YARINA KALACAK OLAN

İsmail SERT

Konu yıllardır ısrarla gündemde tutuluyor, tartışılmasından bile medet umuluyordu.
Türkiye’nin Libya'da, Doğu Akdeniz'de, Suriye'de, Irak'ın kuzeyinde dik durmaya, politika üretmeye, stratejisini geliştirmeye çalışmasının bir bedeli olacaktı.
Oldu..

‘Soykırım’ ifadesinin bu yıl kullanılmasını Türkiye’nin zayıflığına bağlayanlar çıktı. Bu yıla kadar AK Parti iktidarında 18 kez 24 nisan geçti. Geçen 24 nisanlarda Türkiye güçlüydü de bu yıl mı zayıfladı?

Bunu geçip esas sorulara gelelim. Bölgede hangi ülke var ki; dünyanın zalim jandarması ABD el atmamış, gücünü denememiş, yumuşak karnına abanmamış, iç karışıklık çıkarmaya çalışmamış olsun?
ABD bize sürgit dostluk yaparsa, asıl buna şaşırmamız gerekmez mi?

Biden’ın beyanı kadar ona verilen karşılıklar da önemli. Muhalefet partileri “öyle bir şey diyelim ki; iktidarın işine yaramasın” özenini(!) ısrarla korudular.
Ancak bugünlük, diğer partilerin tutumlarını bir kenara bırakabiliriz. Zira ‘günün ayrışanı’, kendisini özellikle ayrıştıranı HDP. Bu konuda özel bir çaba sarf ettiği çok açık.
HDP resmi hesabından şu tiviti attı:
“Ermeni soykırımı utancıyla yüzleşin!”
Bundan daha fazlası ise Merkez Yürütme Kurulu’nun açıklamasında yer aldı:
“Bu tarih, Ermeni Soykırımı’nın başladığı gün oldu. Ermeni halkı, binyıllardır yaşadığı anayurdundan sürülerek, büyük oranda katledildi. (…) Türkiye Ermeni Soykırımı ile 106 yıldır yüzleşmedi. Yüzleşilmeyen suç tekrarladı, yüzleşilmeyen suç bugünlere taşındı. Büyük suç cezasız kaldı, ayrımcılık ve nefret suçları sıradanlaştı. (…) “Ermeni Soykırımı bu topraklarda yaşandı ve adaleti bu topraklarda sağlanmalıdır. (…) Rum, Süryani, Keldani, Kürt, Alevi ve Êzidî halklarına reva görülen ve bugün de sürdürülen katliamcı siyasetin şifrelerini ve soykırım mekanizmasının mahiyetini göstermesi açısından oldukça önemlidir.”

Ekonomi tartışmalarında hükümetin tam karşısında konum alabilirsiniz.
Siyasi yapı tezinizi en sert biçimde iktidarın karşısına koyabilirsiniz. Ancak bu tartışma, benzer bir siyaset çekişmesi değil. “Söylediklerimiz bizi iktidarla yakınlaştırmasın” mantığıyla aşılacak bir geçitte değiliz.

Bu ülkede siyaset yapma zemininizi yok edecek bir girişimde bulunduğunuzun farkında değil misiniz? ABD başkanları ermenice “Meds Yeghern” yani “Büyük Felaket” derken onlara katılıyordunuz da Biden’la birlikte mi “soykırım” demeye başladınız?
Biden’ın kategorik Türkiye karşıtlığı ile sizin muhalifliğiniz nasıl örtüşebiliyor?
Siyasi mücadele hırsınız, bakışınızı bu kadar çarpıtabiliyor, dilinizi bu kadar yamultabiliyor mu?

Acı başka, soykırım başka.
Trajedi başka, soykırım yine başka.
‘Sevk ve iskan’ başka ‘soykırım’ çok başka.
Tarihte yaşananları çok tartıştık. Yine tartışabiliriz. Ancak, zaman o zaman değil.
Soykırım yaygarasından Türkiye’nin üzerine gölge düşmez. ‘Soykırım’ suçlaması Türkiye’ye yapışıp kalmaz. Arşivlerimiz açık, belgeler, tanıklıklar, tarafsız tarihçilerin yazdıkları ortada.

Hakikati 30 ülke parlamentosunun aldığı karar eğip bükemez. Hakikat, süper gücün kanlı ve kirli parmağının gösterdiği yerde de değildir.
Malum başkan uçağın merdivenlerinde üç kez tökezlemişti de ABD’li yetkililer izah etme telaşına girmiş, “rüzgardan” demişlerdi. Hakikatin rüzgarı esse bırakın sizi, zulümle kurduğunuz ülkeniz ayakta kalır mı acaba?
Bugün dünün devamı değil mi?
Akdeniz’de göçmenlerin botlarını kim batırıyor?
Sınırda birikenlere, kadın, erkek, çocuk ayırt etmeksizin hedef gözeterek ateş edenler kimler? Ve bu tarafta, o canlara merhametle uzanan el kimin eli?
Siyasi mücadeleden sizin payınıza körlük mü düştü?
Üstelik yaşlılarınızın hafızalarında dedelerinden dinledikleri, Ermeni çetelerin Türk-Kürt ayırt etmeden yaptıkları zulümler duruyorken!..

Bu dar zamanda nerede durduğunuz, ne söylediğiniz ya da söylemediğiniz çok önemli.
Hepsinin toplamından çıkacak iz artık hep sizinle olacak. Sizin bir parçanız olarak kalacak.
Bugün siz utanmasanız bile geride bıraktığınız bu izden, çocuğunuza maalesef bir utanç düşer. Düşecektir.