Alaşehir'de iki aile çocukları İçin DNA testi istiyor

    Manisa'nın ilçesi Alaşehir’de 1994 ve 1999 Yıllarında Alaşehir Devlet Hastanesi’nde doğum yaptıktan sonra çocuklarını bir daha göremeyen Mehmet -Gülenay Vura çifti ile Ali -Hüsniye  Çevik çifti, çocuklarına ait olduğu iddia edilen mezarların açılarak DNA testi yapılmasını istiyorlar.

    Alaşehir'de iki aile çocukları İçin DNA testi istiyor
    22 Eylül 2022 - 14:31

     O tarihlerde her iki ailenin deçocukları Alaşehir Devlet Hastanesi’nde doğum yaptıktan sonra İzmir Behçet Uz Çocuk Hastanesi’ne sevk edilmiş,  çocuklar burada tedavi görürken, ailelere çocukların öldüğü belirtilmiş, ancak cenazeler ailelere verilmemiş.  
    Aileler değişik tarihlerde çocuklarının cenazelerine veya sağ ise kendilerine ulaşmaya çalışmışlar, tüm uğraşlara rağmen bir sonuç alamamışlar. Yeni yaptıkları girişim sonunda çocuklarının ölüm raporları ve mezar yerlerine ulaşan aileler, çocuklarının mezarında yatan cenazelerin kendi çocukları olup olmadıklarını öğrenmek için DNA testi yapılmak üzere savcılığa suç duyurusunda bulundular.  Aileler çocuklarının satıldığı yönünde şüpheleri olduğunu dile getirdiler. 
    Alaşehir Kemaliye Mahallesi’nde oturan  Ali-Hüsniye  Çevik çifti, çocuklarının satıldığı yönünde iddiada bulundular. Baba Ali Çevik,  28.06.1994  günü Alaşehir Devlet Hastanesi’nde eşim sezeryanla  7 aylık bir bebek dünyaya getirdi.  Çocuğumun oksijen çadırında yatması gerektiği için İzmir Behçet Uz Çocuk Hastanesi’ne sevk ettiler. Çocuğumu Behçet Uz Çocuk Hastanesi’ne teslim ettik. Çocuğumu her gün aradım, yetkililer durumu iyi dediler, dördüncü gün "çocuğun öldü" dediler.  Hastaneye gittik, çocuğu biz gömdük dediler.  Çocuğun ölüsünü istedik, çocuğu toplu gömdük dediler.  Mezarını gösterin dedik, gösteremeyiz, dediler. Biz de bırakıp geldik.  Şimdi vijdan azabı çekiyoruz, çocuğun ölüsünü, dirisini, mezarını görmedik.  Sosyal medyadan da çocukların bulunduğunu görüyoruz.  Çocuğumun mezarını görmek istiyoruz.  Hastanenin çocuğu gömme yetkisi yok, benim çocuğum mutlaka satıldı, dedi. 
    Anne Hüsniye Çevik, ben sezeryanla doğum yaptım, çocuğumu Behçet Uz Çocuk Hastanesi’ne gönderdiler.  Çocuğumu bir daha göremedim.  Ölüsünden dirisinden haber istiyorum.  Çocuğumun satıldığını düşünüyorum.  Çocuğumu rüyamda evime gelmiş olarak gördüm.  Çocuğumun hastanede öldüğünü söylediler ama cenazesini bize vermediler.  Defin ederken bize haber vermediler. Mezarda yatan çocuk bizim mi değil mi bilmiyoruz.   Mezardaki çocuğun bizim çocuğumuz olup olmadığının belirlenmesi için  DNA testi yapılması için suç duyurunda bulunduk, dedi. 
    Ailenin ikinci çocukları olan Hüseyin Çevik, Annem babam bana her zaman senin bir abin vardı diyorlar ama, abimin ne cenazesi, ne mezarı, ne de kendisi var.  Acaba annem-babam bana yalan mı söylüyorlar. Abimin ölüsünü, dirisini veya mezarının bulunmasını istiyorum" dedi. 


