HER YER KEDİ, HER YER MAMA

Fatma BAŞALP AKÇAY

 

Sabah uyanıp şöyle pırıl pırıl bir İzmir sabahı görmek için balkona çıkıyorum..

Ne göreyim… Ellerinde mamalar, “o köşe senin, bu köşe benim” gezen kadınlar, erkekler... 

Öncelikle bu yazıyı nasıl yazsam diye çok düşündüm. Çünkü konu çok hassas ve her yere çekilebilecek türden. Zira yanlış anlaşılabilir, bir anda hayvan düşmanı ilan edilebilirsiniz.

Yanlış anlaşılmaktan endişe duymama karşın “yazmalıyım” dedim ve kolları sıvadım..

Aklımı bir sürü soru geldi.

Bu hayvan sevgisi nereden yapıştı üzerimize?

Evet, hemen hepimiz mahallemizdeki kediyi-köpeği severdik.. Onlara artan yemeklerimizi verirdik..

“Kızım-oğlum git şunu bahçenin köşesine dök, kedilerimiz veya köpeklerimiz yesin” lafını duymayanımız yoktur..

Şimdilerdeyse herkesin elinde mama poşetleri.. İyi de bu sektör nasıl büyüdü böyle? Ekmek-su gibi ne zaman çoğaldı bu mama markaları ?

Envai çeşit mamalar, ayrı ayrı gramajlar… Gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum.

Avrupa'nın herhangi bir şehrinde gezerken bir tane bile sahipsiz hayvan görmediğim halde, ülkemde neden bu kadar bol? Karşılaştırmayı yaradılış olarak sevmem fakat bazen bir şeyleri anlamak için bolca karşılaştırma yapıp gözlem ve sonuçlar elde edersiniz.. Yani adamların sokaklarında tasmasız hayvan gezmezken bizde neden bu kadar başıboş hayvan var?

Hangimiz medeniyiz? Onlar mı biz mi? Hangimiz daha çok hayvan seviyoruz onlar mı biz mi?

Çok soru oldu biliyorum ama mama bırakılan yerlerin pisliği de çabası..

Belediye temizlik görevlisi zaten doğru dürüst temizlemiyor… Ya da bunları temizlemek onların görevi midir?

Nedir bu “illa da besleyeceğim” diyen insanların ortak özelliği? 

Aslında belediyeler gördüğüm kadarıyla belli noktalara metal kaplar bırakıyor.. O kapların içine mama, su ya da yemek artığı konulabilir. Yani her yere yemekleri boca edip yağlı kaldırımlar yaratmaktansa, o noktaları bulmak ve gitmek bence daha iyi olacaktır..

Son olarak; bazen yanıbaşımızdaki insanlara “günaydın, nasılsın, günün nasıl geçti” diye sormazken… Neden kedi, köpeklerle toplum olarak bu kadar ilgiliyiz? Yoksa dili olmayan canlıları sevmek daha mı kolay?