İTTİFAK, ŞİMDİDEN

İsmail SERT

İttifakların konuşulmaya başlanmasıyla siyaset havasına da cemre düşmüş oldu. Çünkü
ittifakların gündeme gelmesi, seçimin ana gövdesinin masaya konması demek. Daha
açıkçası: seçimin olmasa da ittifak kampanyalarının sath-ı mailine (eğik düzlemine)
girmek demek.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, yaptığı açıklamada, İstanbul seçiminde yaşadıkları
tecrübeyi ve sonrasını değerlendirdi: “Bizim yanımızda görünmekten korkan kesimler
var. Seçmenimiz bundan rahatsız. Tabanımız, 23 Haziran seçimlerinde yaptığımız
ittifakın daha şeffaf olması gerektiği gerçeğini, sürekli yüzümüze vuruyor. Bundan sonra
yapılacak ittifaklar açık ve şeffaf olmalı.”
Bu söz ortaya atılınca, bazı partilere cevap hakkı, bazılarına ise açıklama yapma
zorunluluğu doğdu.
Millet İttifakın ‘büyük partisi’ ve ‘büyük kazananı’ CHP, biraz kapalı ve mahcup söze
girdi. Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Merkez Yönetim Kurulu (MYK)
toplantısı sonrasında basın açıklaması yaptı: "Biz demokrasiden yana olan
yurttaşlarımızın yanındayız.”
"CHP'nin çekingenliğinden çıkması gerek" sözlerinin hatırlatılması üzerine ise: Siyasi
ittifaklar 2018 yılında yapılan düzenleme ile girdi hayatımıza ve genel seçimlerde
uygulandı. CHP, Saadet ve İYİ Parti ile Millet İttifakını oluşturdu. Sonra bir yerel seçim
sürecine girildi. Burada ise ittifakları düzenleyen bir şey yok. Şimdi meseleye şuradan
bakalım. Yerel seçimde siz belediye başkanı seçiyorsunuz. Sonuçta bizim adaylarımız
AKP'li yurttaşlardan da oy istedi ve aldı. MHP'ye oy veren, gönül veren yurttaşlardan da
oy aldı. Ortada demokrasiden yana olanlar ve demokrasinin karşısında olanlar var. Bir
siyasi mücadele var. Biz demokrasiden yana olan yurttaşlarımızın yanında oluyoruz. İlk
seçimler geldiğinde demokrasiden yana olan yurttaşlarımız gereken cevabı verecektir."
Anlaşıldı ki; MYK’da konu tartışılmış, ancak netliğe kavuşturulamamıştı. Nasıl olsa
seçimlere daha zaman olduğuna göre laf, tehlikeli olmayan alanda dolaştırılabilirdi. Bu
anlamda Salıcı’nın sözleri, doğrudan bir cevaptan çok, sıcak seçim dönemi gelinceye
kadar zaman kazanma çabası olarak okunabilir.
Kılıçdaroğlu’ndan daha pastel renklerde bir açıklama geldi: “HDP’nin kendi görüşüdür.
Saygı duyarız. Ancak biz tek adam rejimine karşı demokrasi ittifakı kuruyoruz.
Demokrasi bileşenlerinin yanında durmaya devam edeceğiz.”
Kılıçdaroğlu bu kaçamak karşılık ile birkaç şeyi birden yapmaya çalışıyor. Öncelikle
muhatabını küstürmemeye çalışıyor. Kendi seçmeninin kafasının şimdiden karıştırmak
istemiyor. Ve kurumsal kimliğini atlayarak HDP seçmeninin ‘demokrasi’ hassasiyetine
doğrudan seslenmeye çalışıyor.
Buldan’ın söylediklerinin İyi Parti içinde tehdit gibi yankılandığını tahmin etmek zor
değil. Çünkü HDP’nin gizli ortak olmaktan çıkıp görünür olma isteğinin en çok İYİ
Parti’yi zor durumda bırakacağı kesin.
İyi Parti iki ittifak arasında bir yerde, konumu en çok tartışılan parti. Siyasetini AK
Parti’ye muhalefet üzerine kurduğu ve içinden çıktığı MHP orada olduğu için Cumhur
ittifakına mesafeli. Üzerinde HDP’nin gölgesi dolaştığı için Millet ittifakına da yine o
kadar uzak.
Nitekim parti sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu konuyla ilgili olarak, “HDP bizim ittifak
bileşenlerimizden biri değil.” dedi ve şöyle devam etti: “Terörle arasına mesafe
koyamayan, çocuk katiline ‘terörist’ diyemeyen bir siyasi partinin ne demek istediğine
cümle kurmak lüzumsuz bir iştir.”

Duyduklarımız sıcak tartışma çıkaracak türden ağır ve esaslı sözler. Beklenen yangın
çıkarma etkisini gerçekleştirmiyorlarsa seçim ufukta gözükmediği içindir.
Ancak bundan sonra söylenecek her söz, atılacak her adım, ittifak haritası üzerine bir
işaret koymak anlamına gelecektir. İşaretlerin yoğunlaşmasına göre ise harita
renklenecek.
Seçim öncesinin büyük sorusu şimdiden belli: İttifakların neresindesiniz?
Seçime giden yolda partilerin ödevi de açık: Zemin etüdü yapmaya şimdiden
başlayabilirsiniz.