Mehmet Asil YILMAZ

    Mehmet Asil YILMAZ


    BENİM ŞİİR ANLAYIŞIM!

    14 Temmuz 2022 - 22:54 - Güncelleme: 14 Temmuz 2022 - 23:19

    Şiir "insanın duygularının, özlemlerinin muhabbete dönüşerek dilinin ucundan divitin ucuna kadar gelip kağıt üzerinde harflere, kelimelere, cümlelere bürünüşün özüdür, özelidir, güzelidir, anılarının birikimidir, ilhamıdır, çevresel etkileşimlerin de ürünüdür.’’
    Ortaya çıkmış bu ürün beğenilir, beğenilmez, değer verilir, verilmez, takdir edilir, edilmez ama şiire "şiirsel aromasını" veren tat, tatlar mısranın, mısraların, cümlelerin, kelimelerin ve harflerin içine gizlenmiş tatların özümlenmesi de, hissediş duygularına ve kişilerin kültürel algılama yeteneğine bağlıdır.


    Şiirlerin bazıları kağıda dökülür, bazıları dillere dökülür, bazıları sazın tellerine ve yüreklere  dökülür, bazıları da süklüm-püklüm, sessiz sedasız hiçe, hiçlere dökülerek yok olur gider.
    Ben ilk şiirimi çocukluk yaşlarımda yazdım, ilhamın da babamın askerlik yaptığı beldenin yosması ile ilgili sözlerinden aldım.
    Babamın anlattığına göre; "o yosma kız salına salına karakolun önünden geçerken sakız çiğneyerek işveli işveli karakola bakarmış. Onun o işveli bakışları da bir askerin aklını başından alarak uzaklara götürmüş gitmiş."


    Ertesi günü sabahleyin bağımıza bostan otu almaya gitmiştim bağ çubuklarının arasındaki  otları çapalarken babamın yosma içerikli konuşmalarından etkilenmişim ki gözlerim asmaların üzümlerine takılıp o anda dilimden:
    "Bak üzüme üzüme
    Bak yosmanın yüzüne yüzüne 
    Kara kaşı kara gözü buğday teni   
    Aldı götürdü beni yosmanın dizlerinin dibine dibine" sözcükleri dökülüverdi.
    Bu güzel şiirin sözlerini ilk şiirim olduğu için mi nedir aklımdan fikrimden ve anılarımdan hiç mi hiç silinmedi, silinemedi de.

    Benim şiire yatkınlığım o yıllarda bile varmış bu yatkınlığım ilkokul birinci sınıfında öğretmenlerim tarafından da tespit edilmişti.
    Bu tespitleri sayesinde de ilkokul birinci sınıfından okulumu bitirinceye kadar geçen süreçte benim milli bayramlarda olsun teftişe gelen müfettişlerin önünde olsun şiir kumama vesile olmuştu.
    Okuduğum şiirler de kahramanlık üzerineydi, bayrağımız üzerineydi, memleketimin bölünmez bütünlüğü üzerineydi. 

    Ortaokula gelince maalesef şiir okuma yeteneğim elimden tutanım olmadığı için kaybolmaya yüz tuttu.
    Ancak ortaokul bitirip lise eğitimine başladıktan sonra, yaş aldıkça, gönlümde kavak yelleri estikçe, fırtınaya dönüştükçe aşk, sevgi ve sevda içeren şiirleri okumaya, yazmaya ve ezberlemeye ihtiyaç duymaya başladım. Yazdığım şiirlerimin birkaçı hatta okulun duvar gazetesinde yerini almıştı.

    O yıllarda olsun, sonraki yıllarda olsun ve bugünkü günlerimde olsun yazmış olduğum her bir şiir alır beni ayın maviliklerine, gökyüzünün maviliklerine, denizlerin maviliklerine götürür. Yarınlarımız için de daha özgür, daha mutlu daha mavili hayaller kurmama ve daha  yeşil yeşil umutlar bağlamama vesile olur veya  oluyor.
    Şiir insanı insan gibi düşünmeye, sevgileri insanca paylaşmaya ve yüzlerce kitap sayfalarının anlatamadığını birkaç sözcükle anlatabilme sanat gücüne sahip sanat dalıdır, edebiyat biliminin evladı, öykünün, romanın ve hikayenin de kardeşidir. 

    YORUMLAR

    • 0 Yorum