Yaşamak bir zanaat Ne mutlu bu zanaatı icra edenlere . Hayat çoğu zaman çekilmez oluyor, insanlar çok zorluklarla yaşamını sorunlarla, problemlerle boğuşarak sürdürmeye çalışıyor .Bakıyorum ediyorum da işsizlik sorunları ,ekonomik sorunlar gelecek kaygısı , insanları strese sokuyor .Hangi meslekten olursa olsun insanlar iş bulamayınca , mesleğinin de itibarsızlaştırma uğraşlarını görünce kendisine duyulan güvenirliğini yitiriyor .Bu sorunları duyunca görünce içim daralıyor kendimi sokağa parka , pazara atıyorum
Pazar alışverişlerim yaşamıma renk katar . Pazar alışverişlerimi her hafta veya iki haftada bir yöremizde kurulan semt pazarlarına gidiyorum . Gittiğimde de satıcılarla konuşmayı , getirdiği ürünleri satmak için nasıl uğraş verdiklerini zevkle seyrediyorum. Ürünlerinin arasından şark kurnazlığı ile çürük, çarık işe yaramayanları da poşetlerime koymalarına da aldırmıyorum , kızmıyorum da. Satıcıların Paraları alırken de ‘’siftah senden bereket Allahtan’’ deyişlerine ve paraları ceplerine yerleştirirken yüzlerindeki mutluluk ifadelerini izlemek de beni mutlu ediyor. Komşularım bana: ‘’Pazarın uçlarında kurulan sergilerden satın alırsanız ürünleri hem ucuz hem de taze olur ‘’diye akıl verdiklerinden ben de pazarın giriş ve çıkış yerlerinde bulunan satıcılardan ihtiyaçlarımızı gidermeye özen gösteriyorum Bu bağlamda girişinde bulunan bir soğan satıcısını görünce satıcıya ‘’ 2 kilo satın almak istiyorum ,lütfen soğanların sağlıklı ve iyilerinden koyunuz, ben hanımdan korkarım, eğer soğanlar çürük olursa hanım beni evden kovar ‘’deyince satıcı ‘’ ben hanımından korkan herife soğan satmam ‘’ dedi. Ve soğanını bana satmadı .Satıcıya siz hanımınızdan korkmaz mısınız?’’ deyince bana '' Ben hanımdan niye korkayım , dayak cennet çıkma, ben eşimi döverim de severimde, eğer dediğimi tutmazsa, evimden de kovarım ve alırım yenisi de ‘’ diye cevap verdi , hanımlar adına satıcının sözlerine üzüldüm ve kişiye senin tahsilin ne hangi okulu bitirdin diye sorunca bana ‘’ilk okul terk hayat mektebinden mezunum git başımdan ‘’dedi ve beni kovdu İçimden de ‘’keşke İstanbul sözleşmeleri iptal edilmeseydi ‘’ dedim. Bu kez diğer bir soğan tezgahına vardım ve bu kişiye de aynı sözleri söyledim ,satıcı bana ‘’ beyefendi hanımdan korkmayanı Allah çarpar dedi ve ardından da soğanlarınızı siz seçin ‘’dedi. Ben de bu güzel söze karşılık seçmedim ve ‘’ siz seçin de bana verin’’ dedim. Satıcı seçti ve bir poşete koydu, satıcıya ‘’ affedersiniz bana karşı çok güzel bir davranış sergilediniz , tahsiliniz ne ‘’diye sorunca bana ‘’ ben Siyaset Bilimi ve Kamu yönetimi Bölümünden Mezun oldum ama işsizim kayınpederimin tezgahında çalışıyorum çok şükür eve bir çorba parası götürüyorum’’ dedi. Lisan biliyor musun ? ‘’Fazla değil'' dedi ve sonra Eğitim Gördüğüm Bölümde yeterli sayıda profesör hocalarınız yoktu ama çoğu derslerimize asistanlar ,yardım doçentler veya doçentler giriyordu dedi ve ekledi ama güzel binalarımız vardı ‘’dedi Anladım diyerek lafı uzatmadan yanından ayrıldım
Satıcının konuşmaları anlamlıydı, sözleri beni etkiledi Delikanlı çok iyi eğitim almamış ama sevimli birisiydi dedim .Eğitim kurumlarında derslerin donanımlı ve yeterli sayıda bilgili görgülü ,donanımlı öğretim üyeleri tarafından verilmemesi ülkemizin en önemli sorunlardan birisi. Çünkü ülkemizde çok sayıda üniversite var, ama oralarda ders verecek özellikli, yetkin ,yetişmiş , bilgili donanımlı sayıda ihtiyaçlara cevap verecek sayıda akademisyenlerimiz yok diyerek içimden , Üniversiteli Soğan satıcısının yanından ayrılarak Pazarın ortalarına doğru yeşillik satan sebze satan satıcının tezgahına vardım ,ben ‘’domates, biber, marul, fasulye salatalık almak istiyorum‘’ deyince ,efendim ‘’her birinden birer kilo versem olur mu’’ dedi. Ben de olur ama sormak istiyorum ‘’bunlara ilaç atıldı mı? söyler misin’’ deyince bana ‘’efendim bu pazarda ilaçsız ne meyve ne de sebze bulabilirsiniz, eğer size ‘’benim tezgahımın ürünlerinde ilaç yok derlerse sakın inanmayın’’ dedi. Satıcının konuşmasını beğendim ona ‘’senin ağzın hem güzel ve hem mantıklı laf yapıyor, lise mezunu musunuz? ‘’ hayır ben’’ Ziraat Mühendisiyim, işsizim devlette iş aradım bulamadım, ilaç firmalarında çalışmak istedim az para verdiler bende burada amcamın yanında tezgahtar olarak çalışıyorum. Umut kesilmez tekrar sınava gireceğim, öğretmen olmak için de Millî Eğitim Bakanlığına da baş vuracağım’’ dedi ve ekledi “ülkemizde 44 adet Ziraat Fakültesi var , her yıl da yaklaşık 5 bin meslektaşımız mezun oluyor. Doğal olarak ihtiyaçtan fazla tarım mühendisi olunca iş bulmak hayli zor. Duymuşsunuzdur veya okumuşsunuzdur ülkemizde işsizlik ile Ziraat Mühendisliği mesleği birlikte sözü edilmeye başlandı . İşsiz oluşumuzun suçu ve kabahati ben de değil, planlı programlı şekilde ziraat fakültelerini tarımsal bölgelere göre inşa etmeyen, ettirmeyen hükümetlerindir dedi ve ekledi Ülkemizin taş çatlasın 10 Ziraat Fakültesi gerek ,diğerlerine gerek yok ‘’dedi. Haklısınız diyerek ve teşekkür ederek tarımcının da yanından ayrıldım.
