• Reklam

İzmir'de cumhuriyet dönemi yapıları, cumhuriyetin 100'üncü yılını karşılayacak

İZMİR'de, cumhuriyet dönemi mimarisi ile yapılan ve günümüze çok az sayıda ulaşmayı başaran tarihi yapılar, 29 Ekim 2023'te cumhuriyetin 100'üncü yılını karşılamayı bekliyor.

İzmir'de cumhuriyet dönemi yapıları, cumhuriyetin 100'üncü yılını karşılayacak
06 Nisan 2023 - 15:03 - Güncelleme: 06 Nisan 2023 - 15:05
İzmir'in 9 Eylül 1922'de düşman işgalinden kurtuluşunun ardından kentte meydana gelen büyük yangın, çok sayıda yapının yok olmasını neden oldu. Cumhuriyetin ilanından sonra yangın bölgesinin tekrar planlanması için çalışmalar başlatılırken, çok sayıda yeni yapı inşa edildi. İzmir'de, cumhuriyetin ilanından sonra Birinci Ulusal Mimarlık Akımı ve İkinci Ulusal Mimarlık Akımı'nın etkileri ile yapılan ancak günümüze çok az sayıda ulaşmayı başaran tarihi yapılar, 29 Ekim 2023'te cumhuriyetin 100'üncü yılını karşılamayı bekliyor. Cumhuriyet döneminde yapılan yapıların özellikleriyle ilgili bilgi veren Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Nağme Ebru Karabağ, Cumhuriyet dönemi Türk mimarlığının temellerinin Osmanlı Devleti'nin Batılılaşma sürecine girdiği yıllarda atıldığını söyledi.

'GÜNÜMÜZE ÇOK AZ SAYIDA YAPI ULAŞTI'

İzmir'in, Helenistik dönemden Roma'ya, Bizans'tan Beylikler dönemine, Osmanlı'dan cumhuriyet dönemine önemini koruduğunu belirten Dr. Nağme Ebru Karabağ, "Cumhuriyet dönemi yapıları, bu kesintisiz yerleşim sonucu oluşan tarihi katmanlaşmanın önemli bir parçası olduğu için kent kimliği ve belleği açısından çok önemlidir. İzmir'de cumhuriyet dönemi yapılarının büyük bir kısmı korunamadığı için günümüze çok az sayıda yapı ulaştı. Cumhuriyet kurulduktan sonra 'Yangınlık' olarak tabir edilen alanda cumhuriyet dönemi mimarisi benimsenerek çok sayıda yapı yapıldı. 1950'li yıllardan sonra kentleşme politikaları sebebiyle o dönemde yapılan yapıların çok azı günümüze ulaştı. Az sayıda kalan dönem yapıları İzmir için çok önemli" dedi.

'SELÇUKLU VE OSMANLI İZLERİ GÖRÜLÜYOR'

Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi'nin örneklerinin, 1910 ve 1930 yılları arasında görüldüğünü ve özellikle cephe tasarımlarına özel bir önem verildiğini aktaran Dr. Karabağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Selçuklu ve Osmanlı mimarlık ögeleri cephelerde yeni düzenlemeler için de kullanıldı. Girişlere özel bir önem verilerek bezemelerle zenginleştirilmesi, giriş ve köşelerde anıtsal görünme kaygısı ile yalancı kubbeler kullanılması, üst katlarda konsollarla desteklenen çıkmalar yapılması bu dönemdeki seçmeci cephe tasarımlarının en genel özellikleridir. 1927'den sonra anıtsallığı temel alan yapıların yanı sıra batıdan esinlenen rasyonalist eserler de görülmeye başlanıyor. İşleve göre tasarlanmış bu yapılarda, yoğun bezemelerden arınmış betonarme iskelet düzeni cepheler hakim olmaya başlamıştır. Bu yapıların ortak özellikleri geniş cam cepheler, prizmatik kütleler, serbest bir tasarım ve düz çatılardır."

'İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI, İKİNCİ ULUSAL MİMARLIK AKIMINI MEYDANA GETİRDİ'

1939 yılında ikinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi, Almanya ve İtalya gibi ülkelerde siyasi rejimlerin mimarlığı siyasal amaçlarla kullanmaya başlaması gibi etkenlerle İkinci Ulusal Mimarlık Akımı'nın meydana geldiğine değinen Dr. Karabağ, "Anıtsal, simetrik, taş malzemeli ve büyük boyutlu bu dönem yapılarında yerli malzeme kullanılmıştır. Cephelerde anıtsal görünüm arayışları, kesme taş kullanımı, saçaklar, pencere ayrıntılarında seçmeci bir yaklaşım bu dönemin tipik özellikleridir. Savaşın sona ermesi, ülkemizdeki politik gelişmeler gibi etkenlerle 1940'lı yılların sonlarına doğru 2. Ulusal Mimarlık Akımı etkisini kaybetmeye başlamış, Uluslararası Uslup'a yaklaşan uygulamalar başlamıştır" açıklamalarında bulundu.

'İZMİR'DE DİKKAT ÇEKEN ÖRNEKLER BULUNUYOR'

Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi ve İkinci Ulusal Mimarlık Dönemi'nin İzmir'deki dikkat çekici örnekleri hakkında da bilgi veren

Dr. Karabağ, "İzmir Polis Anı Evi, Kemer (Yenişehir), Kantar Polis Karakolu, Gümrükler Baş Muhafaza Müdürlüğü, Pasaport İskelesi, Türkiye Denizcilik İşletmeleri İzmir Şube Müdürlüğü, Osmanlı Bankası, İzmir Devlet Tiyatrosu (Eski Türk Ocağı, Halk Evi), Milli Kütüphane ve Milli Sinema (Elhamra Sineması), Silahçıoğlu Hanı, Büyük Kardıçalı Hanı, Borsa Sarayı, Ziraat Bankası İzmir Şubesi, Vakıflar Müdürlüğü, Ahmet Priştina Kent Arşivi ve Müzesi (Eski İtfaiye Merkez İstasyonu), Gazi İlköğretim Okulu, Kültürpark Pakistan Pavyonu, Kültürpark Tarih Müzesi, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi, Sümerbank Fabrikası ve Şato Restoran bu dönemin dikkat çeken eserleri arasında geliyor" diye konuştu.

YORUMLAR

  • 0 Yorum