• Reklam

"AİHM bir teröristi savunmanın arkasında olduğunu bilmelidir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "AİHM, Türkiye nezdinde saygı görmek istiyorsa önce dönüp kendi çelişkilerini sorgulamalıdır. Buradaki tartışmanın konusunun AP'nin terör örgütü olarak kabul ettiği PKK ile içli dışlı olan, elinde onlarca masumun kanı bulunan siyasetçi maskeli bir kişi olduğunu hatırlatmak isterim. AİHM böyle bir teröristi savunmanın arkasında olduğunu bilmelidir" dedi.

"AİHM bir teröristi savunmanın arkasında olduğunu bilmelidir"
23 Aralık 2020 - 16:44 - Güncelleme: 23 Aralık 2020 - 16:45
TBMM AK Parti grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, AİHM'nin Selahattin Demirtaş ile ilgili verdiği karara tepki gösterdi. Türkiye'nin geçmişte yaşadığı kavgaların ve ödediği bedellerin arka planında Türkiye'yi siyasi ve ekonomik olarak geri bırakma hesaplarının yattığını artık çok daha net ifade edebildiklerini belirten Erodoğan, "Ülkemizin jeostratejik avantajlarını kullanmasına engel olmak için başımıza musallat edilen gaileler kendiliğinden ortaya çıkmamış, hepsi de proje dahilinde üretilmiştir. Çok partili siyasi hayata geçişimizin ardından kabuğumuzu kırmak için yaptığımız her hamlenin darbe duvarına çarparak bize yeniden içimize kapatması bu projenin bir parçasıdır. Savunma sanayi projelerimizi engelleme gayretleriyle milletimizin birliğini ve beraberliğini hedef alan senaryolar hep aynı kaynaktan beslenmiştir. Bugün de PKK'dan FETÖ'ye envai çeşit terör örgütünü üzerimize salanlarla, içeride bunların borazanlığını yapanların ipi aynı ele çıkıyor. Bundan 7 yıl önce yaşadığımız 17-25 Aralık emniyet yargı darbe girişimi sonrasında aylarca Meclis'te grup kürsülerinden terör örgütünün montaj kasetlerini yayınlayanlara bu görevleri verenleri biliyoruz. 15 Temmuz gecesi milletimiz canı pahasına darbecilere karşı direnirken, tankların açtığı yoldan Bakırköy'e gidip televizyon karşısında kahvesini yudumlayarak demokrasinin yıkılışını bekleyenlere bu rahatlığı verenleri de biliyoruz. 17-25 darbe girişimini hukuk kılıfına sokmaya çalışanın da, 15 Temmuz darbe girişimine 'tiyatro' diyenin de gerisinde aynı zihniyet vardır. Biz bu zihniyeti gayet iyi tanıyoruz. Bu zihniyet, PKK'lı teröristleri 'hendek kazan arkadaşlar' olarak tanımlayandır. Bu zihniyet YPG'li teröristleri 'vatanlarını savunan oluşumlar' şeklinde taktim edenler, bu zihniyet FETÖ'cüleri 'haklarını arayan mağdurlar' gibi göstermeye çalışandır. Bu zihniyet şehirlerimizi yakıp yıkan gezicileri 'aydınlanma hareketi' olarak gösterendir. Bu zihniyet Suriye'de zalim rejimi överken, hayatları ve istiklalleri için mücadele eden mazlumları 'terörist' diye yaftalayanlardır. Bu zihniyet Doğu Akdeniz'de Yunan ve Rum tezlerine sahip çıkarak onların gazetelerine övgüyle manşet olandır. Bu zihniyet Karadeniz'deki doğal gaz sevincimize ortak olamayandır. Bu zihniyet Türkiye'nin Libya'daki, Karabağ'daki başarısından rahatsızlık duyandır. Bu zihniyet batılı yatırımcılara ve turistlere 'Türkiye'ye gelmeyin' mesajı verendir. Bu zihniyet ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına 'diktatör' diye bühtan ederken, kendi partisinde faşizmin en sefil şeklini uygulayandır. Bu zihniyet seçilmiş milletvekillerini pazarda satışa çıkartırcasına zorla başka partilere gönderirken bile demokrasiden söz edebilendir. Bu zihniyet ekonominin sıkıntıya girmesinden, salgının artmasından, terörün artmasından, hatta yaşanan kazalardan bile siyasi çıkar elde etmeyi umacak kadar alçalabilendir. Bu zihniyetin temsilcisi olan zat dün çıktı ülkemize yurt dışından ve yurt içinden kaynak kazandırmak için zaman zaman başvurduğumuz varlık barışı uygulamasını uyuşturucu, fuhuş, organ ticaretiyle irtibatlandıracak kadar alçaldı ve düştü. Bunun adı, o zatın kendi meşrebinde dahi düşkünlüktür. İşte bu, kendi ülkesine ve halkına husumeti siyasetinin merkezine oturtan zihniyeti ona sufle verenlerle birlikte tarihe gömmek hep birlikte boynumuzun borcudur. Her şey gibi muhalefetin de yerli ve millisini ülkemize kazandırmak inşallah bize nasip olacaktır. Tarihimizin en önemli dönüm noktalarından birinden geçtiğimiz şu günlerde Cumhur İttifakı ile birlikte ülkemize önce 2023'e ulaştırmakta, ardından da daha güçlü şekilde yoluna devam ettirmekte kararlıyız" diye konuştu.
