir lidere biat eden kadrolar yok.
Deva Partisi'nin kadrolarının en büyük özelliği iyi insan olmak ve işinde iyi insan olmak. Siyaseti işinde iyi olan insanların yapması gerektiğini savunuyor.

Size Demokrasi ve Atılım Partisi DEVA’ya katılmanız için teklif kimden geldi. Bizzat Genel Başkan Ali Babacan mı?

İlk etapta Deva Partisi kurulurken komisyonlar oluşturulmuştu. İzmir Komisyonu da vardı ve bu komisyonun başında da Sayın Abdurrahman Bilgiç vardı, şu anda Dış Politika ve Güvenlikten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Onun olduğu bir komisyon vardı. 7 veya 8 kişi. Onların vasıtasıyla bana ilk teklif geldi. Daha sonra da online görüşmeler yaptık ve sonrasında Ankara'ya gittim, orada Sayın Genel Başkanımız Ali Babacan teklif etti.



Genel Başkan Babacan, o görüşmede size tam olarak ne dedi?

Yani zaten mülakatlar üzerine gitmiştik. Beni önceden de EGİAD başkanlığı yaptığım dönemden tanıyordu ama çok az. Ege toplantısında kendisini ağırlama şansı bulmuştuk ve orada yemek masasında sohbet etmiştik. Bizim o zamanki toplantımızın konsepti Melek Yatırımcılık Ağı kurulmasıydı ve kendisi de bu konuda o zamanlar Ekonomiden Sorumlu Bakan olduğu için çok ilgilendi. O zamanlardan aynı sayfada olduğumuza dair bir fikrimiz oluşmuştu. Kendisi Seda Hanım 'İzmir'i size vermek istiyoruz, sizin il başkanı olmanızı istiyoruz, fikirlerimizin uyuştuğunu düşünüyoruz, bu pozisyona da yakışacağınızı düşünüyoruz' dedi.


DEVA Partisi'nin diğer partilerden farkı ne? Yani Genel Başkanınız AK Parti’de siyaset yapmış biri.

DEVA Partisi'ne başvuran 160 bin kişiye; 'Daha önce hangi partiye oy verdiniz' sorusunun sorulduğu bir anket yollanmış. 20 bin kişi cevap vermiş. Yüzde 40'ı Ak Parti'ye, yüzde 25'i Cumhuriyet Halk Partisi demiş, diğerleri yüzde 10 MHP, İyi Parti, HDP şeklinde gidiyor. Yani şunu söylemek istiyorum; şu anda Deva’ya gönül veren insanların dağılımı, Türkiye'nin tümü. Diğer partilerden en büyük farkımız bu. Diğer partilere baktığımızda belli bir mahallenin partisi olduğunu görüyoruz. Yani belli bir inancı, belli bir hayatı, hayata karşı görüşü olduğunu görüyoruz. Tabii ki öyle partilerde o kimliğin içindeyseniz var olabiliyorsunuz veya karşı tarafın ne kadar düşmanlaştırdığınızla. DEVA Partisi'nin farkı, böyle bir kimlik partisi değil. Özetle, Özal'ın zamanında yarattığı bir orta yolcu ve herkese eşit mesafede olan bir parti.

Kutuplaşmış bir siyaset ortamında bunu başarabilecek misiniz?

Sizin de dediğiniz gibi siyaset çok kutuplaşmış durumda. Mesela Türkiye genelinde muhalefet partisi, iktidarın yaptığı hiçbir şeyi iyi olsa bile iyi olduğunu söyleyemiyor. Aynı şey İzmir için de geçerli. Birçok şey iktidar partisiyle muhalefet arasında sadece sürtüşmek için yapılamıyor. Bizim muhalefet tarzımız daha yapıcı bir muhalefet. Doğru bulduğumuzu doğru yapıp ülke için, şehir için, insanlar için desteklemek, yanlış bulduklarımızla ilgili yorumlarda bulunmak üzerine kuruyoruz. Sadece muhalefet olmak için muhalefet olmak amacımız değil.



Şu andaki İzmir yönetimi sizce nasıl? İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i nasıl değerlendirirsiniz?

