Bir adanın büyüsü
Genel Yayın Yönetmenimiz Hasan Çölmekçi, Endonezya'nın büyülü atmosferine sahip Bali Adası'nı gitti, gördü, yaşadı ve yazdı. İşte ilk yazı...
27 Kasım 2025 - 15:06
Bali İzlenimleri – I
Hasan Çölmekçi
Uzak bir coğrafyanın ortasında, 280 milyon nüfuslu Müslüman bir ülkenin —Endonezya’nın— en bilinen adasına düştü yolum: Bali.
Bir paradoks gibi… Ülke nüfusunun çoğu Müslüman ama Bali, tam aksine, ağırlıklı olarak Hindu kültürünün hüküm sürdüğü bir ada. 17 bin adanın arasından dünya vitrinine çıkan, kartpostallarda yer alan, turizmin kalbi sayılan o meşhur Bali.
Ada nüfusu 6 milyonu aşmış durumda. Bir o kadar turist de her yıl akıyor buraya; neredeyse ada nüfusu kadar. Tropik meyveler, pirinç tarlaları ve elbette turizm… Bali’nin üç ana geçim kaynağı bunlar. Ama işte mesele şu ki, insanın aklına şu sorular daha ilk gün düşüyor:
“Bu kadar karmaşa, koku, çukur, altyapı sıkıntısı varken turist bu adaya neden geliyor?”
Çünkü evet; bunu söylemek lazım.
Doğru düzgün yollar yok. Bazı bölgelerde altyapı tamamen çökmüş durumda. Lağımlar sokaklardan akıyor, yol kenarlarında birikmiş çöp yığınları, yağmur yağınca çamur deryasına dönen sokaklar…
Trafik desen? Trafik diye bir şey yok; bir motosiklet ordusu var sadece. Kaosun adını koymuşlar ve öyle yaşamaya devam ediyorlar. Yine de tuhaf bir şekilde trafik kazası neredeyse yok denecek kadar az.

Bazen kendi kendime düşündüm:
“İzmir’de yaşadığımız çukur, çamur, koku ve çöp manzaralarının bir benzerini burada görmek… Bu da mı kaderin bir cilvesi?”
Ama merakım ağır bastı. Neden bu kadar turist geliyor?
Sordum, soruşturdum, turizmcilerle, yerli halkla, turistlerle konuştum.
Ve aldığım cevap çok netti:
“Bali’de herkes aradığını bulur.”
Huzur arayan huzuru bulur.
Eğlence arayan eğlenceyi bulur.
Doğa isteyen doğayı, deniz isteyen denizi, ruhani bir atmosfer arayan tapınakları…
Her şeyin bir karşılığı var bu adada.
Çünkü Bali’nin ruhu, Hinduizm üzerine kurulu. Nüfusun yüzde 90’ı Hindu. Adım başı tapınak… Yerel halkın “temple” dediği yüzlerce, binlerce küçük ibadethane.
Hayatları bunun üzerine kurulmuş gibi. Her gün düzenli ritüeller… Tütsüler, meyvelerden ve ev eşyalarından oluşturulan küçük sunular, sokak köşelerinde, bina önlerinde, ev girişlerinde yapılan dualar…
İnşaat bile böyle.
Bir bina mı yapılacak?
Önce bir tapınma alanı inşa ediliyor. Sonra temel atılıyor. Her evin, her dükkânın önünde mutlaka minicik de olsa bir tapınak… İnsan ister istemez 5 bin yıllık bir kültürün üzerine bastığını hissediyor.
Turistler neden geliyor sorusunun bir diğer yanıtı da ekonomi.
En çok ziyaretçi Avustralya’dan geliyor.
Yıllık 6 milyon turistin yaklaşık 4 milyonu Avustralyalı.

