Işılay Saygın'ın hatırasına ayıp!

O İzmir'in simge politikacılarından, eski belediye başkanı, eski devlet bakanı ve Türkiye'nin ilk kadın Turizm Bakanı idi.
Hayırseverlik, yardımseverlik deyince ilk akla gelen isimlerdendi.
Kimin bir derdi olsa kapısına dayanır, o da çözmek için her gücünü kullanırdı.
27 Temmuz 2019’da aramızdan ayrıldı.
Yani bundan 10 gün sonra birinci ölüm yıl dönümü.
 
Işılay Saygın, hiç evlenmediği, çocuğu olmadığı için serveti kardeşleri ve kardeşlerinin çocuklarına kaldı. Yani üçe bölündü. Işık, Metin ve vefat eden Namık Saygın’ın 4 çocuğu mirasçı oldu.
24 milyon lirayı aşkın nakit para, ölümünden hemen sonra paylaşıldı. Işık Saygın’a 8 milyon lira, Metin Saygın’a 8 milyon lira ve vefat eden Namık Saygın’ın çocuklarına da 2’şer milyon lira nakit düştü.
 
Buca, Alsancak, Çeşme ve Bodrum’da bulunan evleri ise henüz paylaşılamadı.
Çünkü Saygın’ın banka kasasında olduğu öne sürülen vasiyetnamesinin açılması, Buca’daki evinin müze yapılması mahkemeye taşındı.
Davayı rahmetli Işılay Saygın’ın Genel Başkanlığı’nı yaptığı Uluslararası Kadınlar Derneği açtı. Ardından bu davaya Namık Saygın’ın iki çocuğu Işık ve Işılay, avukatları Meryem Avcı aracılığıyla önce müdahil, sonra taraf oldular.
 
Tüm bu yaşananlar, Türk basınında ilk olarak mansetturkiye.com tarafından haber yapıldı, kamuoyuna aktarıldı.
 


Şimdi bu hatırlatmadan sonra yazımın başlığına geleyim.
Ayıp diyorum… Çünkü bu yaşananlar bana göre ayıp..
Neden böyle dediğimi, üç ayrı konuyu anlatarak açıklayayım..
 
İlki…
Ailenin en büyüğü, TRT eski Bölge Müdürü Işık Saygın ile küçük kardeş Mersin’de yaşayan Metin Saygın, yeğenleri olan 4 kardeş Işık Saygın, Işılay Saygın Gidimoğlu, Fatma Filiz Saygın Karpuz ve Osman Nuri Saygın’a karşı dava açtı.
Çeşme Sulh Hukuk Mahkemesi’ne açılan davanın konusu ‘Ortaklığın Giderilmesi’.
Daha dün, yani 16 Temmuz 2020’de açıldı.
Dosyanın detayına gireyim.
Dava, rahmetli Işılay Saygın’ın kalan gayrimenkullerinden olan Çeşme Ildırı köyü Punta Yarımadası’ndaki milletvekili sitesindeki 3943 ada, 6 parselde yer alan yazlığın ortaklığının sonlandırılması için açılmış.
Yani mirasla ilgili yeni bir dava.
Anlamı şu:
Işık ve Metin Saygın kardeşler, ortaklığın sonlandırılmasını isterken bu yazlığı normal yollardan paylaşamadıkları için bu davayı açıyor.



İkincisi..
Işılay Saygın’ın yardımsever olduğunu yazmıştım.
Işılay hanımın, Yüksek Danışma Kurulu üyesi olduğu Darüşşafaka Cemiyeti'nin Urla'daki Darüşşafaka Rezidansları'ndan 200 bin dolara bir daire alarak, kuruma bağış yaptığını da bu köşeden okudunuz.
Burada bir not düşeyim.
Darüşşafaka rezidanslarını satın alan bağışçı, sağlığında bunları dilediği gibi kullanıyor. Ölümünden sonra bu ev kuruma kalıyor ve Darüşşafaka bunu başka bir bağışçıya satıyor.
İşte o Darüşşafaka, Işılay Saygın’a vefa borcunu mezarını yaptırarak ödüyor. Mezar taşını, yazısını hazırlatıyor.
Mirasçıları değil.



Üçüncüsü…
Işılay Saygın, memleketi Buca’da babası Osman Nuri Saygın adına cami yaptırıyor.
Sağlığında bu caminin tüm eksikleriyle yakından ilgileniyor.
Bakım, onarımı için para veriyor.
Bir gün bile devletin kasasından, yani Diyanet İşleri’nden para çıkmasına izin vermiyor.
Boya badana, tesisat ne varsa kendi cebinden verdiği parayla yaptırıyor.
 
Bir süre önce caminin imamı akan çatının yapılması için mirasçıları, daha doğrusu Işık beyi arıyor.
Ulaşamıyor..
Cep telefonundan mesaj atıyor, durumu aktarıyor, yardım istiyor.
“Tamirat 20-30 bin lira tutuyor. Kalem kalem sıralıyor, yapacak firmanın telefonunu ekliyor. Eğer isterseniz siz bir tamirci bulun ona da yaptırabilirsiniz” diyor
Aldığı cevap özetle şu: Bu camiyi Işılay hanım yaptırdı ama, artık Diyanet’e ait. Bir sıkıntı varsa orayı ara.
Yani o kadar mirası alan biri, kendi babasının adını taşıyan bir caminin ihtiyacını karşılamalı diye düşünüyorum.
 
Yaşananları  tek tek aktarıp başlığı attım.
Buyrun siz de bir yorum yapın..