Mehmet Asil YILMAZ

    Mehmet Asil YILMAZ


    KISKANÇLIK, ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİDİR

    14 Kasım 2022 - 20:01

    Kıskançlık canlıya özgü olup, doğuşla başlar, boyutları da zamanla değişerek şekillenir. Ölünce de sonlanır.
    Kıskançlık çeşit çeşittir, cinsleri, türleri kişilere, eğitim düzeylerine ve ailelere göre değişir. Kıskançlığın en güzel tanımı, komşunun tavuğu komşuya kaz değil hatta tavus kuşu gibi görünür özdeyişinde gizlidir.

    İnternet basınında: 
    Türk Dil Kurumu kıskançlığı, bir kimse bir üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin, başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutum diye tarif etmektedir.
    Kıskançlığı bazıları da davranış bozukluğu şeklinde yorumlayabilir ama bana göre de işin aslı kişinin kendisinde özgüvenin olmamasında veya özgüveninin azalmasından kaynaklanmış olabilir, yani kıskançlık özgüvensizlikten kaynaklanır.  

    Kıskançlık her yaşta hükmünü sürdürür.
    Çocukluğumda tanıdık birisinin evine bayramlaşmaya gitmiştik. Elini öptükten sonra ev sahibi beraber gittiğimiz akrabamın oğluna para verdi ama bana vermedi.
    Ben o anda gücendim ve akrabamın oğlunu kıskanmaya başladım "niçin ona para verildi de bana verilmedi. Acaba kıyafetim kötü de ondan mı bana verilmedi. Babası zengin de ondan mı ona  para verildi" diye.
    Sonra kendime karşılaştırılmalı sorular sordum ve "Niye ayrım yapıldı? Niye eşit davranılmadı" diye.
    Kıskançlığım bayram süresince bende hep devam etti. 

    Buna benzer kayrılma duygusunu akrabaların çocukları arasında da gözlemledim. Akrabam zengin olmasına rağmen çocuklarına eşit davranmadığını onlardan babasının adını verdiği çocuğunu kayırdığını gördüm.
    Baba, o oğluna  "oğlum sen istersen yemeğini git lokantada ye" dedi. Çocuk da dışarıya gitti.
    Bizler, akrabamız, eşi ve diğer çocuklarla birlikte yemeğimizi yedik. Yemekten sonra akrabama "çocuklarınız birbirleriyle kavga ediyorlar mı?" diye sorunca, o da "evet kavga  ediyorlar" dedi ve ekledi:
    "Çocuklarımın arasında bitmeyen bir kavga var ama sebebini anlamıyorum’’ dedi.
    Ben de sorunun çözümünü istiyorsan "çocukların arasında sakın ha sakın ayırım yapmayınız ve lokantada yemek yiyen çocuğunuzu da asla kayırma" dedim.
    Akrabam birkaç ay sonra karşılaştığımızda bana "Sorunumuz bitti, çocuklarımız kavga etmiyorlar, birbirleriyle de muhabbetli konuşmalar yapıyorlar" dedi.

    Siz siz olun sakın "okuyan çocuklarınızla okumayan çocuklarınız, tembel çocuklarınız ile çalışkan çocuklarınız, güzel çocuklarınız ile çirkin çocuklarınızı, babanızın adını veya annenizin adını taşıyan çocuklarınız ile taşımayan çocuklarınızı arasında hiç  bir zaman ayırım yapmayınız; çünkü onların hepsi sizin çocuklarınızdır. Aynı şekilde kız torunlarınız  ile erkek torunlarınız arasında da asla bir ayırım yapmayınız.    
    Diğer bir kıskançlık olgusunun, İngilizce bilen arkadaşımla İngilizce bilmeyen benim aramda yaşandı. Ziraat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra İngilizce bilen arkadaşımla Diyarbakır Zirai  Mücadele Araştırma Enstitüsü'nde aynı hafta içinde göreve başladık. Belirli bir süre geçtikten sonra sözünü ettiğim arkadaşımla kayısı ağaçlarına zararlı Mantari hastalıkların zararların yerinde incelemek ve kontrol yöntemlerini üreticilere anlatmak üzere Malatya’ya gittik. 
    Arkadaşım İngilizce meyve hastalıkları kitabını da okuduğu ve konu üzerinde benden daha detaylı bilgi sahibi olduğu için kayısı hastalıklarla ilgili hep o konuştu, üreticilerde hep onu dinlediler. Arkadaşım İngilizceyi bilme avantajını çok da iyi kullanarak Malatya Kayısı Üreticileri nazarında bir anda o benim konumdan farklı olarak bilgili bir mühendis konumuna gelivermişti.
    İster istemez onunla kendimi kıyasladım ve o andan itibaren de kendimde bir aşağılık duygusu, bir kıskançlık duygusu baş gösterdi ve aylarca da arkadaşımı içten içten kıskanmaya başladım. 