Ülkeye ve millete hizmetin adını ancak kendileri gibi bunu 18 yıldır kesintisiz yaşayanların bildiğini söyleyen Erdoğan, "AK Parti olarak kurulduğumuz günden beri girdiğimiz 15 genel ve mahalli seçimi, halkoylamasının, cumhurbaşkanlığı seçiminin tamamından milletimizin gönlünü kazanmayı başararak hamdolsun birinci çıktık. Tarihleri faşizmle, darbecilikle, milletin değerlerine husumetle, bugünleri ise taciz, tecavüz, hırsızlık iddiaları ile dolu olanların bu hazdan habersiz şekilde siyasetten silinip gidecek olmaları ne acı. Bütçe görüşmelerinde Genel Başkan Yardımcım Efkan Bey, tüm rakamlarıyla bu süre içinde CHP'nin nereden nereye geldiğini ortaya koydu. Kendisinin televizyon programlarında nasıl sözler verdiğini, 'eğer şu kadar oy alamazsam, çeker giderim' dediği halde hala hangi yüzle o koltukta oturuyor anlamak mümkün değil. Yüzüne baka baka Efkan Bey bunları söyledi, ama yüz ola yüz, yüz yoksa ne ola. İktidarı milli iradeye ram olmak yerine terör örgütlerinin arkasında, krizlerin gölgesinde, dışarıdan kırpılan gözlerde aramaya devam ettikleri müddetçe bu akıbetten kurtulamayacaklardır. Rabbim kimseyi böyle nasipsizlerden eylemesin" şeklinde konuştu.
"Bugün Türkiye denilince akla ilk insanlık geliyor, adalet geliyor, haysiyetli bir dış politika geliyor" açıklamasında bulunan Erdoğan, "Eksen tartışmalarından ülkemizin adının terör örgütleri ile yan yana getirilme çabalarına kadar pek çok zorlama ithamın gerisinde bu rahatsızlık yatıyor. Oysa ne Türkiye'nin ekseninde bir kayma ne de ülkemizin terör örgütleri ile mücadelesinde bir zafiyet vardır. Gabar'da, Cudi'de, Besler'de, Kandil'de bu teröristleri ezeceğiz, inlerinde vuracağız dedik ve vuruyoruz. Ara vermek yok" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Libya'da, Suriye'de, Azerbaycan'da, Afganistan'da yaptıklarını anlatan ve Türkiye'nin kimsenin toprağında ve egemenliğinde gözü olmadığını söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin Kıbrıs ve Azerbaycan Türkleri yanında tüm dost ve kardeşlerinin menfaatlerini korumaya çalıştığının altını çizdi. Erdoğan, "Türkiye'nin yaptırım ve şantaj diline boyun eğmeyecek bir ülke olduğunu başta ülkemizdeki müzmin muhalifler olmak üzere artık tarafından idrak edilmelidir. Dış politika vizyonları Kemalist Türkiye'den faşist İtalya'ya selam göndermekten ibaret olanların böyle bir ufku, böyle bir özgüveni anlamasını da beklemiyoruz. Boraltan faciasının müsebbiplerinin Karabağ'daki zaferin heyecanını hissetmelerinin güçlüğünün farkındayız. Bu zihniyetin tasallutu altındayken önüne açılan tüm fırsat pencerelerini kaçıran Türkiye, inşallah bir daha aynı duruma düşmeyecektir. Ülkemizin ne doğuya ne batıya sırtını dönme gibi bir lükse olabilir. Avrupa ve Amerika ile ilişkilerimizi geliştirirken, Türk dünyasını, Asya'yı, Latin Amerika'yı, Afrika'yı asla ihmal edemeyiz. Tüm çabalarımıza rağmen 2020 Avrupa ve Amerika ile ilişkilerimizin suni gündemlerle sınandığı bir yıl oldu. Türkiye hem Doğu Akdeniz meselesinde hem de S-400'ler konusunda hak etmediği çifte standartlarla karşılaştı. Yeni yılda Amerika ve Avrupa ile olan münasebetlerimizde yeni bir sayfa açmayı arzu ediyoruz. Çok yönlü siyasi, ekonomik ve askeri işbirliklerimizi Amerika ile köklü bağlarımızın alternatifi olarak görmüyoruz. AB'nin de Türkiye'yi kendinden uzaklaştıran stratejik körlükten bir an önce kurtulmasını ümit ediyoruz. Amerika'nın yeni Başkanı Sayın Bidon'un da Türk-Amerikan ilişkilerine gereken özeni göstereceğine inanıyorum. Kimseye karşı ön yargımız, husumetimiz, düşmanlığımız bulunmuyor" açıklamasında bulundu.