Şimdi sıra meyve satın almaya geldi pazarın ucuna yakın yerindeki güzel ve temiz giyimli sakalını kesmiş, bir tezgahtarı gördüm. Ondan portakal limon kivi ve kuruyemiş satın aldım. Ayrılırken ona ‘’siz çoğu satıcıdan farklısınız bakımlısınız, tıraşlısınız , giysilerinizi temiz gördüm ‘’deyince ben‘’ atanamayan bir öğretmenim, mesleğimi yapamıyorum efendim, ben mesleğim icabı güzel giyinirim, tüketicileri de öğrenci olarak görüyorum dedi ve ekledi inanın bu ürünleri halden pahalı alıyor patron, bizde ürünlerimizi pahalıya da satıyoruz sizlerde pahalı meyveler satın alıyorsunuz dedi pahalılık bizim elimizde değil satın alamayanlara da üzülüyorum dedi ama ben öğretmenlik yapmak için öğretmen oldum ama öğretmen olamadım tezgahtarlık beni üzüyor polisliğe müracaat edeceğim’’ dedi ve ona iyi dileklerde bulunarak yanından ayrıldım.
Bu satıcının mesleğine olan sevgisi, saygısı giyimi kuşamı ve tüketiciye yaklaşımı beni çok etkilediği için İki hafta sonra meyve alış verişimi yapmak üzere öğretmenin tezgahına gittim orada onu yerine arkadaşını görünce ‘’ öğretmeni sordum ,o da ‘’arkadaş polis olmak için polis eğitim merkez müdürlüğüne mobiletle gitmişti giderken trafik kazası geçirmiş mobiletine çarpmışlar oracıkta ölmüş’’ dedi Arkadaşı ayrıca ölmeden önce öğretmen ; bana ‘’Türkiye 50 den fazla Eğitim Fakültesi var diyordu ,yılda 80 bin 90 bin öğrenci mezun veriyor ,diyordu, benim gibi 600 bin atama bekleyen öğretmen var, diyordu ,yazılı sınavda iyi not alıyordu ama mülakatta eleniyordu ‘’diyordu . Branşını da kesin bilmiyorum hem ben anlamıyorum zaten . Öğretmen arkadaşım Millî Eğitim Bakanlığına küskündü hakkım yeniliyor diyordu ve polis olacağım ‘’diyordu sonuç biliyorsunuz Bende ‘’ Öğretmen mesleğinde çalışamadı ama devletine hizmet etme yolunda öldü dedim şehit oldu ‘’dedim.
Sonuç maalesef siyasilerin istekleri üzerine, benim ilimde de bir üniversite olacak düşüncesiyle ülke genelinde hemen hemen her ilimizde bir üniversite kuruldu. Bu yüzden ülkemde plansız ve programsız yüksek eğitim kurumları açılmasıyla ihtiyaçlarımızın çok çok üstünde üniversitelere, fakültelere, yüksek okullara sahip olduk. Üniversite sayısı arttıkça işsiz genç üniversite mezun sayıları da arttı. Yeni yeni üniversitelerin açılması maalesef güzelim mesleklerin itibarı da azaldı. Ülke genelinde görkemli binaları var ama içinde yeterli kapasitede kütüphane yok, laboratuvarları yok, yeterli sayıda yetenekli donanımlı öğretim elemanı, profesör, doçent yok. Açıkça üniversitelerimizde ortalama öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı Avrupa ülkelerine oranla çok çok fazla.
. Maalesef ülkemizde yatırımlar yerli yerince yapılmadığı için çalışma olanakları ve laboratuvar olanakları yeterli düzeyde olmadığı için ülkemizde bulunan onca üniversiteden QS (Quacquarelli Symonds) dünya üniversiteleri sıralamasında 500 üniversitesi arasında bazı dönemlerde sadece 3-5 üniversitemiz yer almış, 2020 yılından sonra ise hiçbir üniversitemiz ilk 500 sıralamasında değillerdir. Bu durum ülkemiz açısından gerçekten çok üzücü. Gönül ister ki çok sayıda üniversitelerimizin ilk yüz içerisinde en iyi sıralamasında kendilerine yer bulsun. Dünyanın ilk 20’nci ekonomisi olan Türkiye’nin niteliği ne yazık ki niceliğin çok gerisinde kalması nedeniyle Türkiye'ye sorunlar yaşatıyor.
Benden söylemesi!
YORUMLAR