    Bilgi ve bilgisizlik  arasında bir karşılaştırma yapıldığında bilgisizlik aşağılık duygularının ve kıskançlığın kaynağı olur. Siz kendinizi yetiştirdiğiniz zaman kıskançlık duygusundan kurtulmuş olursunuz .
    Lütfen siz sadece başkalarıyla değil; kendinizle yarışınız ve asla, keşke ben de zengin olsaydım, yakışıklı olsaydım, kültürlü olsaydım, falan filan hanımla ben evli olurdum ama onunla evlenemedim  gibi savsata lardan  kurtulduğunuz anda  kıskançlık  takıntılarınızdan da uzaklaşmış olursunuz.
    Bizden söylemesi...

    Ayrıca  komşularınızın veya diğer akrabalarınızın başarılı çocuklarının başarılarını kendi çocuklarınızın başarısı veya başarısızlıklarıyla asla karşılaştırmayın. Kıskançlıkların en tehlikelisi ve tedavisinin de mümkün olmayanı da; eşinizi veya kız arkadaşınızı şiddetli şekilde kıskanmanızdır onu kendinizden üstün görmenizdendir veya onlara güvenmemenizdendir.
    Eğer onlara güvenirseniz huzur bulursunuz, içinizde ki şüphecilikle beslenen olumsuz kıskançlık duygularınızdan vaz geçmiş olursunuz.     


    Bu şüphecilik sizin eşinizle veya kız arkadaşınızla kavga etmenize ve sonra birbirinizden ayrılmanıza neden olabilir.
    Şüphecilik insanı yanlış yola yönlendirebilir ve kendinizi de bu süreçte yiyip bitirmenize  neden olabilir.
    Hanımlarda kıskançtır, ama hanımların kıskançlık oranı erkeklere göre daha az kanısındayım.


    İnsanız ve kıskanırız, kıskandırılmak ta isteriz..
    Bu duygu her zaman herkes de vardır.
    Gençler de kıskançtır, yaşlılar da. Kıskançlık yaşlandıkça azalmaz ve hatta bu duygu artabilir bile.
    Çünkü kıskançlık insanın içinde yaşar ve içinde büyür.
    Kıskançlık evlilik sürecinde kişinin kendisine duyduğu özgüvenle azaltılabilir.

    Hanımlar beylere veya sevdiklerine karşı "Er değil ar zapt eder’’ sözleriyle kendilerini savunurlar. Bu atasözü, erkeklerin eşlerine daha fazla güven duymasına gerekliliğine   işaret eder.
    Evlilikte kıskançlık eşleri rahatsız etmeyecek boyutlarda olursa evlilik uyumlu gider ve hatta eşlerin beraberliği sonuna kadar da devam edebilir. Aynı şekilde eşler aynı dozda birbirlerini kıskanırlar ise yine evlilik sürecinde fazla sorun ortaya  çıkmaz.
    Eğer kıskançlık dozu eşler arasında artarsa ve tarafları da rahatsız edecek boyutlara ulaşacak olursa eşler birbirlerini ikna ederek psikologlardan destek almaları zorunludur. Aksi takdirde kıskançlık şiddeti doğurur.
    Şiddet de kişileri davranış bozukluğuna neden olur. Siz siz olun aranızda eğer sorun çıkarsa lütfen eşinizin, kız arkadaşınızın veya erkek arkadaşınızın konuşmasını sonuna kadar dinleyiniz ve ondan sonra sorunun çözümüne beraber karar verirsiniz.
    Asla eşinize kötü sözler de söylemeyiniz.

    Kendinize güvenin, eşinize güvenin kız arkadaşınıza güvenin ve çocuklarınıza güvenin. Birlikten güç doğar. Asaletli kişiler tartışır ama kavga etmez. Kıskançlığı kafasına takan, o düşünceyle yatıp kalkan ve kıskançlığı kendisine sorun eden kişi veya kişiler en büyük zararı da kendilerine verirler.
    Kıskançlık koruma amaçlı olursa güzel ama kendinize sorun yaşatacak ve huzursuzluk verecekse önce eşinizle veya kız arkadaşınla konuşun, tartışın ama tartışmayı kavgaya dönüştürmeyiniz.
    Birbirimize saygılı olun kitap okuyun, kendinizi meşgul edin, unutmayın komşuda daima  yeşil gözlüsü bulunur. Siz siz olun yeşil gözü veya gözlüyü evinizde arayın dışarıda aramayın.

    YORUMLAR

    • 0 Yorum