Öğrencilere burs ve kredi müjdesi
Üniversite öğrencilerine Gençlik ve Spor Bakanlığı vasıtasıyla verilecek kredi ve burs miktarını belirlediklerini belirten Erdoğan, "Bilindiği gibi 2020 yılında lisans öğrencilerine 550 lira, yüksek lisansta bin 100 lira, doktorada bin 650 lira olarak uyguladığımız kredi ve burs ödemelerinin toplam miktarı 9 milyar 670 milyon lirayı buldu. Önümüzdeki yıl ise lisansta bu rakamı 550'den 650'lira çıkartmış bulunuyoruz. Bin 100 lira olan yüksek lisansı bin 300 liraya çıkartıyoruz. Doktorada ise bin 650 lira olan ödemeyi bin 950'liraya çıkartmış oluyoruz. Bu ödemeler milli sporcularımıza iki ve veya üç katı, üniversite sınavlarında ilk 100'e girenlere üç katı olarak yapılmaya devam edecek. Ocak ayında 452 bin öğrencimizin hesabına burs, 1 milyon 11 bin öğrencimizin hesabına kredi olarak bu tutarlar yatırılacaktır" dedi.

"AİHM böyle bir teröristi savunmanın arkasında olduğunu bilmelidir"
AİHM'nin Selahattin Demirtaş hakkında verdiği karara ilişkin konuşan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"AİHM bizim mahkemelerimizin yerine geçecek şekilde karar veremez. Sadece burada verilen kararlar mahkemelerimizce değerlendirilir. AİHM, bu kararı iç hukuk yolları tüketilmeden alarak istisnai bir uygulama yapmıştır. Kaldı ki, biz bireysel başvuru adımını attığımız zaman Türkiye'de Anayasa Mahkemesini bütün yolları tüketme unsuru olarak gördük, ondan sonra AİHM devreye girebilir. Şimdi görüyoruz ki, burada bütün yollar tüketilmeden AİHM bu tür kararları alma yoluna tevessül etmiştir. Tamamıyla bu adımlar siyasidir. Bununla gereğini, gerekçesini biliyoruz. İstisnasını bir kenara bıraksak bile Selahattin Demirtaş ile ilgili hüküm, aynı mahkemenin mesela İspanya'daki Batasuna Partisi kararındaki gerekçelerle açıkça çelişmektedir. Mahkeme Batasuna davası kararında bırakın şiddet eylemlerini teşvik etmeyi, şiddet eylemlerini açıkça kınamamanın dahi cezaya konu suç sayılabileceğine hükmetmiştir. Terör örgütünün şiddet eylemini kınamamayı teröre destek olarak kabul eden bir mahkemenin 06-08 Ekim 2014'te 39 vatandaşımızın hunharca katledilmesiyle sonuçlanan bir eylemin baş sorumlusunun tahliyesini istemiş olması resmen çifte standarttır, hatta ikiyüzlülüktür. AİHM, Türkiye nezdinde saygı görmek istiyorsa önce dönüp kendi çelişkilerini sorgulamalıdır. Buradaki tartışmanın konusunun AP'nin terör örgütü olarak kabul ettiği PKK ile içli dışlı olan elinde onlarca masumun kanı bulunan siyasetçi maskeli bir kişi olduğunu hatırlatmak isterim. AİHM böyle bir teröristi savunmanın arkasında olduğunu bilmelidir, bilmiyorsa biz devamlı bunu söyleyeceğiz. Bu şahıs, siyasi görevleri veya siyasi söylemleri sebebiyle değil, terörle arasına mesafe koyamadığı, bölücü terör örgütünün emri ile onlarca kişinin ölümüne yol aktığı için milletimizin gözünde de suçludur. Kobani'nin katili budur. Diyarbakır'da 53 yavrumuzun katili budur. Oradaki Kürt kardeşlerimi sokağa döken, bu kardeşlerimizin ölümüne neden olan budur. Ey AİHM sen anlamasan da biz anlatmaya devam edeceğiz. Aynı mahkemenin FETÖ davaları için takınacağı tavrın işaretleri şimdiden görünmeye başladı. PKK'ye terör örgütü muamelesi yapmayan, PKK ile irtibatlı kişileri terörist kabul etmeyen bu mahkemenin FETÖ ile ilgili aynı yaklaşımı sergilememesini temenni ediyoruz. Aksi taktirde bunca çifte standarda ve riyakarlığı daha fazla tahammül etmek mecburiyetinde olmadığımızın da bilinmesini isterim."

YORUMLAR

  • 0 Yorum