Selda GÜLEÇ

    Selda GÜLEÇ


    BAYRAM NASIL GEÇTİ?

    14 Ağustos 2019 - 22:21

    Yazının başlığı tatil nasıl geçti de olabilirdi. Evet bayram bir tatil çeşidi, hatta adı bayram tatili..
    Kimimiz hiç bir şey yapmadan dinlenmeyi, kimimiz seyahat etmeyi, gezmeyi, görmeyi, yeni yerler ve insanlar tanımayı, kimimiz akrabalarımızla olmayı kimimiz de (ister istemez) her zamankinden daha fazla çalışmayı seçiyoruz tatillerimizde.
    Tatil, gülen yüzlerle, çok mutluluk veya çok kazanç elde etmek üzere başlıyor.
    Hiç bir şey yapmadan oturmak isteyenlerin bir kısmının canı sıkılabiliyor baştan, alışkanlık var tabi, vücut koşturmaya programlı. Vücutlar yavaş yavaş yeni düzene geçiyor ve istenilen dinlenme haline erişiliyor sonunda.
    Çok gezmek isteyenler ise ellerindeki rotaların peşinde koşturup duruyorlar akşam olup yattıkları yeri bilmeyene kadar.. İster otobüsle, ister özel arabalarıyla, ister bir teknenin üzerinde dolaşıyorlar. Ağaçlara sarılıyor, çimenlere yalınayak basıyorlar, denize giriyorlar ve gezip tozup bol bol yiyip içiyorlar.

    Yeni coğrafyalar keşfedip, yeni insanlar tanımaya, oraların kültür tarihinin içinden geçmeye çalışanlar için de günler eğlenceli.. Yolda sokakta, yemekte içmekte yeni karşılaşmalar, merhabalarla başlayıp dostluklara dönüşen sohbetler, yerel yiyecekler, belki müzeler, hazır bulmuşken alışverişler..

    Akraba ziyaretlerinde ise ziyaret edilenlerde telaşe mevcut. Sofralar kuruluyor, yataklar hazırlanıyor. Olsun, alan razı, veren razı.. Yeğenler, kuzenler buluşmuş, oyunlar ve sohbetler gırla, hasret gideriliyor bir sonraki buluşmada telaşe devrinin kime geçeceğine karar verilirken..

    Bütün bir sene bu tatili çok çalışmak için bekleyenler de var. Tatilcilere iyi hizmet verebilmek adına erzak vb tüm hazırlıklarını, çalışanlarını, mekanlarını buna göre ayarlayan ve çoluk çocuk tatilcilerin yolunu gözleyenler onlar.. Dinlenmeyi değil yorulmayı hedefleyenler. Yeter ki iş olsun.

    Bütün bunlara ilaveten bir de her zamankinden daha çok kazanmayı seçenler var. Tatile gelenler çok harcasın, elindekini avucundakini bütün sene hayalini kurdukları o güzel günleri geçirirken her ne pahasına olursa olsun tüketsin zihniyetiyle bakanlar bunlar.

    Bayram tatili ya aman huzur kaçmasın, her şey tam olsun, kimsenin hiç bir şeyi eksik olmasın, ezcümle aman mutlu olunsun diye pamuk eller cebe atılsın durumundan faydalanıp çok kazanmak isteyenler.

    Bir daha gelse de olur, gelmese de, elbet başka birileri gelir düşüncesiyle tatilcilere eziyet eden, tatilcinin cebindekine göz koyan, hizmet vermek yerine asabını bozan bir zümreyle hepimiz karşılaşmışızdır.

    Su almaya gittiğiniz, ülkenin cennet köşelerinden birine mesela Serçe Koyu’na hasbel kader ya da binbir hile ile kurulmuş (artık orası bilinmez) işletmenin sahibi üç adet suya 30 lira istediğinde değişen yüzünüze pişmiş pişmiş bakıp “ne yapalım şimdi bayram” diyebiliyor mesela..

    Memleketin Söğüt gibi güzel köşelerine de gitmek istiyorsunuz, çok tercih edilmediği için dondurmacı bile olmadığına şaşırıp “buralarla ilgili bir şeyler yapmak lazım” hisleriyle dolup taşarken, en insani ihtiyaçlarınız için adı güzel kendi güzel “Octopus” diye bir mekana denk gelip uğruyorsunuz, gelin görün ki paranızla pulunuzla hizmet alamıyorsunuz.

    Çünkü sadece uğrayamazsınız, öngörülen parayı harcamak için konaklamalı veya uzun süre kalmalısınız. Yerli yabancı fark etmez, vatandaş ya da değil o da fark etmez bir insan olarak, ihtiyaç haliniz her neyse başınızın çaresine ister bakar ister bakamazsınız, naçar kalırsınız, size vakit harcayamazlar, onlara ne. Kazandıklarına bakarlar.. Öl, kal, perişan ol..

    Elbette herkes kendi sorununa çare bulur. Kızdığın yere de bir daha gitmezsin olur biter. Senden sonrakiler de böyle yaparlar ve bu sürer gider.

    “Bayram nasıl geçti?” diye birbirimize sorduğumuzda da belki sadece güzel taraflarını anlatırız. Tatilciler bir sonraki bayramda başlarına geleceklere hazırlıklı yollara dökülürler, dökülürler de bu işler nasıl düzelir orası belli değil..

    YORUMLAR

    • 0 Yorum