GÜNÜN NOTLARI

İsmail SERT

Yaşadığımız çağda ‘Günün Notları’ diyerek başladığınız yazı, bittiğinde ‘Dünün Notları’ halini alıyor. Ancak 14 Aralık, önümüzdeki günlerde hep geri dönüp bakacağımız, referans vereceğimiz kritik bir tarih.

İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nin İmamoğlu hakkında verdiği kararın  hatırı sayılır üç akademisyen bilirkişinin ‘suçun unsurları oluşmamıştır’ raporunun aksi yönünde olması önemlidir. Not edilmesi ve akılda tutulması gereklidir.

Yargıya müdahale edildiği yönündeki algı, bugünlerde kamuoyunu ‘gerçekten daha gerçek’ olarak sarmış durumda. “Mahkeme hiçbir baskı altında kalmadan karar vermiş olamaz mı?” sorusu, gürültü arasında kayboluyor. Üstelik iktidar, kendisi aleyhine işleyeceğini herkesin bildiği böyle bir sonuç için neden baskı yapmış olsun?

Mahkemenin kararına İmamoğlu Akşener ikilisi o kadar abartılı sevindiler ki; anlattıkları ‘mağduriyet hikayesi’ ile verdikleri fotoğraf hiç uyuşmadı. Hâttâ ayıp bile kaçtı. Dahası; bu beraberliğin ‘ittifak içi ittifak’ haline geldiğine dair yorumlar yapıldı. Bu yorumlar, Altılı Masa’nın işleyişinde kalıcı hasar bırakır mı? Bu yakınlaşma Altılı Masa’nın tutkalı mı olur? Yoksa yangın mı çıkarır? Onu da zaman içinde göreceğiz.

İmamoğlu, 15 Aralık günü öğle saatlerindeki temel atma töreninde üstüne basa basa, “Kimsenin hakkını yemedim. Hakkımı da yedirmeyeceğim” dedi. Bu çıkışın 360 derecelik bir açı ile yorumlanmasının doğru olacağını düşünüyorum. Elbette siyaseten doğal rakibi olanlara seslenmiştir. Ancak partisi içindeki ya da altılı masa çevresindeki muhaliflerine de esaslı bir pay düşmektedir.  

Erdoğan’ın ve İmamoğlu’nun hikayeleri üst üste bindirildiğinde ‘bire bir’ uyduğunu  ifade edenler, sözlerinin ciddi bir hata payı içerdiğini görmelidirler.
Erdoğan o dönemde, uzun yürüyüşünü bir kavşak noktasına getiren, sürecin tartışmasız tek aktörü idi. Oysa İmamoğlu ‘öne çıkan’ olsa da ‘tek aktör’ değil. Kararlarını kendi başına alma, tavırlarını kendi iradesiyle örme şansı yok.

Erdoğan’ın başarısını, sadece başlangıçtaki mağduriyetle izah etmek de insaflı değil. Belediye başkanlığındaki başarısı, sonrasındaki muazzam emeği ve öncülük ettiği büyük dönüşümler göz ardı edilemez.

Bu kararın kazananı-kaybedeni ayrımını sert biçimde yapmak, kazananı kaybedeni netleştirmek kolay gibi görünse de değil. İmamoğlu’nun hikayesi Erdoğan’a benzeştiği yerden mi, yoksa ayrıştığı noktadan mı yürüyecek? Bu da henüz açık değil.

Mahkeme verdiği kararla, Altılı Masa’nın aday belirleme sürecine bir değişken daha eklemiş oldu. Bu değişken, masanın dengesini ne kadar bozar? İşleyişi hepten kaotik hale mi getirir? Bunlar da sorulması ve takip edilmesi gereken sorular.

İmamoğlu için artık ikili bir sistem işliyor: Artık başı üstünde yargının kılıcı sallanıyor. Her an inebilir. Beklenmedik bir anda, seçim sürecinin geri dönülmez bir aşamasında karar kesinleşebilir. Ya da hiç gelişme olmayabilir, son karar genel seçimden, hâttâ 2024’deki yerel seçimden sonraya kalabilir. Bu ihtimal hesaplarının yönetilmesi, her açıdan ustalık istiyor.

İmamoğlu, algı yoluyla oluşmuş olsa da mağduriyet rüzgarını arkasına aldı. Bu rüzgar her an kesilebilir. Çünkü kararın sıcağında oluşan/oluşturulan mağduriyet, nihayetinde bir algı. Bu aşamada gerçek bir mağduriyet yok. İmamoğlu görevinin başında. Altı ay içinde yapılacak Cumhurbaşkanı seçimlerine aday olabilir mi? Elbette olabilir.

CHP kanadında Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı özellikle önemseniyor. Çünkü
seçimin hemen ardından Kılıçdaroğlu’nun sürekli ertelediği kurultay toplanacak. Kurultaydan kimin Genel Başkan çıkacağı ise Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucuna bağlı. O sebeple CHP içinde bütün hesaplar ikili yapılıyor. Dolayısıyla işler diğer partilere göre daha karmaşık ve daha yıpratıcı.

Dün (15 Aralık Perşembe) Saraçhane meydanında 5 Genel Başkan ve bir Genel Başkan Vekili ve tabii ki İmamoğlu gırtlaktan gelen sesleriyle miting konuşmaları yaptılar. Estiler, gürlediler. Dünün iklimi o idi. Ancak bugün, sakinlikle söylenecek olanları söyleme ve tabii ki ‘Altılı Masa’ denkleminin içinden çıkma zamanı. Dünkü kolaydı. Bugünkü ve bundan sonrası zor görünüyor.