Fiyatlar çok düşük.
100 dolar bozduruyorsunuz, karşınıza 1.650.000 Endonezya rupisi çıkıyor.
Asgari ücret 200 dolar civarında. İnsanlar adeta karın tokluğuna çalışıyor ama buna rağmen yüzlerde bir memnuniyet, garip bir mutluluk var.
Turizm sektöründe çalışmak isteyenlerin büyük bölümü Türkiye’ye de gelmek istiyor; Avrupa’ya göç de ciddi şekilde artmış durumda.
Bizim dokuz günlük seyahatimizin ilk izlenimleri işte böyle.
Kaosu, kokusu, çamuru, sıcaklığı, tapınakları, tütsüleri, motosikletleri… Her şeyiyle farklı bir dünya Bali.
Hasan Çölmekçi
Uzak bir coğrafyanın ortasında, 280 milyon nüfuslu Müslüman bir ülkenin —Endonezya’nın— en bilinen adasına düştü yolum: Bali.
Bir paradoks gibi… Ülke nüfusunun çoğu Müslüman ama Bali, tam aksine, ağırlıklı olarak Hindu kültürünün hüküm sürdüğü bir ada. 17 bin adanın arasından dünya vitrinine çıkan, kartpostallarda yer alan, turizmin kalbi sayılan o meşhur Bali.
Ada nüfusu 6 milyonu aşmış durumda. Bir o kadar turist de her yıl akıyor buraya; neredeyse ada nüfusu kadar. Tropik meyveler, pirinç tarlaları ve elbette turizm… Bali’nin üç ana geçim kaynağı bunlar. Ama işte mesele şu ki, insanın aklına şu sorular daha ilk gün düşüyor:
“Bu kadar karmaşa, koku, çukur, altyapı sıkıntısı varken turist bu adaya neden geliyor?”
Çünkü evet; bunu söylemek lazım.
Doğru düzgün yollar yok. Bazı bölgelerde altyapı tamamen çökmüş durumda. Lağımlar sokaklardan akıyor, yol kenarlarında birikmiş çöp yığınları, yağmur yağınca çamur deryasına dönen sokaklar…
Trafik desen? Trafik diye bir şey yok; bir motosiklet ordusu var sadece. Kaosun adını koymuşlar ve öyle yaşamaya devam ediyorlar. Yine de tuhaf bir şekilde trafik kazası neredeyse yok denecek kadar az.

Bazen kendi kendime düşündüm:
“İzmir’de yaşadığımız çukur, çamur, koku ve çöp manzaralarının bir benzerini burada görmek… Bu da mı kaderin bir cilvesi?”
Ama merakım ağır bastı. Neden bu kadar turist geliyor?
Sordum, soruşturdum, turizmcilerle, yerli halkla, turistlerle konuştum.
Ve aldığım cevap çok netti:
“Bali’de herkes aradığını bulur.”
Huzur arayan huzuru bulur.
Eğlence arayan eğlenceyi bulur.
Doğa isteyen doğayı, deniz isteyen denizi, ruhani bir atmosfer arayan tapınakları…
Her şeyin bir karşılığı var bu adada.
Çünkü Bali’nin ruhu, Hinduizm üzerine kurulu. Nüfusun yüzde 90’ı Hindu. Adım başı tapınak… Yerel halkın “temple” dediği yüzlerce, binlerce küçük ibadethane.
Hayatları bunun üzerine kurulmuş gibi. Her gün düzenli ritüeller… Tütsüler, meyvelerden ve ev eşyalarından oluşturulan küçük sunular, sokak köşelerinde, bina önlerinde, ev girişlerinde yapılan dualar…
İnşaat bile böyle.
Bir bina mı yapılacak?
Önce bir tapınma alanı inşa ediliyor. Sonra temel atılıyor. Her evin, her dükkânın önünde mutlaka minicik de olsa bir tapınak… İnsan ister istemez 5 bin yıllık bir kültürün üzerine bastığını hissediyor.
Turistler neden geliyor sorusunun bir diğer yanıtı da ekonomi.
En çok ziyaretçi Avustralya’dan geliyor.
Yıllık 6 milyon turistin yaklaşık 4 milyonu Avustralyalı.

Fiyatlar çok düşük.
100 dolar bozduruyorsunuz, karşınıza 1.650.000 Endonezya rupisi çıkıyor.
Asgari ücret 200 dolar civarında. İnsanlar adeta karın tokluğuna çalışıyor ama buna rağmen yüzlerde bir memnuniyet, garip bir mutluluk var.
Turizm sektöründe çalışmak isteyenlerin büyük bölümü Türkiye’ye de gelmek istiyor; Avrupa’ya göç de ciddi şekilde artmış durumda.
Bizim dokuz günlük seyahatimizin ilk izlenimleri işte böyle.
Kaosu, kokusu, çamuru, sıcaklığı, tapınakları, tütsüleri, motosikletleri… Her şeyiyle farklı bir dünya Bali.







YORUMLAR