Ben açıkçası Tunç Başkan'ın İzmir için çizdiği Akdeniz Yıldızı hedefinin doğru bir hedef olduğunu düşünüyorum. Yani İzmir'in gerçekten Akdeniz'in diğer Marsilya gibi, Valensia gibi diğer kentlerle beraber anılması çok olası ve İzmir'e çok faydası olacak bir hedef. Ama tabii sadece hedef koymakla bitmiyor. Bu hedefe ulaşmak için disiplinli bir çalışma, proje ve strateji, çalışma programı olması gerekiyor. O konularda ne kadar başarılı olduğu bence birazcık tartışılır.

İzmir'e verdiği sözleri tutabiliyor mu?

Yani tabi pandemi dönemindeyiz ama çok tutabildiğini de düşünmüyorum. Kaç tane İzmirli, CHP'li ilçe belediyelerinin yaptığı güzel hizmetler için oy veriyor bence tartışılır. İdeoloji için oy veriliyor. Onun için de ben seçilen belediye başkanlarının da bu hizmeti halka verme ihtiyacı duyduğunu düşünmüyorum. Nitekim zaten yapılan hizmetlere bakarsanız öyle bir hizmet etme veya o çıtayı bir yukarı çıkarma anlamında bir çaba olduğunu düşünmüyorum. Yani sonuçta İzmir ne yazık ki çantada keklik olarak görülüyor Cumhuriyet Halk Partisi tarafından. Ama ben İzmirli’nin demokrasiye, adalete ve kendi özgürlüklerine dayanarak oy verdiğini düşünüyorum. Biz de bunu değiştirmeye geliyoruz.

Yani illa demokratik olduğumuz zaman veya işte azınlık haklarına ve özgürlüklere önem verdiğiniz zaman, illa kötü belediyeci olmanız veya yolsuzluğa karışmanız gerekmiyor. Hem dürüst olup hem iyi hizmet verip hem de aynı zamanda laik Türk Cumhuriyeti'ne sahip çıkabilirsiniz ve Atatürkçü olabilirsiniz. Bunların hepsini bir arada olması mümkün. DEVA bunu göstermek için geliyor. Dürüstçe çalışmak da bir ibadettir.

Başkan Soyer'in göreve geldiği günden bugüne yaptığı icraatlara 10 üzerinden kaç verirsiniz?

On üzerinden altı..




Kırmızı çizginiz nedir? Önce siyaset açısından, sonra da özel hayatınızda?

Benim siyasette kırmızı çizgim; Cumhuriyet değerleri. Yani Atatürkçülük ve Cumhuriyet değerleri. Benim kırmızı çizgim en önemli birinci kırmızı çizgim. İkincisi de dürüstlük ve liyakat. Yani biraz önce bahsettiğimiz gibi benim olduğum bir yerde yolsuzluk olmasına izin vermem. Ben bunun teminatını veririm. Öyle bir şey gördüğüm anda da müdahale ederim. Ya da kendim çeker giderim. Türkiye'de siyaset ne yazık ki yozlaşmış durumda ve siyasi olarak da, bu işi meslek olarak uzun yıllardır yapanlarda da böyle bir kitle de var. Yani siyasi partiyi bir geçim kapısı olarak gören, bunu bir meslek olarak edinen insanlarla dolu siyaset. Tabii insanın iyisi kötüsü olduğu gibi siyasetçinin de iyisi kötüsü var.


Biz de zaten yüzde 50 daha önce hiç siyaset yapmamış kişiler olması için kota koyduk. Böylece siyasete yeni bir soluk katmış oluyoruz. Yani hiç bugüne kadar siyasete girmemiş insanlar girsin ki, bir değişim başlasın.
Özelde de kırmızı çizgim dürüstlük. İkiyüzlü ve yalancı insanlara çok tahammülüm yoktur. Ben tabi çok düz bir insanımdır, belki de ondan biraz. Aslında politikada çok aranan bir özellik değil tabi bu kadar düz olmam.

İzmir’de partinize ilgi nasıl?

