Geleneksel ve tamamlayıcı tıp DEÜ'de konuşuldu

    İZMİR Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT) Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından 1'inci Uluslararası GETAT Sempozyumu düzenlendi.

    Geleneksel ve tamamlayıcı tıp DEÜ'de konuşuldu
    30 Haziran 2022 - 10:45 - Güncelleme: 30 Haziran 2022 - 10:46

    Sempozyumda konuşan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, GETAT uygulamalarının eğitimli kişilerce yapılmasının önemine dikkat çekip, "GETAT uygulamalarının geliştirilmesi için hem bilimsel çalışmalara hem de sertifikalı sağlık çalışanı sayısının artırılmasına ihtiyaç var. Üniversite olarak tıbbi ve aromatik bitkilerden eczacılığa; onkolojiden etik kurula kadar son derece farklı alanların muhatabı olan GETAT uygulamalarının geliştirilmesini arzuluyoruz" derken Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Biyoteknoloji ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu da "Tohum, biyolojik silahtır. Savaşlar artık silahla değil, tohumla kazanılacak" diye konuştu

    Geleneksel tedavi yöntemlerini bilimle buluşturan Dokuz Eylül Üniversitesi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen 1. Uluslararası GETAT Sempozyumu, DEÜ Sabancı Kültür Sarayı'nda gerçekleştirildi.  Geleneksel ve tamamlayıcı tıp kavramının dünyadaki ve Türkiye'deki önemine dikkat çekilen uluslararası toplantının açılışına, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Biyoteknoloji ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, Sağlık Bakanlığı GETAT Dairesi Başkanı Dr. Mehmet Zafer Kalaycı ile yurt içi ve yurt dışından konunun uzmanları katıldı. 1. Uluslararası GETAT Sempozyumu'na çevrimçi olarak katılan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, Dokuz Eylül Üniversitesi'nin GETAT uygulamalarının geliştirilmesine yönelik bilimsel faaliyetlerine aralıksız devam ettiğini söyledi.

    Dokuz Eylül Üniversitesi'nin yetiştirdiği hekimleri ve teknolojik imkanlarıyla hastalara şifa olduğunu söyleyen DEÜ Rektörü Prof. Dr. Hotar, "Geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın çözümlerine de önem veren Araştırma Üniversitemiz GETAT merkeziyle, kupa-hacamat, ozon, proloterapi ve mezoterapi uygulamalarına yönelik poliklinik hizmetleri veriyor. Bunun yanı sıra üniversitemizde; ilgili mevzuat gereği sertifika gerektiren uygulamalara yönelik eğitimler de Sürekli Eğitim Merkezimiz'de düzenleniyor. Biz, konunun hem eğiticisi hem uygulayıcısı konumundayız" dedi.  

    Eğitimi ve ehliyeti olmayan kişilerin ellerinde gerçekleştirilen GETAT uygulamalarının insan hayatını tehdit ettiğini hatırlatan Rektör Prof. Dr. Hotar, "GETAT uygulamalarının geliştirilmesi için hem bilimsel çalışmalara hem de sertifikalı sağlık çalışanı sayısının artırılmasına ihtiyaç var. Üniversite olarak tıbbi ve aromatik bitkilerden eczacılığa; onkolojiden etik kurula kadar son derece farklı alanların muhatabı olan GETAT uygulamalarının geliştirilmesini arzuluyoruz. Bizler, geçmişin mirasını geleceğe taşımaya önem veriyoruz. Araştırma üniversitemizin odak alan eşleştirmelerinde sağlık alanında üstlendiği sorumlulukların da üniversitemizin GETAT konusundaki çalışmalarını güçlendireceğini düşünüyoruz. Sempozyumun çıktılarının gelecekteki çalışmalarımıza referans olacağını inanıyoruz" dedi.

    'SAVAŞLAR ARTIK SİLAHLA DEĞİL TOHUMLA KAZANILACAK'

    DEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Duygu Özel Demiralp ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Öcal Oğuz'un moderatörlüğünü üstlendiği Dünyada ve Ülkemizde GETAT panelinde Anadolu'nun şifalı bitkilerini katılımcılarla paylaşan Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, ülkemizin bu alandaki zenginliğine ve geçmişten gelen bilgisine dikkat çekti.

    Yabancıların seneler boyunca tıbbi aromatik bitkileri Anadolu'ndan yurtdışına götürdüğünü söyleyen Saraçoğlu, "O dönemde, 'Anadolu toprakları potansiyel ekonomik değerdir' laflarını kullandılar. Almanya şu anda 300 çeşit endemik bitkisiyle 97 milyar Euro ihracat yapıyor. Bu ihracatın yüzde 20'si Türkiye orjinlidir" dedi. İklim değişiklikleriyle birlikte 'Ne ekersen onu biçersin' döneminin kapandığını ifade eden Saraçoğlu, "Koronavirüs çağıyla birlikte görüldü ki gıda güvenliği büyük önem kazandı. Tohum, biyolojik silahtır. Savaşlar artık silahla değil, tohumla kazanılacak" diye konuştu.

    'İHRACATTAKİ PAYIMIZI ARTIRABİLİRİZ'

    Sağlık Bakanlığı GETAT Dairesi Başkanı Dr. Mehmet Zafer Kalaycı da Türkiye'de GETAT macerasının 2011 yılında başladığını ifade ederek, "77 uygulama merkezimiz, 1680 ünitemiz, yaklaşık 6 bin 800 sertifikalı hekimimiz var. Hekim arkadaşlarımızın GETAT uygulamaları alanlarına yöneldiğini gözlemliyoruz. Dünya genelinde tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili 120 milyar dolarlık bir bütçeden bahsediliyor. Türkiye, bu pastadan 200 milyon dolarlık bir ihracat payı alıyor. Örneğin Ege Bölgesi'nde oldukça fazla sayıda tıbbi ve aromatik bitki bulunuyor. Araştırma geliştirme çalışmalarıyla ürün noktasında çok önemli işler yapabiliriz. Çünkü geleneksel bilgimiz de hammaddemiz de var" dedi.

    Dünya Sağlık Örgütü'nden Dr. Yachan Li'nin de Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) GETAT Strateji Raporu'nu paylaştığı ilk panelin ardından Türkiye'de Endemik Zenginlik, Klinikte Uygulamalar ile Bilimsel Akademik Çalışmalar oturumlarında GETAT faaliyetleri konunun uzmanlarınca değerlendirildi.


    YORUMLAR

    • 0 Yorum