    İKİZ BEBEKLERİN İKİSİNE DE ÖLDÜ DEDİLER
    Alaşehir Kozluca Mahallesi’nde oturan Mehmet-Gülenay Vural çifti 1999 yılında  dünyaya gelen 8 aylık ikiz kız çocuklarının satıldığı iddiasında bulunuyorlar. 
    Baba Mehmet Vural, 03.08.1999 tarihinde eşim  8 aylık ikiz kız bebeği dünya getirdi. Bebekleri oksijen çadırı için Behçet Uz Çocuk Hastanesi’ne sevk ettiler.  Çocuklarımız burada 27 gün tedavi gördüler. Her gün telefonla sorup bilgi alıyorduk. Çocukların durumunun iyi olduğunu söylüyorlardı.  27 Gün sonra bir telefon geldi, "çocuğunuz öldü' dediler.  Biz almaya gidecektik, ertesi günü bir telefon daha geldi, diğer bebek de öldü dediler. Cenazeleri almaya gittik. "Çocukları belediye gömdü"  dediler.  Cenazeleri gösterin, mezarlarını gösterin dedik, bize göstermediler.  Yaklaşık bir ay sonra köye bir avukat geldi, Behçet Uz Hastanesi’nin avukatıymış. "Çocukların döner sermayeye bir buçuk milyon TL borcu var" dedi. Biz de "yeşil kart var" dedik."Bu döner sermaye olduğu için yeşil kart karşılamıyor" dedi.  Getirdiği evrakı  bize imzalattı, bir yeri arayarak telefonla görüştü, ondan sonra bıraktı, gitti. Ben çocuklarımın  satılmış olabileceğini düşünüyorum" dedi.
    "Çocuklarımız İzmir Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde yatarken defalarca  ziyaret gidip çocuklarımızı görebildik" diyen Anne Gülenay Vural,  "Çocuklarımın kırkının çıkmasına on gün falan kalmıştı. Çocukların öldü haberi geldi. Biz gittik, çocukların ölüsünü gösterin dedik, göstermediler.  Sosyal medyada, televizyonlarda bu tür programları gördükçe, içime kurt düştü. Çocuklarımın ölümünden yaklaşık bir ay sonra avukat mı, icra memuru mu bilmiyorum, bizim eve geldi. Bana “Sen bu çocukların öldüğünden emin misin" diye sordu.  Sonra bir yerle telefon görüşmesi yaptı, kiminle, ne görüştü anlayamadım. Biraz gizli konuştu.  Çocuklarımın ölüsünü, dirisini  görmek,  mezarını öğrenmek istiyorum. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde çocuklarımın öldüğünü söylediler.  Cenazesini bize vermediler.  Çocukların defin edilirken bana haber vermediler.  Belediyeden çocuklarımın mezar yerini bulduk ancak, mezardaki çocukların benim olup olmadığından emin değilim.  Çocuklarım defin edilirken bize haber verilmediği için, çocukların bize ait olup olmadığını öğrenmek için savcılığa suç duyurusunda bulundum. Çocuklarımın satılmış yada evlatlık verilmiş olabileceğini düşünüyorum, dedi.  

    AVUKAT SUBAY: BENZERLİKLER VAR
    Vural ailesinin avukatı Buket Subay da, son dönemde gündeme gelen bebek kaçırma ve satma olaylarıyla bu olay örgüsü arasında benzerlikler olduğunu söyledi. 
    DNA testi yapılması için savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını kaydeden Avukat Buket Subay,” Vural ailesinin ikiz bebekleri 1999 yılında Alaşehir Devlet Hastanesi’nde doğuyor, daha sonra tedavi amaçlı İzmir’e sevk ediliyorlar.Burada tedavileri devam ederken, durumlarının iyi olduğu söylenirken bir anda bebeğiniz öldü diyorlar. 5 gün arayla iki kız bebek ölüyor. Sonrasında aileler cenazeleri almak istediğinde biz hastane olarak bebeği defnettik diyorlar, cenaze teslim edilmiyor. Ailelerde bir şüphe oluşuyor. Yakın zamanda Adana’da bebek satma kaçırma olayları gündeme geliyor. Olay örgüsüne bakıldığında Adana’daki olayda da aynı şekilde bebekler iyiyken bir anda ölüyorlar ve cenazeler teslim edilmeden biz hastane olarak gömdük diyorlar. Olay örgüsü aynı olunca acaba böyle bir şey olabilir mi diye düşündük. Önce suç duyurusunda bulunduk, ilgililerin tespitini istedik. Öncelikli olarak DNA testi istedik. DNA testinin yapılıp yapılmayacağı konusunda savcılıktan onay bekliyoruz” dedi.
     

    YORUMLAR

    • 0 Yorum