4 bin kişi İzmir'de Deva Partisi'ne ulaşmak istemiş. Sosyal medyadan, telefonla ulaşanlara tek tek dönüyoruz. Görüşlerini dinliyoruz, karşılıklı olarak kendimizi anlatıyoruz. İlçelerde aktif olarak çalışmak isteyen kişileri davet ediyoruz. Bir mülakat şeklinde değil de karşılıklı bir sohbet ile. Biliyorsunuz ki biz insanlara kendimizi anlatamıyoruz medyaya çıkamadığımız için. Sadece internette yer bulabildiğimiz için ismimizi duymamızın tek yolu budur. Bunun için ulaşabildiğimiz kadar çok insana ulaşmaya çalışıyoruz.

Peki hobileriniz neler? Seda Kaya Ösen nelerden hoşlanır? Spor yapar mı? Tercih ettiği yemekler neler?

Ben seyahat etmeyi çok seven bir insanım. Yeni yerler görmek bana çok büyük keyif veriyor. Boş zamanlarda da gezdim hep. Şu anda artık öyle bir şey kalmadı hayatımızda pandemi nedeniyle.

Tüm istediğim yerleri tabi gezemedim bu zamana kadar. Küçük çocuğum ve yoğun iş hayatım ne yazık ki buna imkan vermedi ama inşallah ilerki zamanlarda yaparım. Bu konuda bir hayalim var. Mesela bir Avustralya'ya gitmeyi çok isterim, Afrika kıtasındaki ülkeler de aynı şekilde..
Onun dışında yemek olarak, Çin mutfağı, İtalyan mutfağı, Türk mutfağını severim; yani hiç yemek ayırmam.
Kitap okumayı çok severim, kitapla ilgili küçük bloglara katılırım. Özellikle roman yazarlarını takip etmeye çalışırım. Bu aralar araştırma kitapları siyasetlerini tarihle ilgili biraz bana yeni bir pencere açsın diye onları okuyorum.

Sporda da daha çok yürüyüş, bisiklet. O tarz, çok renkli bir şey yok yani.

Nasıl bir yöneticisiniz?


Onu arkadaşlara sormak lazım ama şöyle söyleyebilirim; özgürlükçü ortamı yaratmaya çalışıyorum. Çünkü iyi fikirler sadece özgürlükçü ortamlarda ortaya çıkıyor. Yani baskı bazında olan yerde fikir de çıkmıyor. Ancak disiplinli bir yöneticiyim ve çoğulcu demokrasiye çok inanan bir insanım. Çok görev delege ederim ve delege ettiğim görevi takip ederim. Yani bir görev veririm, hiç rahatsız etmem o insanı ama yapılıp yapılmadığını mutlaka kontrol ederim.

Onun dışında yükü paylaşmayı çok severim
. Çünkü insanlar yük aldıkça zaten daha iyi çalışıyorlar. Yani sadece her şeyi ben yapacağım gibi bir şeyi hiç yoktur. İyi bir takım kurucusu olduğumu düşünüyorum. Bence benim en başarılı olduğum konu. İyi bir takım kurucusuyum ve takım oyunu oynatmak üzerine de çok çaba sarf ederim. Yani kimsenin dışarıda kalmasına izin vermemeye çalışırım. Herkes kendini oyunun içinde hissetsin, bu bütünün parçası hissetsin. Burada da tabii ki şu anda siyasette bu daha zor bir şey, çok değişik insanlarla beraber çalışıyorsunuz. EGİAD, aşağı yukarı yaş grubu aynı eğitimleri benzer kişiler. Burada çok geniş bir yelpaze var. Fakat bu işe girdiysek bunu da yapabiliyor olmanız gerekiyor. Onun için de çabamız var.


Klasik böyle parti ortamı falan öyle şeyimiz yok. Modern bir çalışma ortamımız var.

Siyaset iş hayatınızı etkiledi mi?

Ailemin otelleri var. Ben de orada çalışıyorum. Yani hayatımızı, iş hayatımızı da pandemi etkiledi bildiğiniz gibi. Pandemi yüzünden turizm sektörü şu anda bitme noktasında. Çok kötü günler geçiriyoruz. Şu anda da dediğim gibi yarım gün orası, yarım gün burası olarak idare etmeye çalışıyorum.

