'ORTAK BİR HAYAL KURMAK'

İsmail SERT

 
Kemal Öztürk kamuoyunun yakından tanıdığı bir belgeselci ve gazeteci.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanlığını ve AA Genel Müdürlüğünü yapmış, sonrasında Yeni Şafak gazetesinde köşe yazıları yazmış biri.
Şimdilerde gazeteciliği ve yorumculuğu kendisine ait youtube kanalında sürdürüyor.

Yakın zamanda bir kitap yayınladı.
Adı: ‘Ortak Bir Hayal Kurmak’.
Kitabında 2011-2014 yılları arasındaki 3 yıl 4 aylık AA Genel Müdürlüğü döneminde yaşananları ve yaşadıklarını anlatıyor. Hayallerini, hayallerini hayata geçirmek için çabalamasını, kırıklıklarını, başardıklarını, başaramadıklarını kayda geçirmiş. Sadece bununla yetinmemiş. Yol ayrımlarını, hatalarını, ‘keşke’lerini de anlatmış.
2011 yılı Ağustos ayı başında Genel Müdürlüğüne atandığında çektiği AA’nın genel fotoğrafı son derece hüzünlü. 1920 yılının zor koşullarında, yüksek bir vizyon ve önemli bir misyonla kurulan ajans, aradan geçen 90 yılın sonunda vizyonunu unutmuş, misyonunu kaybetmiş durumda.

Türkiye Ortadoğu'da ‘bölgesel güç’ olma gayretindeyken, o gayrete lojistik destek vermesi gereken AA içe kapanmış ve donuk bir tablo sergiliyor. Bu anlamda kitapta daha fazla örnek olsa da, bence ikisini anmak yeterli.
İlki: Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarını, yabancı ajanslar Arapça'ya çevirip Ortadoğu'daki gazetelere servis ediyorlar. Bölgenin lider ülkesi Türkiye’nin ajansı bu konuda kendisine görev çıkarmamış!
Diğeri: Türkiye sınırına 30 kilometre uzaktaki Halep’te yaşanan bir olayı Türkiye kamuoyu, ancak İngiltere, Fransa ya da ABD üzerinden öğrenebiliyor. Ajans bu konuda da seyirci kalmış!
Kemal Öztürk bu haldeyken devraldığı ajansta kollarını sıvamış ve çalışmaya başlamış. Cesur ve işine gönül vermiş bir yöneticinin neler yapabileceğini ortaya koymuş. Hedef belirlemenin, o hedefe gözünü dikmenin, dahası hedefe kilitlenmenin nasıl güçlü bir motivasyon etkisi yaptığını göstermiş.

Çok önem verdiği ‘Editör Masası’ uygulamasını anlatıyor. Bu adımın ajansın çekirdeği haline gelişini, bütün çalışanları nasıl ateşleyişini, ortak amaç etrafında buluşmanın sıcak hikayelerini aktarıyor.  
Kurduğu ‘Haber Akademisi’nin ne kadar önemli bir fonksiyon üstlendiğini ve öneminin zaman içinde daha iyi anlaşılacağını da not etmiş.   
Kişisel hikayeler gibi okunsa da bir mikro tarih çalışması olarak çok değerli. Çünkü bir dönem kaleme alınırken ortaya çıkacak boşlukları bu türden metinlerle dolduracak.
Ayrıca kısa bir dönem içinde de olsa; bürokrasinin işleyişini, medya iktidar ilişkilerini anlatıyor. Bir medya kuruluşunun içinden insan portreleri sunuyor.

‘Ortak Bir Hayal Kurmak’ gazetecilik, yayıncılık ve habercilik açısından kıymetli bir içeriğe sahip olduğu için okunmaya değer. Haberciliğin arka planını merak edenlere de tavsiye edilebilir. Bir döneme başka bir açıdan bakmak, FETÖ’nün medya alanında yaptığı operasyonları öğrenmek isteyenler de çok şey bulacaklardır.   
Öztürk kendini savunma metnine dönüştürmemiş kitabını. Haklı çıkma çabasının bir aracı olarak da kullanmamış. Polemik üretecek alanlara girmekten özenle kaçınmış ve olabildiğince tarafsız kalmış.
Kendi hatalarını da cesurca dile getiriyor, ‘keşke’lerini dile getiriyor Kemal Öztürk. Örnek olarak: Gezi olaylarında kişisel Twitter hesabından paylaştığı agresif mesajların çalıştığı kuruma zarar vereceğini hesaplayamadığını bir pişmanlık olarak kayda geçirmiş.
Seçim gecesi AK Parti merkezine yaptığı 15 dakikalık ziyaretin detaylarını da içtenlikle anlatmış kitabında.
Kitap okuyucuya da “keşke” ile başlayan cümleler kurdurtuyor.  
“Keşke” diyor insan, “hangi alanda olursa olsun, böyle projeler yarım kalmasaydı…!”
“Keşke bürokrasi ya da genel ifadesiyle ‘sistem’, bir düzen kurma adına kendini feda edenlerin kıymetini daha çok bilseydi...!”
“Keşke bir hayal kurmanın değeri zamanında anlaşılsaydı ve o hayali ortak bir platforma taşımanın daha da önemli olduğu yeterince kıymetlendirilseydi…!”
Her ‘keşke’ bundan sonrası için değerli bir ‘ders’ aslında.