İzmir için düşündüğünüz
en önemli proje nedir?

Bence en önemli proje İzmir'in en önemli sorunu olan depremdir. Bence bunu hepimiz gördük. Çünkü şimdi bir de biliyorsunuz çok fazla binaya hasar verildiği için can kaybının dışında çok ciddi bir bina değişimi oldu.


Şimdi Karşıyaka'da, Bayraklı'da, Bornova'da Alsancak'ta çok fazla hasarlı bina var ve bunların değişimi söz konusu. Buralar baya şantiye alanına dönecek. Yani bunu İzmir nasıl planlayacak ve nasıl yapacak oturup göreceğiz. Bence çok önemli.

Yerel yönetimde tek başına olabilecek bir şey değil, bu bakanlıkla ortak olarak yapılacak. Çünkü katlarla ilgili imar sorunları var. Bu insanlar nasıl finanse edecekler? Emekli maaşıyla geçinen insanlar var. Bunlara bir çözüm üretilmesi gerekiyor. Yani bu sadece tek başına İzmir Belediyesi'nin yapabileceği bir şey değil.

Ruhsatsız veya yıkılacak raporu verilen bir çok bina var. Liyakatsiz yönetimler gelip geçmiş. Yani işin ehli olan insanlar gelmemiş ya da farklı çıkarları olan insanlar gelmiş. Siyasetin bu zümreden kurtulması gerek. Onun için biz buradayız.

Türkiye'nin zaten en büyük sorunlarından biri yolsuzluk ve rüşvet.

Bu kentsel dönüşüm için çok ciddi çalışılarak, özenerek yapılması lazım. Bunun da bir ranta dönmüyor olması lazım. Çünkü artık Türkiye'de her şey, her şey bir rant fırsatı olarak görülüyor. Çok acı.

Ben şu anda hala BASİFED Yönetim Kurulundayım. Toplantılara giriyorum, katkımı sunuyorum ama aday olduğumda hemen başkanlık görevinden istifa ettim. Başkan demek temsil demektir. Yani bir insan iki yeri temsil ederek ne kadar tarafsız olabilir ki? Etik değil.



SEDA KAYA ÖSEN KİMDİR?

İş kadını Seda Kaya Ösen, 9 Eylül 1979 tarihinde İzmir’de dünyaya geldi.
Orta öğretimini 1990–1997 yılları arasında İzmir Amerikan Lisesi’nde tamamladı.
Seda Kaya Ösen, Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezuniyetinin ardından 2003–2005 yılları arasında İzmir Ekonomi Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Bölümü’nden yüksek lisans derecesi aldı. 2006 yılının Temmuz ayında mesleki gelişim programı kapsamında ABD Cornell Üniversitesi’nde Foodservice Yönetimi Sertifika Programına katıldı.
Seda Kaya Ösen, 2001–2003 yılları arasında İstanbul Rafineri Reklam Ajansı’nda marka temsilcisi olarak çalıştıktan sonra 2003 yılından DEVA İl Başkanı olana dek turizm, otelcilik, tarım ve gayrimenkul yatırımı alanında faaliyet gösteren aile firması olan Kaya Grubu’nda Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevinde bulundu.
Ege Genç İşadamları Derneği (EGİAD) Yönetim Kurulu Başkanlığı da yapmış olan Seda Kaya, Türkiye Genç İşadamları Dernekleri Konfederasyonu (TÜGİK) Yönetim Kurulu Üyeliği, İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu Üyeliği, İzmir Başkanlar Kurulu Üyeliği, İzmir Kalkınma Ajansı Kalkınma Kurulu Üyeliği ve BASİFED Başkan Vekilliği görevlerinde bulundu.
Seda Kaya Ösen, Ocak 2018'de BASİFED Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildi. DEVA İl Başkanı olunca istifa etti. Şu an BASİFED ve TÜRKONFED yönetim kurulu üyeliği yapıyor.


YORUMLAR

  • 0 Yorum